Yüksel direnişçisi Mehmet Dersulu’dan mektup

Merhaba..
Yüksel’den İnsan Hakları Anıtı önünden seslenemiyorum bu kez. Biliyorsunuz 13 Ağustos tarihinden beri tutsak bir Yüksek direnişçisiyim. Muhtemelen bu durum bir süre daha böyle devam edecek. Memleketimizin soğuk nezarethanelerinden sonra, işimizi, onurumuzu savunduğumuz için tecrit uygulamalarıyla meşhur F tipi hücrelerindeyim. Bir kez de tecritle sesimizi kesmeye, bizi susturmaya çalışacaklar.
Ama Ülkemizin bir Yüksel ruhu var. Zaman değişir, yer değişir buna bağlı olarak direnmenin biçimi de değişir. Fakat bir haksızlık varsa illa ki direniş de vardır. Bu ruhun hangi zorluklarla oluşturulduğunu anlatmayacağım çünkü bildiğinizi düşünüyorum. Amcak bu ruhun nasıl yok edilmeye çalışıldığını çoğu kişi bilmiyor. Bu mektubumda bunları anlatmak istiyorun size.


Benim ve arkadaşlarımın tutukluluğunu anlatmak için, içinde hukuk ve adalet geçen kelimeler kullanmak oldukça zor. Çünkü biz Yüksel direnişçileri hukuki bir şekilde tutuklanmadık.
Yaşadıklarımı anlatayım size. Siz de hak vereceksiniz.
Hakkımızda ki soruşturmanın içeriğini bilmiyoruz. Bir içeriği olduğumu da düşünmüyoruz. Gizlilik kararıyla esrarengiz bir dava yaratılmaya çalışılarak üzerimizde bir suç örgütü havası yaratılmaya çalışılıyordu, bunu da artık iflas etmiş bir gizlilik kararıyla uyguladılar.
Nedir “Büyük Suçumuz” onu da tutuklama müzekkeresinden öğrendik; “Adli kontrol yükümlülükleri eylemlerini sürdürmelerine engel olmadığı için” denilerek tutuklanmamıza karar verildi. Belki de mizahın alanına giren bir gerekçeyle 6 kişi tutuklandık. Hukuksuzlukların, adaletsizliklerin 12 Eylül bizce yaşanılan zülmü artık hafifleştirir. Her şeyin özel politikalarla belirsizleştirilmesi hakkımızı arayacak hiçbir kurum mercinin olmayışı çok daha büyük bir zulüm.


Bize adres olarak OHAL Komisyonunu gösterdiler. Komisyon benimle ilgili başvuruyu reddetti. Gerekçe olarak da, ihraç edilmemden 2 yıl 3 ay sonra işimi geri istiyorum eylemlerinden açılmış bir dosyayı gösterdi. Ve dahası şimdi tutuklanmamıza neden olan suçlamalar aslında 28.ACM’de devam eden ve tutuksuz yargılandığımız dosyanın içeriğiyle aynı. Yani mükerrer bir dosya ile tutsak edildik. Şimdi biz kime anlatalım bunları ve kime anlatalım eylem yapmanın anayasal hakkımız olduğunu… 2 Binden fazla defa gözaltına alındık, 1 Milyon liradan fazla para cezası kesildi, onlarca dava açıldı, Gülnaz Bozkurt’un saçları kökünden yolundu, Nazan Bozkurt’un göz kemiği kırıldı, astım hastası ve kalp pili olan Acun Karadağ’a 1 metre mesafeden gaz sıkıldı, Mahmut Konuk’un boynu kırılmaya çalışıldı, benim, Alev Şahin’in ve direnişimiz destekleyen kanayan yüzleri, moraran kol ve bacakları, uğradığımız linç de cabası..

Hiçbiri tutuklanmamıza gerekçe olan bu neden kadar bizi şaşırtmadı!!
Kaçabilirler diyemiyorlar çünkü 1373 gündür Yüksel’de eylemdeydik.. Ayrıca ben ve Nazan hakkımızda başlatılan soruşturmayı ve gözaltına alınacağımızı bildiğimiz halde işimizi istemeye, onurumuzu savunmaya devam ediyorduk. Alev’ de baskınların yapıldığı gün gözaltına alınacağını bildiği halde Düzce’de ki eylem alanına gitmiştir.
Direnişimiz, haklı taleplerimizi terörize ederek çok defa bizi korkutup kaçırmaya çalışmışlarsa da biz meşruluğumuzla, halkımıza olan güvenle Yüksek’i hiç terketmedik. İşimizd dönene kadar da ter etmeyeceğiz. Şimdi bir kez daha büyük terör operasyonu yalanlarıyla hak mücadelesinden vazgeçirmeye çalışıyorlar. Dört yıla yakın zamandır kullandığımız pankartlar, hapishaneden gönderilen tutsak mektupları, eylemlerde kullandığımız önlükler, çıkardığımız basın bültenleri örgütsel döküman diye kaydediliyor evraklara. Şimdi o gizlilik kararı alınmış dosyanın oluşturulacak iddianamesine bunları ne şekilde işleyeceklerini merak ediyoruz.


Diyoruz ki : Yazın iddianemenizi. Haklılığımızı bir kez daha anlatalım mahkeme kürsülerinde.
Bizi tutuklayanlar büyük bir yanılgı içindeler. Haklı olanların ve hakkı için direnenlerin eylemlerini hiçbir güç engelleyemez! Tarihte kimse kimseye haybeye hak bahşetmedi. Hukuku zorbaların iki dudağı arasındaki yasa olmaktan çıkaranların soyunu direnerek, hakkını arayarak bugün biz temsil ediyoruz. Ve çıkacağımız kürsüde tarihten ve halkımızdan aldığımız bu vekaletin hakkını vereceğiz. Adaletsizliğe asla boyun eğmeyeceğiz. İstiyoruz ki siz de bu haksızlığa karşı yanımızda olun.
Yüksek de yeniden görüşmek üzere.. Selam ve sevgilerimi gönderiyorum.

Mehmet Dersulu

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.