UZUN DİRENİŞLER ÜLKESİ TÜRKİYE 8. Bölüm

ACUN KARADAĞ: « Demokrasinin olmadığı, hukukun rafa kaldırıldığı bir ülke… »

GHA:
Ülkemizde direnişler neden uzun sürüyor sizce?

Acun Karadağ:
Yüksel Direnişi 1000 günü aştı. İnsan bir şey talep eder de muhatabı 1000 gün ne istediğini anlamaz mı? Anlar. Hem de ilk gün seslendiğinizde anlar.
Nuriye Gülmen’in Yüksel caddesine, benim okulumun önüne çıkmadan önceki direnişe hazırlandığımız süreçte bile, ne istediğimizi çoktan biliyordu iktidar. Gazeteleri, meclisi gezdiğimiz, direnişe başlayacağımızı söylediğimiz günlerde çoktan haberi vardı ve yaptığı ilk şey polis ordusunu okulun önüne yığmak oldu. Başından beri direnişi itibarsızlaştırmak, yalnızlaştırmak ve böylece talebimizi duyurmamak amacıyla hareket etti iktidar. Çünkü khk’lar emperyalizmin özelleştirme, iş güvencesini ortadan kaldırma, kamuyu tasfiye projesiydi ve bu projeyi daha fazla ertelemek istemiyordu.
15 Temmuz’u bahane ederek en büyük hedeflerinden birini gerçekleştirmek, 657 sayılı Devlet memurları kanununu ortadan kaldırmak mümkün iken, bir kaç kişi çıkıp «KHK’lar İptal Edilsin!» derse planlar bozulurdu.
Her ne olursa olsun bu direniş başarılı olamamalı, kitleleri harekete geçirememeliydi. Bu nedenle direniş üzerine tüm kumpaslar, entrikalar denendi iktidar tarafından.

Problemin başladığı yer
Şimdi bir direnişin kısa sürede amacına ulaşması için nelerin gerekli olduğunu söylersek, direnişlerin neden uzun sürdüğünü de cevaplamış oluruz.
1- Sağlam bir irade gereklidir. Bizde vardı.
2- Planlı bir direniş olmalıdır. Bunu da yaptık.
3- Talepte ısrarcı ve eylemde sürekli olunmalıdır. Günde 2 kez her türlü saldırıya rağmen devam ettik.
4- Geniş halk kitlelerini etrafında toplamalıdır. Açlık grevi sürecinde Tayyip Erdoğan « iki terörist yüzünden dünyayı ayağa kaldırdınız » dediğine göre halk kitlesi fazlasıyla vardı.
5- Demokratik kitle örgütlerinin top yekun direnişlerin etrafında olması, desteklemesi gereklidir. İşte burada problem başlıyor.

Hiçbir Emperyalist kafa sömürge edindiği bir ülkede bir proje gerçekleştireceği zaman demokratik kitle örgütü yöneticilerini teslim almadan, halk üzerinde baskı oluşturacak bir projeye girişmez. Ülkemizde de sendikalar, odalar, sebepleri burada çok uzun zaman alacağından anlatamayacağımız bir çok nedenle kıskıvrak teslim alınmış olduğu, kıpırdamayacakları garanti altına alındığı için 140 bin Kamu emekçisini bir gecede ihraç etmeyi göze alabilmiştir iktidar. Hiç bir oda, sendika bu ihraçlara karşı kılını kıpırdatmamış, onların görevini Yüksel Direnişçileri omuzlamıştır.
KHK zulmünün dünyaya duyurulması sonucu kıyısından köşesinden direnişe lütfen uğrayan demokratik kitle örgütleri açlık grevinin yakıcılığı geçtikten sonra aynı devletin gözüyle bakmaya başlamıştır direnişe. Bi zaman sonra direnişe düşmanlaşmış ve saldırmıştır. Direnişlerin uzun sürmesinin en önemli nedenlerinden birisi işte budur. Demokratik kitle örgütü yöneticilerinin yozlaşmış olması, direniş düşmanlığı yapması, üyelerini oyalaması.

«KHK meselesinde geri adım atarsa bu onun sonu olacaktır»
Devam ediyorum maddelemeye.
6- Bir direnişin kısa sürede başarıya ulaşması için ülkenin asgari düzeyde demokratik işleyişe sahip olması gerekir. Ülkemizde bu bir handikap. Yani demokratik olsa direnmeye gerek kalmazdı, hadi direndin talebin hemen kabul görürdü. Demokrasinin olmadığı, hukukun rafa kaldırıldığı bir ülkede direnişin taleplerini kısa sürede karşılaması mümkün görünmüyor iktidarın.
7- Direnişin kısa sürede başarılı olması için direnişin talebinin iktidara ne kaybettireceği de önemli. Şimdi talebiniz öyle küçüktür ki bu talebi karşılamazsa seçmenini kaybedeceğini gören iktidar direnişe kısa sürede cevap verecektir. Ancak talebiniz onu iktidardan edecekse olabildiğince uzatmaya çalışacaktır. AKP emperyalizme verdiği sözlerin bir çoğunda çuvallamıştır. Artık iyice teşhir olmuştur. KHK’lar ve Ohal sürecinde yaptıkları, Yüksel Direnişçileri sayesinde herkese teşhir edilmiştir. KHK meselesinde geri adım atarsa bu onun sonu olacaktır ki geri adım atacaktır ve sonu da olacaktır. Yani özetle direnişte talebiniz büyükse, büyük bir projeyi bozuyorsa direnişin uzun sürmesi kaçınılmaz.
8- Bir direniş direne direne kazanılacağını göstermeli, halka umut olmalı, çevresine öğretmeli, çevresinden öğrenmelidir. Ülkemizde direnişler sırf bu yüzden bile uzun sürer. Bu ülkede iktidarlar sermayenin iktidarlarıdır. Ve sermaye en çok da emekçilerin direnişlerinden korkar. Grev ya da direniş sözcüğü duymak istemez. Sermayeye hizmet eden iktidar elbette halka direnmenin zor olduğunu, kazanamayacakları duygusunu yaymak isteyecektir. Direnişçilere işkence edecek, gözaltı ve tutuklama tehditlerini eksik etmeyecektir ki direnmeye karar verecek olanları caydırabilsin. Emekçiye şu mesajı vermek isteyecektir; Hadi bakalım, bunları göze alabiliyorsan diren. Sana bir hak vermek zorunda kalacaksam bedelini ödetmeden asla vermeyeceğim.

Şimdi bu durumları göz önünde tutarsanız bu ülkede talep ettiniz diye talebiniz hemen verilir mi? Tabii ki hayır. Gerçek şu ki demokrasi olmayan yerde hak gaspları kaçınılmaz, hak gasplarının olduğu yerde direniş kaçınılmaz, direnişin olduğu yerde bedel ödemek kaçınılmaz. Bedel ödemekten kaçınanların çok olduğu bir ülkede direnişlerin uzaması kaçınılmaz. Tüm bu anlatılanların ortasında en gerçek olansa “Zafer Direnen Emekçinin Olacak” er ya da geç!

UZUN SÜREN DİRENİŞLERİN SORUNLARI

GHA: Uzun direnişlerin hem direnişin gelişimi, hem günlük yaşam açısından zorlukları neler?
Acun Karadağ : Direniş uzadıkça yorgunluk, kazanamayacağını düşünerek umutsuzluğa düşmek, tüm bunların verdiği duyguyla öfkelenmek, çevreyle kavgaya girmek, aileyle sorunlar yaşamak, yalnızlaşmak, ödediğiniz bedelleri kaldıramamak, vazgeçmeye eğilim, direnişi bırakmaya dönük düşünceler, yılgınlık direnişçileri bekleyen riskler.
Bunların tamamı, bakın tamamı diyorum ideolojinin sağlamlığı ve nereden beslendiğinizle ilgili. İnsan bir konuda olumsuz düşündüğünde insan beyni olumsuzu, olmazları örmeye başlıyor. Yani siz olumlu düşünürseniz olurların yolunu arıyor beyin de. İnsan bedeninin yorgunluğu zihinle ilgilidir. Olumsuz düşündüğünüzde beden kendini yorgun ve halsiz hissedecektir. Düğünü olan insanları düşünün. Neredeyse 24 saat uykusuz, heyecanlı koşturmalı hazırlıklara girişirler ama gecenin bir vakti hala davetlilerle halay çekip oynuyorlardır.
Neden?
Çünkü mutludurlar heyecanlıdırlar. Aynı insanlar işe giderken sabah sabah kendilerini yorgun hissederler. Neden? Çünkü isteksizdirler. Kendilerini zorunlu hissederler.
Direniş de böyledir. Tarihsel direnişleri okursanız, nasıl kazanımlarla sonuçlandıklarını görürseniz ve diyalektiğe sağlam bir inancınız varsa yukarıda saydığım olumsuzlukları yaşamazsınız. Nicel birikimler nitel sıçramalara neden olur. Direnişteki her gününüz zafere giden yolda döşenmiş taşlardır. Her gününüz küçük zaferlerinizdir. Bir gün daha haklarınızı gasp edenlere karşı sözünüzü söylemiş, direnmişsinizdir. Elbette bunlar bir yerde birikecek ve kazanım olarak dönecektir size.

« İsterseniz deneyin ! »
Olumsuzlukları yaşamamanın bir yolu da halka gitmektir. Halktan beslenmeyen direnişçi mutlaka olumsuz düşüncelerin içine düşecektir. Kendisini halka anlatmalı, halkı direnişten haberdar etmelidir. Direnişin raporunu, hesabını vermelidir halka. Bakın biz aylardır şunu şunu yaptık, şu kadar gün sokaktaydık, başımıza şunlar şunlar geldi, ailemiz şöyle, ben şöyleyim, hiç usanmadan karda kışta, soğukta sıcakta direndik diye anlatmak lazım yaşadıklarımızı. Bunları anlattığınız insan size güvenmeyecek de ne yapacak? Size samimiyetle söylüyorum ki böyle anlattığım insanların gözünde önce bir merhamet duygusu görüyorum, ardından bir öfkeyle iktidara laf saymaya başlıyor. Bu hiç şaşmaz. İsterseniz deneyin. Önce yaşadıklarınızı samimiyetle anlatın bakın neler oluyor?
Demem o ki sevgili Gerçek Haber okuyucuları sadece direniş değil tüm hayatınızda bilgi güçtür. Neyi, neden, nasıl yapacağınızı biliyorsanız direniş isterse binlerce gün sürsün bilginin güçlendirdiği inanç sizi yılgınlığa düşürmeden mücadele etmenizi sağlayacaktır.
Son söz olarak “Yılgınlık Yok Direniş Var” çünkü “Emekçiyiz Haklıyız Kazanacağız.”

Yarın: Direnisinin 917. Gunu, 132. Haftasındaki Mahmut Konuk

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.