Devrimci Avukatlardan Reddi Hakim Talebi


ÇHD ve HHB’li avukatların mahkemesi ikinci gününde devam ediyor. Avukatlar mahkemenin ilk gününde itirafçıların hakim tarafından yönlendirilip konuşturulmasın ve mahkemenin aceleyle bitirilmeye çalışılmasının ardından bugün reddi hakim talebinde bulundular
Sanık avukatların savunmalarında satır başları şöyle:

Behiç Aşçı:

Yasayı açıkça ihlal ettiniz, müdafiler sizi uyarana kadar heyet üyelerine danışma ihtiyacı dahi duymadınız. Çünkü bir mahkeme heyeti oluşmamıştı.

Sizinle örtüştüğümüz bir nokta var. Soma davasına müdahale olmuştur, doğru. “Ölüm bu mesleğin fıtratında var.” denilerek. Ancak bizim mesleki müdahalerimizi kastediyorsanız bununla gurur duyarız.

Taleplerimizin tamamını “yargılamayı uzatmaya yönelik” deyip reddettiniz. Şunu unutuyorsunuz, biz bir yıl tutuklu kaldıktan sonra hakimin önüne çıktık, yargılamayı biz uzatmadık.

Aytaç Ünsal:

3 Aralık tarihli duruşmada da 1 Mart tarihli tutuk incelemesinde de tanık ifadelerine dayandığınızı açıkça söylediniz, bu dosyada tanık yok itirafçıların iftiraları var. İtirafçı sakladığı gerçeği açıklayan kişidir. Bu dosyada gerçek yok.

İftiracılık uygulaması, 12 Eylül darbecileri ile yasalaştı. İşkence ile alınabilen ifadeler yeterli değildi, menfaat ve ödül de bu dönemde yasayla getirildi.

Nazım Hikmet 15 yıl ceza almıştı. Nazım’ın da “vatan haini” ilan edilmesine neden olan bir iftiracı ifadesidir. Nazım Hikmet’e ceza veren mahkemenin kararının hiçbir hükmü yok.

İtirafçıların beyanlarının şöyle bir önemi var. Bu yalanları polis, savcı, hakim söylese olmaz. Skandal olur. Bu sebeple itirafçılara söyletiyorlar.

Mitin, polisin ağızlarından yazılamayan şeyler bunların (İtiratçıların) ağzından yazılarak objektif bir görünüm kazandırmak amaçlanır. Bu bir sürek avına dönüştürülür, gözaltılar ve kaçırmalar başlar, bunlarla meşrulaştırılır.

Avukatlarımıza oturacak yer göstermezken, bize “sen” diye hitap ederken; İsmet Özdemir gibi bir kişiliğin (ajan, provakator) yemek saatine göre mahkeme programı yaptınız. Bunun için de sizi reddediyoruz.

Halkın Hukuk Bürosu’nda Mussolini, Franco, Nazi faşizmine direnen;mücadele eden avukatların, Halit Çelenklerin, Faik Candanların, Medet Serhatların, Fuat Erdoğanların emeği vardır. Bizim başımızı öne eğdirecek tek bir pratiğimiz yok.

Engin GÖKOĞLU:

Bu dosyada yasadışı örgüt üyesi birisinin olmadığını herkes biliyor. Siz gizli tanıkları yönlendirdiniz, sufle verdiniz, susturdunuz. Yine de hata yapmalarına engel olamadınız.

Selçuk KOZAĞAÇLI:

Karşılıklı biz hiçbir şey değiliz, arkadaş değiliz, meslektaş değiliz. Kişisel olarak size hiçbir şey demeyeceğim ancak siz suç işliyorsunuz. Ben buraya sizi itham etmek için çıktım, bu sebeple bana “Beni itham etmeyin.” demeyin.

Dün bir grup yargıç, savcı, adli kolluk hakkında hüküm kuruldu. Bu grubun adı 17-25 Aralık grubu. Sizin dosyanızın %50’sini oluşturan evrak kısmını hazırlayanlar. Şimdi o yargıçlar yan komşum.

Adalet Bakanlığı Teftiş Kuruluna, Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunuyorum. Mahkeme başkanı olan sizin, bir örgüt üyesi olduğunuzu düşünüyorum

Bütün meslek hayatımı gözden geçirdim, acaba hiç bir hakim mütalaa için bir savcıyı zorlamış mıdır, diye, yok. Sadece bir tane örnek var, o da kadın hakim hamile imiş, o şekilde olmuş, cumhuriyet tarihinde yok.

Siz hüküm kurdunuz zaten. Biz aramızda, kim kaç yıl alır, diye konuşuyoruz şuan da. Bu yaptıklarınız hukukta asılı kalacak mı, bir beş yıl sonra sizin bu yaptıklarınızı nasıl temizleyeceğiz, diye konuşuyoruz.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.