ÇHD Paneli’nden Yükselen Ses: “HASTA TUTSAKLARA ÖZGÜRLÜK!”

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu tarafından “Hasta tutsaklara özgürlük” paneli düzenlendi.

İstanbul Cağaloglu’nda bulunan İstanbul Tabip Odası’nda gerçekleştirilen panele, İstanbul Tabip Odası (İTO) üyesi Dr. Murat Ekmez, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Vedat Ece ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) üyesi Naim Eminoğlu konuşmacı olarak katıldılar.

Konuşmacılar, Türkiye hapishanelerindeki hasta tutsaklar sorununu çeşitli yönleriyle ortaya koyarken, bu sorunun hızla çözümü için başta ağır hastalar olmak üzere, hasta tutsakların tahliye edilmesini talep ettiler.

Altı Yılda 111 Hasta Tutsak Katledildi

Panelde dile getirilen gerçekler arasında kuşkusuz en çarpıcı olanlardan biri, hasta tutsak katliamına dair verilen rakamdı.

Son 6 yıl içinde “veda hakkı” dahi tanınmayan en az 111 hasta tutuklunun hapishanelerde öldürüldüğü belirtildi.

Dr. Murat Ekmez, hasta tutsakların tedavi imkanlarının kasıtlı olarak ortadan kaldırılmasının bir işkence metodu olduğunu vurguladı.

İTO üyesi doktor Murat Ekmez: “Hapishanelerin kendisi bir hastalık faktörü

Cezaevi mimarisi insanların hasta olmasında büyük bir rol oynuyor… Hasta mahpuslar meselesini konuşurken aslında konuşmadığımız şeylerden birisi, bu hasta mahpuslar nasıl hastalandılar, hastalık aşamalarıyla ilgili durum neydi, hapishaneler bu hastalıklara bir etmen mi? Devlet şunu çok net yapıyor; hasta mahpusları iyileştirmeyerek, sağlığa erişim onaklarını sağlamayarak bir işkence metodu uyguluyor. Hepimizin gözü önünde insanlar cezaevlerinde sağlığa erişemedikleri için yaşamlarını yitiriyor.” 

Etkinliklerin büyük kısmında taştıştığımız şey hasta tutukluların serbest bırakılması, tedavi olanaklarının sağlanması ve işkence yöntemlerinin son bulması. Ama burada hapishanelerin kendisinin bir hastalık faktörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurgulamak gerek. Genç yaşlarında yaşamlarını yitiren mahpuslar söz konusu. Bu kadar genç yaşta ölüm meselesi çok çarpıcı. Giderek yaşlı nüfusun artığı bir hapishane gerçeği var.”

“Hapishanelerin insanları hasta ettiği bir gerçeği var. Havaya, güneşe ulaşamayan, havalandırma süreleri kısıtlanan mahpuslar söz konusu. Beslenmenin oldukça kötü olduğu hapishaneler söz konusu. İaşe bedeli şu an 11, 5 lira. Alım gücünün düştüğü, ekmeğin 4 lira olduğu bir ülkede iaşe bedeli 11 lirayla mahpusların bir günlerini geçirmeleri bekleniyor. Beslenmenin bu kadar kötü olması mahpusların hastalanmasının sebeplerinden biridir. Yaşam alanları oldukça kötü mahpusların. Cezaevi mimari meselesi sebebiyle tüberküloz, hepatit b gibi hastalıklara yakalanmasına neden oluyor”.

“Cezaevleri sağlık hizmetlerinin hiç uygulanmadığı yerler. Birçok ileri evre kanser vakasıyla var. Bir mahpusa bu kadar ileri evre tanı konuyor olması sağlık hizmetinin yapılmamasından kaynaklanıyor.”

“İnsanların şikayeti başladığında sağlığa o kadar erişememişler ki götürüldükleri hastanelerde ‘terminal dönemi’ dediğimiz hastalığın son evresine gelmiş birçok mahpusla karşılaşıyoruz”.

ADLİ TIP KURUMU KEYFİ …

Dr. Murat Ekmez, konuşmasının bir bölümünde Adli Tıp Kurumu’nun hasta tutsaklar sorununda nasıl bir rol oynadığıın ayrıntçılı olarak anlattı. Ekmez özetle şunları belirtti:

“Hasta tutsaklar, sağlık kurumlarından rapor alsa dahi, son karar adli tıp kurumunun insafına bırakılmış durumda.

 “ATK bir sağlık otoritesi olabilir fakat ATK ikinci ve üçüncü basamak sağlık merkezlerinden alınan sağlık kurulu raporlarını denetleyecek, bu raporlarla ilgili karar verecek bir otorite olamaz. Bu tutum, tıbba, bilime aykırıdır. Yine devletin kendisinin bu sistem içerisinde yer verdiği ‘mahpusları değerlendirebilirsin, karar verebilirsin’ dediği ikinci ve üçüncü basamak eğitim araştırma ve üniversite hastanelerindeki sağlık kurullarının tanımıyor adli tıp kurumu. Kendi keyfi kararlarını veriyor. x

Bu da yetmiyor.

Adli Tıp Kurumu raporu olmasına rağmen tutuklunun infazının yapıldığı Cumhuriyet Savcılıklığına toplum güvenliği bakımından mahpusları değerlendirme gibi bir yetki verilmiş. Şu çok açık: Hasta mahpuslarla ilgili siyasi otoritenin verdiği kararlar hukuka ve bilime uygun kararlar değil”.

Vedat Ece: “Politik Tutsaklar, İnfaz Ertelemeden Yararlanamıyor”

Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi Vedat Ece, hapishanelerde tecrit uygulandığına dikkat çektiği konuşmasında şunları belirtti: 

“Fiziksel ve psikolojik şiddetin ortadan kalkması için Tekirdağ 3’Nolu F Tipi Cezaevinde tutukluların açlık grevine başladı, açlık grevinin 60’ıncı gününde tutukluların talepleri kabul edildi. Ancak bir süre sonra açlık grevinde olan tutuklular başka cezaevlerine sürgün edildi. Yani artık düşman hukuku dediğimiz bir hukukla karşı karşıyayız. Eğer politik mahpussanız infaz erteleme yasasından yararlanamıyorsunuz.”

Eminoğlu: “Adli Tıp Kararları Siyasi”

ÇHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu adına Naim Eminoğlu da panelde yaptığı konuşmada, özellikle Adli Tıp Kurumu raporlarıyla ilgili sorun üzerinde durdu.

Hasta tutsakların kasıtlı olarak, ölüme terkedildiğini belirten Eminoğlu,  hapishanelerde yüzlerce hasta tutsağa hapishanede kalabilir raporu veren Adli Tabip Kurumu’nun (ATK) politik tutsaklara yönelik olarak gerçek dışı raporlar düzenlediğini belitti ve ATK tarafından alınan kararların da siyasi olduğunu söyledi.

Sosyal ağlarda paylaşın