AVUKAT BARKIN TİMTİK HALKIN ONURLU BİR EVLADIDIR

HALKIN HUKUK BÜROSU’NDAN AÇIKLAMA

Gece Yarısı Baskını Yapılarak Üyeleri Tutuklanan Halkın Hukuk Bürosu Konuyla İlgili Açıklama Yayınladı

AKP’nin polisi 26 Şubat günü İstanbul Okmeydanı’nda Grup Yorum’un çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezine bir gece yarısı baskını yaptı. İktidar borazanlığı yaptığı artık sağır sultan tarafından da bilinen medyada büyük operasyon havası verilerek sunuldu  yapılan baskın.  İdil Kültür Merkezinde bulunan içlerinde avukat, sanatçı, mühendis ve şairin  olduğu 8 devrimci gözaltına alındı.  Bunların 2’si adli kontrol ile serbest bırakılırken 6 devrimci tutuklandı.

Tutuklananlar arasında üyelerinin de bulundu Halkın Hukuk Bürosu konuyla ilgili bir açıklama yayınladı.

 Berkin Elvan ailesinin de avukatlığını yapan büro  baskın yapıldığı günde görülen Berkin Elvan davasında mahkeme Berkin Elvan’ın katil şüphelisi polis için tutuklama talebini “kaçma şüphesi yoktur” diyerek geri çevirdi. Halkın Hukuk Bürosu avukatları Berkin Elvan’ın ailesinin avukatlığını  yapmayı “suç”  olarak göstererek bir buçuk yıldır tutuklular. Hiç bir tutuklama gerekçesi olmaksızın, üstelik kendi mahkemelerinin de tutukluluklarının kaldırılması kararı olmasına rağmen Avukatları tutuklayan AKP mahkemesi, 14 yaşında bir fidanın katili şüphelisini tutuklama gereği duymuyor.

26 şubat gecesi yapılan baskında üyeleri tutuklanan Halkın Hukuk Bürosu konuyla ilgili yaptığı açıklamaya; AVUKAT BARKIN TİMTİK; HALKIN ONURLU BİR EVLADIDIR HALKIN ACISININ, ÖFKESİNİN, ÖZLEMİNİN SÖZCÜSÜ VE SAVUNMANIDIR BARKIN; BİZİM ONURUMUZ, CANIMIZ, YOLDAŞIMIZDIR  diyerek başladı. Açıklamanın devamında Barkın Timtik ve Halkın avukatlarının kimlerin avukatlığını yaptığını anlatan açıklamanın devamında

“40 yıllık Grup Yorum siz dediniz diye terorist mi olacak?

30 sene önce kurulmuş köklü geleneğe sahip Halkın Hukuk Bürosu siz sözde dediniz diye sözde mi kalacak?” dedi.  İçişleri bakanlığının ağzı ile haber yapan ilerici sol yayın organlarına da seslenilen açıklamada ; “içişleri Bakanlığının açıklamalarını yayaınlamak gibi bir zorunluluğunuz mu var?

Örgütsel döküman dediğiniz enstrüman, kitap, bilgisayar mı? Faşizme teslim olmadı, listelere boyunlarını uzatmadılar diye terorist mi oluyor bu insanlar?

Siz kimlere terorist denerek listelere alındığını, hapislere atıldığını, sürgünlere gönderildiğini bilmiyor musunuz?

…Sabahattin Ali için Deniz Gezmiş için o günlee şaki, anarşist dendiğini unutmayın. Büyük usta Nazım Hikmet’e vatan haini diyenleri bugün ağız dolusu bir nefret ve aşağılama ile anıyoruz” dendi.

Açıklamaya “Bize güvenen, inanan dostlarımızın, halkımızın yüzünü kara çıkarmayacağız. Nerede olursak olalım mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek son verildi.

Açıklamanın tam metnini aşağıda veriyoruz:

AVUKAT BARKIN TİMTİK; HALKIN ONURLU BİR EVLADIDIR
HALKIN ACISININ, ÖFKESİNİN, ÖZLEMİNİN SÖZCÜSÜ 
VE SAVUNMANIDIR
BARKIN; BİZİM ONURUMUZ, CANIMIZ, YOLDAŞIMIZDIR

BARKIN VE BİZİM HAKKIMIZDA KONUŞUYORLAR
BU KONUŞANLAR DA KİM?

Hukuk yok. Savcıdan, mahkemeden korktukları zaten yok. Atıp tutuyorlar; “Teröristleri Yakaladık” diyorlar.
Yine girmişler çok tehlikeli buldukları İdil Kültür Merkezi’ne.
Yine yıkmışlar duvarları.
Yine kırmışlar dolapları.
Yine dağıtmışlar kitapları.
“Dur” diyen yok kendilerine.

Sarılmışlar bilmem ne marka Amerikan yapımı silahlarına. 
Doğrultmuşlar silahsız saldırısız insanların başlarına. 
Bağlamışlar ellerini kollarını.

Sinmişler kalkanlarının, kasklarının arkasına
Binmişler arabalarına, giymişler kurşungeçirmez yeleklerini.
İstanbul’da ne kadar polis varsa yığmışlar Okmeydanı’na
Gösteriyorlar parmaklarıyla; şu sözde örgüt yöneticisi, şu sözde genel sekreter, şu sözde sorumlu, bu da sözde sorumlu…
Kimsiniz siz?
Mahkeme mi kurdunuz İçişleri Bakanlığında?
Ne hakla hüküm kuruyorsunuz?
Neye dayanıyorsunuz?

Fethullahçı teşkilattan devraldığınız gizli tanık, iftiracı sanık yöntemleriyle kendi kendinize örgüt kurup, sorumlu atayıp sonra da yakaladık diye kendinizi tebrik mi ediyorsunuz?
40 yıllık “Grup Yorum” siz dediniz diye terörist mi olacak? 
30 sene önce kurulmuş köklü bir geleneğe sahip Halkın Hukuk Bürosu siz ‘sözde’ dediniz diye sözde mi kalacak? Sorun bakalım ağababalarınıza, hapsederek, zulmederek, katlederek bitirebilmişler mi halkın avukatlığını?

Bu konuşanlar da kim?
Daha kanıyor Fuat Erdoğan’ın kurşunlanan bedeni
Bu konuşanlar da kim?
Daha tütüyor 19 Aralık’ta attığınız kimyasal gazların dumanı
Bu konuşanlar da kim?
İşkenceden, kaybetmekten, katletmekten başka yol bilmeyenler; biz sizi tanımaz mıyız?
Asit kuyularından, orman kuytularından, deniz diplerinden tanırız sizi. 
Sizin işlediğiniz suçların çetelesi bizdedir.
Cumartesileri acılarını paylaşmayı, kayıplarını aramayı adet edinmiş ailelere saldırmanızdan tanıdık sizi. Kayıp yakınlarını susturmak istemeniz, kimin suçunu örtmeye çalıştığınızı gösteriyor.
Bize doğrultursunuz emperyalist tekellerden almaya söz verdiğiniz makinelilerinizi.
Halka karşı savaşırsınız siz, başka türlü nasıl eskiteceksiniz o silahları, yenilerini nasıl alacaksınız?
Siz mi konuşuyorsunuz? Bize terörist mi diyorsunuz?
Halkı korkutmak ve yıldırmak için halka karşı kullanılan şiddetin adı ‘terör’ dür. Biz hiçbir zaman terörist olmadık.

BİZ KİMİZ?
Biz sözde değil, bir daha hiç kimsenin ismine leke sürmeye kolay kolay cüret edemeyeceği bir büronun, Halkın Hukuk Bürosu’nun öz be öz sorumlularıyız.
Biz, halkın savunmanlığından sorumluyuz.
Biz, sizin şiddet kullanarak çaresiz bıraktığınız halkın avukatlığını yapıyoruz.
Biz, sermayenin şiddetinin altında can veren, ezilen, sömürülen emeğin, emekçinin avukatlığını yapıyoruz.
Biz, 6 ay boyunca işkence yaptığınız sonra bir tarlada emniyet amirine bizzat teslim ettiğiniz Ayten Öztürk’ün avukatlarıyız. 
Biz, Engin Çeber’in, Birtan Altınbaş’ın, Ahmet Karlangaç’ın avukatlarıyız. 
Biz, önce kredi veriyoruz diye borçlandırıp sonra da kredi kartı borcunu ödetebilmek için riskli maden sahalarında çalıştırdığınız ölü ve diri madencilerin avukatıyız.
Biz, sorgusuz sualsiz kapının önüne koyduğunuz kamu emekçilerinin avukatıyız.
Hukuk yoksa zor vardır. Yani siz zor kullanır çalıştırırsınız, işinden atarsınız, tutuklarsınız, şiddet kullanır işkence edersiniz, katledersiniz.
Bizim terörle ilişkimiz sizin terör uyguladığınız kişilerin, mağdurların avukatlığını yapmamızdır.

İçişleri Bakanlığının ağzı ile “terörist” tanımlaması kullanarak haber yapan kendine ilerici, sol, demokrat diyen yayın organları;

Birkaç soru sorun kendinize;
İçişleri Bakanlığının açıklamalarını yayınlamak gibi bir zorunluluğunuz mu var? 
Örgütsel doküman dediğiniz enstrüman, kitap, bilgisayar mı? Faşizme teslim olmadı, listelere boyunlarını uzatmadılar diye terörist mi oluyor bu insanlar?

Siz kimlere terörist denerek, listelere alındığını, hapislere atıldığını, sürgünlere gönderildiğini bilmiyor musunuz?

Eş zamanlı olarak yıldönümleri sebebiyle haberini yaptığınız Sebahattin Ali için Deniz Gezmiş için o günlerde şaki, anarşist dendiğini unutmayın. Büyük usta Nazım Hikmet’e vatan haini diyenleri bugün ağız dolusu bir nefret ve aşağılama ile anıyoruz.

Ülkesinin özgürlüğü, halkının bağımsızlığı ve mutluluğu için demokrasi mücadelesinin avukatlığını yapan Halkın Hukuk Bürosu’nun, tarihteki yerini bütün dünya tanıyorken geçici ve gayrimeşru gücün arkasına takılmayın.

DOSTLARIMIZA;
Büromuz avukatı Barkın Timtik, 15 Eylül tarihinde 17 avukat arkadaşımız ile birlikte tahliye olmuştu. Bakırköy Hapishanesi mahkeme kararını uygulamadı ve 8 saat boyunca tahliye edilen avukatları rehin tuttu. Çünkü Adalet Bakanlığı; “Bırakmayın onları yeniden tutuklatacağız.” demişti. Sabah oldu ve hâkimlere kararlarını geri aldırmayı başaramadıkları için avukatları serbest bırakmak zorunda kaldılar. Fakat ertesi gün, cumartesi günü nasıl becerdiler bilinmez; attılar e-imzaları ve iktidarın talimatı ile tutuklamaya yönelik yakalama kararları çıkardılar.

Barkın, bu karara uymalı mıydı?
Bu gerçek bir mahkeme kararı bile değildi. Hiç bir meşruluğu yoktu. Bu kararı tek bir hukukçu bile hukuka uygun bulamazdı. Meşruiyeti ise hiçbir zaman olmadı özel yetkili mahkemelerin.

Bir yığın soru işaretinin ardından sadeleştirdi meseleyi kafasında;

Faşizme teslim olmak ya da olmamak. İşte bütün mesele buradaydı.

O, faşizme teslim olmamayı seçti.

Faşizmden sakınmak, saklanmak suç mu? Kabahat mi? Ayıp mı? Estetik dışı mı? Avukatlığa yakışmaz mı? 
Ortada mevcut yasalara göre suç olan bir durum yok. Dahası biz, çok meşru ve haklı bir konumdayız.
Fransa’dan Bismark Almanya’sına gizlice girerek kılık değiştirip dolaşan Karl Marks da bir avukattı. Saman arabasının içinde gizlice dolaşan Lenin de bir avukattı. Batista diktatörlüğüne kafa tutan Fidel’i bitlerini ayıklarken düşünebiliyor musunuz? Siz İstanbul, İngiliz işgali altında iken çarşafa dolanıp Anadolu’ya kaçan avukatları anlı şanlı paşaları da bilirsiniz. Haklılığınızı bildikten sonra Sevr mağarasından, Sierra Maestra’lara, Çirkin Kral’ın çatısına kadar hiçbir yer bize yabancı olamaz

Şimdi bazı dostlarımız biraz sitemli biraz da üzülerek “oraya gitmesi şart mıydı” diye soruyorlar.

Nereye gitmiş ki Barkın? Mesleğe başladığı ilk günden beri avukatlığını yaptığı Grup Yorum ’un çalışmalarını yürüttüğü İdil Kültür Merkezine. O Grup Yorum türküleriyle oluşturdunuz bilincinizi. Marşlarıyla öğrendiniz direnmeyi, hak kazanmayı. O Grup Yorum ki tarihinizdir, tarihimizdir. Önce stadyumları, sonra meydanları doldurdunuz defalarca. Ne zaman korkar oldunuz Yorum’dan? Ne zaman meşruluğunuzu yitirdiniz?

Bizim ne yapmamızı bekliyordunuz? İyi zamanlarda alkışlayıp kötü zamanlarda suçlayacak değildik ya?

Üstelik sadece avukatlık bilgisini sunmuyordu Barkın Grup Yorum’a. Yıllardır sesi, şiiri, bestesi, güftesi ve konser organizasyonları ile YORUM kolektifinin bir parçasıydı.

Polisler Kültür Merkezine geldiklerinde bir kez daha şansını denedi Barkın. Bulamayabilirlerdi O’nu; buldular. Buldular da ne değişti? Gerçek yürüyor yolunda.

Bu kez uzattık lafı. Fakat biliriz ki zalim bombalarını her saldığında, halk sığınaklara girer. Yok edici saldırılar karşısında yeraltı şehirleri kurmuşlardı İsa’nın yolcuları. Bugün hala büyük bir hayranlıkla bakıyoruz oralara. Bizim işimiz sonuna kadar faşizme direnmek olacak. Faşizme, faşizm değilmiş, gibi davranmak değil. Biz görmezden geldik diye yok olmayacak çünkü.

Biliyoruz ki umut gerçekte saklıdır. Biz kendimize güveniyoruz. Çünkü gerçeğe güveniyoruz.

Bize güvenen, inanan dostlarımızın, halkımızın yüzünü kara çıkarmayacağız Nerede olursak olalım mücadele etmeye devam edeceğiz.


HALKIN HUKUK BÜROSU

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.