Ankara’da Direnişin Kalbi ‘Yüksel’de Bu Hafta

Ülkemiz direnişler ülkesi. Bunun en büyük örneklerinden biri Yüksel Direnişi. Tam 1331 gündür polisin tüm işkencelerine rağmen öğlen-akşam Ankara İnsan Hakları anıtının önünde haklarını arıyorlar. Sadece kendi yaşadıkları adaletsizlikleri değil ülkemizde yaşayan herkesin sorunlarını dile getiriyorlar.

Her gün aynı saatte aynı yerlerinde açıklama yapmak için polislerin işkencesine uğruyorlar. Polisin tüm işkencelerine rağmen asla direnişlerinden taviz vermiyorlar. Polis ise direnişçilere her gün sistematik bir şekilde işkence uyguluyor. Kalp hastası olan Acun Karadağ’ın ağzına biber gazı sıkıyor, Nazan Bozkurt’un göz kemiğini kırıyor, Mehmet Dersulu’yu her gün yerlerde sürüklüyor..

Yüksel Direnişçilerinin alana çıkma sebebi ise tek bir gece de Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) işsiz bırakılmaları. Alana çıkanlar arasında mimar, öğretmen, akademisyen ve memurlar var.

Bu hafta Yüksel’de yaşananlar:

  1. günün açıklamasını gerçekleştiren Nazan Bozkurt ve Alev Şahin, polislerin kendisini neden gözaltına almadıklarından bahsederken ülkemizde yargının iktidardan talimatla çalıştığını duyurdu. Adalet talebiyle ölüm orucunda olan Ebru Timtik’in teyzesinin yeğenine ses olmak istediği için tutuklanmasından bahsedildi.
    Alev Şahin’in kendi yaşadığı adaletsizlikleri anlatması üzerine direnişçiler yerlerde sürüklenerek alandan uzaklaştırıldılar.
  2. günün açıklamasını ise Mahmut Konuk ve Mehmet Dersulu gerçekleştirdi.
    Açıklamaya devletin halkı nasıl sömürdüğünü anlatmaya başladığı andan itibaren yerlerde sürüklenerek Mahmut Konuk işkenceye maruz kaldı. Açıklama, yapılan işkencelerin görülmemesi için çekim yapmalarına izin vermeyen polislerin tavrını anlatılarak devam ediliyor.
    Mehmet Dersulu ise AKP iktidarının teslim alamadığı baroları ‘çoklu baro’ maskesi altında bölüp parçalayarak teslim almaya çalıştığı anlatıldı ve 1330. günün öğlen açıklamasında direnen avukatlar selamlandı.

Ertesi günün öğlen ve akşam açıklamasını gerçekleştirmek için İnsan Hakları Anıtının önüne doğru ilerleyen Nazan Bozkurt, KHK ile işlerinden ihraç edilen 140 bin kamu emekçisinin uğradığı adaletsizlikler anlatıldı. 1329. günün açıklamasını yapan Nazan Bozkurt ve bu sırada çekim yapması engellenmeye çalışan Mahmut Konuk yerlerde sürüklendiler.

Direnişin 1328. gününde Dersim’de kayıp olan Gülistan Doku için barajın boşaltılmasını isteyen ailesi hakkında açıklama yapıldı ve barajın boşaltılması talebinde bulunuldu.
Ayrıca savunma hakları gasp edilerek yargılandıkları duruşmada ceza alan Halkın Avukatları anlatıldı.

Önlüğünü henüz tam giyinmeden yerlerde sürüklenerek alandan uzaklaştırılarak Alev Şahin’in açıklama yapması engellenmeye çalışıldı.
Tüm baskılara ve engellemelere rağmen, Urfa’da 7 tarım işçisinin bindikleri minibüsün devrilmesi sonucu katledilmelerinden bahsedildi.
Aynı günün öğlen açıklamasında, İnsan Hakları Anıtının önüne, eylemini gerçekleştirmek için giden Nazan Bozkurt işkenceyle gözaltına alındı. Bu sırada, gözaltı aracında Nazan Bozkurt adalet talebiyle ölüm orucunda olan Halkın Avukatlarının sevdiği türküyü seslendirdi.

Evvelsi günlerde direnişçiler sadece kendi uğradıkları değil, tüm ezilen halklarım yaşadığı adaletsizlikleri haykırdılar.

Devletin halka yaşattığı adaletsizlikleri duymaya tahammülleri olmayan polisler her gün direnişçileri yerlerde sürüklüyor, işkenceye maruz bırakıyor.

Günümüzde Korona Virüsü salgınından ve bunun için alınması gereken önlemlerden (sosyal mesafeden) bahseden devlet, bir gecede işlerinden ihraç edilip bunun üzerine hakkını arayan direnişçileri saldırıp sürüklerken, bu önlemler hiç akıllarına gelmiyor.

Yüksel direnişi sadece bir hak mücadelesi değil bir irade savaşıdır.
Ankara’nın göbeğinde onca cezaya, gözaltına ve işkencelere rağmen, direnişlerinin meşruluğuyla haklılıklarını iradeleriyle gösteriyorlar.

Bu haklı direnişin Gerçek Haber Ajansı olarak takipçileriyiz!

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.