AĞAR GERÇEĞİ… Bir Halk Düşmanı’nın Suç Dosyası… 2. Bölüm

“NE YAPTIYSAM DEVLET İÇİN!” Yalanı

Rapordan görüldüğü gibi devlet, namussuzluğunu, üçkağıtçılığını, resmi belgelerle ortaya koyduğu bir kişiyi devletin emniyet teşkilatının başına getirmekle de yetinmeyip ona Adalet Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı görevleri vermiştir.

Mehmet Ağar Susurluk soruşturması kapsamında “ne yaptıysam devletin bilgisi dahilinde devletin bekası için yaptım” demişti. Yaptığı her şeyi devletin bilgisi dahilinde yaptığı kesindir. Ancak her şeyi “devletin bekası” için yaptığı da yalandır.

Ağar gibileri kişisel çıkarları uğruna devlete her türlü uşaklık yapmaya hazırdırlar. Ağar da devletin sadık bir uşağı olarak devrimcilere, halka karşı her türlü düşmanlığı yaparken kendi çıkarlarını da düşünmüştür.

AĞAR’IN SUÇLARI (Cunta Yılları)

Ağar’ın işkenceciliği ve halka olan düşmanlığı 80’li yıllardan itibaren açıktır, belgelidir.

 Polis teşkilatının basamaklarını tırmanmasını İstanbul 1. ve 2. şubelerdeki  ve ’87, ’88’lerdeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü yardımcılığı dönemlerindeki işkenceciliğine, halk düşmanlığına borçludur.

12 Eylül sonrasında İstanbul Siyasi Şube’de devrimcilere yaptıkları işkence ve gerçekleştirdikleri katliam ve hapishanelere doldurdukları devrimci, demokratlardan dolayı başarılı bulunup altın kol saati ile ödüllendirilen işkenceci polislerden birisi de Ağar’dı. İşkenceciliği, kaliamları, mafya ilişkileri, şantaj yapma onun polis teşkilatındaki yükselmesinin önünü açan etkenler oldu.

Ağar’ın Devrimcileri Kaybetmesi 1980’lerde Başladı:

Devrimci Sol üyesi olan Hayrettin Eren, 20 Kasım 1980’de İstanbul Saraçhane bölgesinde sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Önce Karagümrük Karakolu’na, oradan da Ağar’ın görev yaptığı Gayrettepe’ye götürüldü. Gözaltında aynı hücrede kalan arkadaşlarının tanıklığına rağmen  aylarca süren işkenceden sonra kaybedildi.

Ahmet Karlangaç, Mehmet Ağar’ın işkence tezgahında katledildi. Ahmet Karlangaç 12 Eylül’den bir ay sonra gözaltına alındı. Gayrettepe Siyasi Şube’ye götürüldü. Orada gördüğü işkence sonucunda katledildiği Adli Tıp Kurumu’nun raporuyla da belgelendi.

Ağar’ın Temmuz 1980’den Nisan 1988’e Kadarki Belgelenen Suç Listesi:

– Temmuz 1980’de  Osman Korkmaz ve Uğur Korkmazgil Sirkeci’de infaz edildi.

– 2 Temmuz 1980’de Talip Güldal, Yüksel Karan, İbrahim Karakuş Topkapı’da infaz edildi.

– Temmuz 1980’de Osman Sümbül İstanbul’da infaz edildi.

– Eylül 1980’de Faruk Tuna İstanbul’da infaz edildi.

– Ekim 1980’de Ahmat Karlangaç İstanbul Gayrettepe’de işkence ile katledildi.

– Kasım 1980’de Hayrettin Eren gözaltına alındığı Gayrettepe Siyasi Şube’de kaybedildi.

– 18 Mart 1981’de Abdullah Gözalan Bakırköy’de infaz edildi.

– 3 Nisan 1981’de Mehmet Selim Yücel Karaköy’de infaz edildi.

– 3 Nisan 1981’de Mustafa Işık Küçükköy’de infaz edildi.

– 7 Nisan 1981’de Selçuk Küçükçiftçi İstanbul’da katledildi.

– 1 Haziran 1982’de Tahsin Elvan İstanbul Maslak’ta katledildi.

– Temmuz 1986’da Ali Kalkan İstanbul’da katledildi.

– Ekim 1987’de Ali Demiralp İstanbul Çengelköy’de katledildi.

– 30 Nisan 1988’de Salih Kul ve Öztürk Acari İstanbul’da katledildi.

Ağar’a İşkence ve Katliamların Ödülü: Ankara Emniyet Müdürlüğü

Mehmet Ağar yukarıda saydığımız katliamlarının karşılığı olarak  devlet tarafından Ankara Emniyet Müdürlüğü ile ödüllendirildi. Ağar, Ankara Emniyet Genel Müdürlüğü’ne getirildikten sonra da işkence ve katliamlarını sürdürdü.

1990’da demokratik kurumlara yapılan baskınlarda 56 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan hamile olan Nevruz Türkdoğan gördüğü işkencelerden dolayı çocuğunu düşürdü. Görevde kaldığı sürece devrimcilere, devrimci kurumlara saldırılar, baskınlar, gözaltılar, işkenceler hep sürdü. Ödül olarak da İstanbul’a atanarak karşılığını aldı.

– Ali Rıza Ağdoğan 14 Şubat 1991 yılında Beyoğlu Emniyet Amirliği polisleri tarafından işkenceyle katledildi.

– 14 Mart 1991’de Belgradkapı civarında gözaltına alınan Yusuf Erişti ve 27 Ekim 1991’de Kocamustafapaşa’da gözaltına alınan Hüseyin Toraman, Mehmet Ağar’ın emriyle İstanbul’un işkencehanelerinde işkenceyle katledildikten sonra kaybedildi.

– Esma Polat ve Halime Esmeray, Mehmet Ağar’ın işkencehanelerinde işkence gördükten sonra tecavüze uğradılar.

– 19 Mayıs 1991’de Kadıköy Hasanpaşa’da bir eve yapılan baskında Hatice Dilek, İsmail Oral katledildiler.

– 12 Temmuz 1991’de Mehmet Ağar’ın emrindeki katil sürüleri Nişantaşı, Balmumcu ve Dikilitaş semtlerinde üç ayrı yerde düzenlenen operasyonlarda Niyazi Aydın, Zeynep Eda Berk, Yücel Şimşek, Bilal Karakaya, İbrahim Erdoğan, Nazmi Türkcan, Ömer Coşkunırmak, Hasan Eliuygun, Cavit Özkaya ve İbrahim İlçiyi katletti. Katliamdan sonra Mehmet Ağar katliamcı polislerini “Hepinizi tebrik ediyorum, gözlerinizden öpüyorum” diyerek ödüllendirdi.

Ağar’ın İstanbul Emniyet Müdürü Olduğu Ağustos 1990- Mart 1991 Arası Basılan, Kapatılan Dernekler ve Halka Yönelik Saldırıları: Sakatlar Kültür Evi, Emek Der (Emekçiler Derneği), THD (Türkiye Hemşireler Derneği), İYÖ-DER (İstanbul Yüksek Öğrenim Gençliğiyle Dayanışma Derneği), HAKAD (mahalle derneği), EMEKAD (Emekçiler Sosyal, Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği), ÇİHKAD, BAHKAD, GÜLKAD, EKAD (mahalle dernekleri), İŞPOR-DER (İşportacılar Derneği), İHD (İnsan Hakları Derneği), SKDD (Samandra Kültür ve Dayanışma Derneği, PTT-ÇAYAD (PTT Çalışanları Dayanışma Derneği), TAYAD (Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Dayanışma Derneği) kapatıldı.

Mehmet Ağar’ın İstanbul’da Görevli Olduğu 16 Nisan 1991-27 Ocak 1992 Tarihleri Arasında; Alaattin Kürekçi işkenceyle katledildi. Düzgün Ali Şanlı ve Salih Çetin işkencede sakat bırakıldı. Hakan Polat ve Nihat Sağlam silahla yaralandı. Murtaza Kaya, Perihan Demirer, A. Haydar Alpdoğan,  Ahmet Kalamar, Rıfat Basut, Mustafa Aktaş, Hasan Erdem, B. Remzi Kafadenk, Cengiz Göznek, Servet Şahin ve Mustafa Ateş infaz edildi.

Ağar, Hizmetlerinin Karşılığında Önce Erzurum Valiliği’yle Sonra da Emniyet Genel Müdürlüğü’yle Ödüllendirildi

Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde devletin katliamları, ülkemiz tarihine katliamlar, işkenceler, kayıplar tarihi olarak geçtiği, faşizmin açık yüzünü gösterdiği 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerini de geride bıraktı.

Bu dönemde devlet her şeyiyle kendini iç savaşa hazırlamış, geçmişten çıkardığı derslerle örgütlenmesini tamamlamıştır. Ağar’ın Emniyet Müdürlüğü’ne geldiği dönemde 12 Ağustos 1993’de çıkarılan bir yasayla Emniyet Teşkilatı Kanunu’nda yapılan değişiklikle dört polis okulundan ikisi Özel Hareket Timi yetiştirmeye ayrıldı.

Amerikalı uzmanların denetiminde Mehmet Ağar, Necdet Menzir gibi kontrgerilla şefleri tarafından eğitildi. Eğittikleri kontrgerilla timlerinin başına Korkut Eken getirildi.

Mehmet Ağar’ın Emniyet Genel Müdürlüğü dönemindeki işkencelerin, katliamların, infazların, gözaltında kayıpların, faili meçhullerin hepsini burada yazmanın yer açısından olanağı yok. Buraya kadar yazdığımız isimlerin üzerine yüzler, binler eklendi. DEP Milletvekillerinden Mehmet Sincar katledildi. Gazete, parti, dergi büroları bombalandı, Kürdistan’da ve İstanbul, Ankara, İzmir, Adana gibi büyükşehirlerde onlarca devrimci katledildi. Gözaltında kayıpların sayısı 400’ü buldu. Gazi katliamı yapıldı. Buca Hapishanesi’ne yapılan saldırıyla üç devrimci katledildi.

Katliamcı, İşkenceci, Kontrgerilla Şefi ADALET BAKANI YAPILDI!
Bütün bu hizmetlerinin sonucunda ise DYP’den milletvekili seçildi ve Adalet Bakanı yapılarak Türkiye’nin adaleti ona bırakıldı.

Adalet Bakanlığı’na gelir gelmez de  icraatları 1996 1 Mayıs katliamı ve devamında Eskişehir tabutluklarının yeniden açılarak devrimci tutsakların hücrelere konulması oldu. Hücrelerin kapatılması için başlatılan 1996 Ölüm Orucu’nda 12 devrimci şehit düştü. 

DYP, RP, ANAP koalisyon hükümeti kabinesinde yapılan değişiklikle Ağar bu kez de İçişleri Bakanlığı’na getirildi. 3 Kasım 1996’da Susurluk kazasından sonra istifa edene kadar halka ve devrimcilere karşı işkence, katliam, infaz, gözaltında kayıp ve her türlü kontrgerilla faaliyetleri devam etti.

O tereddütsüz bir halk düşmanıdır. Kendi deyimiyle devletin bekası için “1000 operasyon” yapmıştır.

1000 Operasyon, 1000 işkence, katliam, kaybetme demektir.

Devrimci, demokrat, yurtsever, ilerici… binlerce insanımızın katledilmesinden doğrudan sorumludur.

Sosyal ağlarda paylaşın