AEC: ”KÜBA HALKLARI KARŞI DEVRİME DİRENMEYE DEVAM EDİYOR”

Anti-Emperyalist Cephe’nin Küba’da yaşanan gelişmelere dair, 18 Temmuz 2021 tarihli açıklamasını yayınlıyoruz:


Küba’da 11 ve 12 Temmuz günü, devlet yetkililerinin “yumuşak darbe girişimi” olarak nitelendirdikleri karşı devrimci protestolar meydana gelmiştir.

Ülkenin bazı kentlerinde emperyalist uşakların yönlendirdiği eylemler düzenlenmiş. Anti-komünist ve emperyalist medyalarda çarpıtılmış olan bu protestolar birkaç ilde en fazla 50-80 kişilik eylemlerinden ibaretti ve 11 Temmuz Pazar günü ile kısmen Pazartesi’ye kadar sürdükten sonra sosyalizmi ve devrimci değerleri savunan
Küba halkı tarafından püskürtülmüştü.

Başta ABD’de olmak üzere, burjuva Avrupa basını da adeta pusuda beklemiştir kontra haberlerini yayınlamak için. On yıllardan beri uygulanan ve ülkede açlık, yoksulluk gibi sıkıntıların ana sebebi olan emperyalist ambargo ve yaptırım politikalarına karşı Küba halkının yanında olanları ve ülkenin resmi makamlarını değil, karşı devrimcilerin haber merkezi
Miami’den “bilgi” almaya tercih etmişlerdir.

Tüm senaryo ve müdahalelere rağmen, on yıllar boyunca her türlü zorluklara ve dış saldırılara karşı direnen Küba bunun da üstesinden gelmiştir.

Küba’da olaylar dinmişken, yurtdışında olan karşı devrimci ve onların destekçileri bu provokatif ortamı çeşitli protesto ve yalan haberleriyle gündemde tutmaya çalışıyorlar. Emperyalizmin temsilcileri ile birlikte, bir taraftan askeri diğer
taraftan yardım süslü insani “müdahale” çağrıları yükseliyor. Küba devletinin bu çağrılar karşısında da net bir cevabı olmuştur.

Küba’nın dünyadaki dostlarına, mesajı ve çağrısı; bu tür yalan ve kontra haberlerine karşı gerçekleri yayıp, başta siyasi ve moral her türlü desteğin sürdürülmesidir.

Aşağıda, Granma gazetesinde konuyla ilgili yayınlanan resmi açıklamaların özetine yer veriyoruz….

YAŞASIN SOSYALİST KÜBA, EMPERYALİZME GEÇİT YOK!


DÜNYA HALKLARI KARDEŞTİR, KÜBA HALKININ YANINDAYIZ!

12 Temmuz 2021 – GRANMA
Her şeyden önce Devrimi savunuyoruz. Dün (11 Temmuz), Devrim Sarayı’ndan halka küçük karşı-devrimci grupların
düzenlediği en son provokasyonu açıklayan özel bir mesaj sırasında Küba Komünist Partisi Birinci Sekreteri ve Cumhurbaşkanı Miguel Díaz-Canel Bermúdez “60 yıldır Küba Devrimi örneği ABD’yi rahatsız etti” dedi. “Yaşadığımız bu durumun arka planı nedir” diye sordu. “Dürüst olduk, açık olduk, net olduk ve her zaman mevcut durumun karmaşıklığını halkımıza anlattık. 2019 yeni başlıyordu, zor bir konjonktüre doğru gittiğimizi anlatmak zorunda kaldık ve uzun süre bu ‘konjonktürde’ kaldığımız için daha sonra popüler mizahın bir parçası olarak ele alınan bu terimi kullandık..

Başkanı Trump yönetimi olan ABD hükümetinin Küba konusunda verdiği tüm işaretlerden başlayarak.”
Diaz-Canel, ablukanın sıkılaştırılması için kapsamlı bir dizi kısıtlayıcı tedbirin kabulünün başladığını hatırlattı; ülke ekonomisini boğmak amacıyla mali zulüm, enerji zulmü.

Küba’da, halkların haklarını çiğneyip, egemenliği, bağımsızlığı ihlal eden askeri müdahaleler ve girişimlerle sonuçlanan yanlış adlandırılmış insani müdahaleler çağrısı yapmak için uydurdukları her türlü propaganda ve ideolojik inşalar da dahil olmak üzere, Küba’da yoğun bir toplumsal patlamayı kışkırtma çabalarını kınadı.

Bu ardışık düşmanca eylemler devam etti, “Ardından hepimizin bildiği 243 önlem geldi. Ve bu yönetimin son günlerinde Küba’yı terörü destekleyen ülkeler listesine dahil etme kararı alındı.” Bu listenin tamamen düzmece bir liste olduğunu, gayrimeşru bir liste olduğunu ve ABD’nin dünyaya hükmeden güç olduğu, bu dünyanın imparatorları olduğu inancıyla uydurduğu tek taraflı bir liste olduğunu yineledi.”

“Ve bu, her şeyden önce ülkenin ana döviz gelir kaynaklarından derhal kesildiğini ima eden kısıtlamaların etkisini daha da artırdı: Turizmden bahsediyorum, Kübalıların ve ABD vatandaşlarının ülkemize yaptığı gezilerden bahsediyorum.
Amerika Birleşik Devletleri’ndeki akrabalarından Küba ailelerine uzun zamandır beklenen havaleler hakkında.”
Başkan ayrıca ABD’nin Küba tıbbi ekiplerini itibarsızlaştırma çabalarını da kınadı, çünkü bu tıbbi işbirliği, sağlanan birçok dayanışma örneğinin ötesinde, aynı zamanda döviz geliri de sağlıyor. Bütün bunların ülkede kıtlığa neden olduğunu söyledi: “Hem ihracata hem de halka arza katkıda bulunan ekonomik ve üretken süreçlerimizin ihtiyaç duyduğu gıda, ilaç, hammadde ve girdi kıtlığı”. Ülkenin akaryakıt tedariğinin sınırlı, yedek parçaya erişimin sınırlı olduğunu ve tüm
bunların memnuniyetsizliğe yol açtığını, çözemedikleri, özel dönemden beri var olan birikmiş sorunları daha da büyüttüğüne ve bütün bunlara, bir yandan Partinin, hükümetin, devletin ve halkın birliğini bozmaya çalışan sözde konvansiyonel olmayan bir savaşın parçası olarak bizi itibarsızlaştıran vahşi bir medya kampanyası eklendi.

“Hükümeti, Küba halkının refahını sağlamaktan aciz, beceriksiz olarak göstermeye çalışırken, ABD hükümetini haksız yere ablukaya aldığı Küba halkının refahı konusunda çok endişeli olarak göstermeye, onlara bizimki gibi bir ülkede
gelişme ve ilerlemeye nasıl talip olabileceklerini söylemeye çalışıyor”.

“Bunlar, Amerika Birleşik Devletleri’nin Küba’ya yönelik davranışlarının tarihi boyunca çok iyi bildiğimiz, olağan ikiyüzlü reçeteler ve çifte standart konuşmalarıdır. Ülkemize nasıl müdahale ettiklerini, adamıza nasıl el koyduklarını, sözde cumhuriyet döneminde Adamızın hakimiyetini nasıl sürdürdüklerini ve Küba Devrimi’nin zaferiyle çıkarlarının nasıl büyük darbe aldığını biliyoruz.”

“60 yıl boyunca Küba Devrimi örneği onları rahatsız etti ve sürekli sıkılaştırdılar…
Pandemi koşullarında, her zamankinden daha kötü haksız, canice, acımasız bir abluka uyguladılar, pekiştirdiler; başka hiçbir ülkeye ya da ana düşman olarak gördüklerine karşı hiç almadıkları abluka ve kısıtlayıcı önlemler aldılar.”
“Ve çok daha fazla zenginliğe sahip olan birinci dünya ülkelerinin çoğunda sağlık sistemleri çöktü, yoğun bakım üniteleri bunaldı. Yoksullar dezavantajlı durumda çünkü insanları kurtarmaya yönelik kamu politikaları yok. Ve bu zengin ülkelerin çoğu durumda pandemiye yanıt verme açısından Küba’dan daha kötü sonuçları var.”

“Ama şimdi, çok korkakça, kurnazca, fırsatçı ve sapık bir şekilde, Matanzas ve Ciego de Avila gibi illerde yaşadığımız en zor durumlardan yararlanarak, ablukayı her zaman destekleyen, Yanki İmparatorluğu’nun paralı asker ve uşakları olarak hizmet edenler, Küba hükümetinin bu durumu ele alamayacağı fikrini güçlendirmek için insani müdahale, insani koridor çağrılarıyla ortaya çıkmaya başladı; sanki halkımızın refahı ve sağlığıyla gerçekten ilgileniyorlarmış gibi.“

“Küba’ya bir jest yapmak istiyorlarsa, halk için gerçekten endişeleniyorlarsa, Küba’nın sorunlarını çözmek istiyorlarsa: ablukayı kaldırın ve bakalım nasıl yapacağız, neden yapmıyorlar? Neden ablukayı kaldırma cesareti bulamıyorlar, hangi
yasal ve ahlaki temel, bir yabancı hükümetin bu kadar olumsuz koşulların ortasında, küçük bir ülkeye karşı böyle bir politika uygulamasına izin veriyor? Bu soykırım değil mi?” “Şimdi biz katiliz diye bağırıyorlar. Küba’da cinayet mağdurları nerede, Küba’da kayıp kişiler nerede? Bu pandemi zirvelerini yaşayan diğer ülkelere basında saldırılmadı ve çözüm olarak insani müdahale teklif edilmedi ne de bizim gibi bu iftira kampanyalarına maruz kaldılar” diye vurguladı Díaz-Canel.
“Bütün bunların arkasında ne olduğunu hayatın, tarihin, gerçeklerin gösterdiğine inanıyorum, bu da bizi nefessiz bırakma ve Devrim’e son verme çabasıdır ve bunun için halkımızı yıldırmaya, kafalarını karıştırmaya çalışıyorlar. İnsanlar ağır koşullarla karşı karşıya kalıyor, ardından San Antonio de los Baños’ta yaşadığımız gibi olaylar yaşanıyor.”

Bu alandaki olaylar hakkında ayrıntılı olarak şunları söyledi: “Bu gruba dahil olan kimler? İhtiyaçları olan, bu kıtlıklardan bazılarını yaşayan halk kesimleri içeriyordu; kafası karışmış, tüm argümanlara sahip olmayan ya da bu memnuniyetsizlikleri ifade eden devrimcileri içeriyordu. Ancak farklı yapıyorlardı, çünkü anlamaya çalışıyorlardı, açıklamalar arıyorlardı.” “Ancak bu, elbette SOS Matanzas veya SOS Cuba kampanyalarının tasarımlarına
yardım eden bir çekirdek manipülatör grubu tarafından yönetildi… Birkaç gün önce, birkaç Küba şehrinde bu tür gösteriler veya sosyal kargaşalar hazırlıyorlardı. Bu, insanların evde olmaları, kendilerini korumaları gerektiği bir zamanda suçtur.”

Diaz-Canel, “San Antonio de los Baños’taki devrimcileri, eyalet yetkilileri, ülkenin liderlerinden bir grubu orada meydana çıkıp, Küba sokakları bize ait olduğunu göstermek için karşı-devrimcilerle temas ederek devrimcilerle ve açıklama
isteyenlerle konuştuğunu” aktardı.

Canel-Diaz, ülkenin diğer şehirlerinde de sokaklarda ve meydanlarda toplanan başka insan gruplarının da sağlıksız amaçlarla hareket ettiğini bildiklerine dikkat çekti.”Ayrıca bu bilgiyi, Küba’da sokakların devrimcilere ait olduğunu, devletin, Parti tarafından yönlendirilen devrimci hükümetin, görüşmeye, tartışmaya ve çözümde halkla birlikte katılmaya fazlasıyla istekli olduğunu bir kez daha teyit etmek için veriyorum, ancak sorunlarımızın gerçek nedenini kabul ederek, kafamızın karışmasına izin vermeden.”

Gösterileri teşvik edenlerin Küba için iyi sağlık hizmetleriyle ilgilenmediğini vurguladı. “Modellerinin neoliberal olduğunu, sağlığın, tıbbi hizmetlerin, eğitimin özelleştirilmesi olduğunu unutmayın” diyerek ‘herkesin elinden geldiğince kendini kurtarması gerektiği, parası olanların sağlık hizmetlerine erişebileceği’ mantığı karşısında uyardı.”Egemenliğimizden, halkımızın bağımsızlığından, bu milletin özgürlüğünden vazgeçmeyeceğiz. Bu kasabada canımızı vermeye hazır pek çok devrimcimiz var ve bu bir slogan değil, bir kanaattir. Devrimle yüzleşmek istiyorlarsa cesetlerimizin üzerinden geçmek zorunda kalacaklar ve biz her şeye hazırız ve sokaklarda savaşacağız.”

“Bu tür olayların Havana sokaklarında düzenlendiğini ve karşı-devrimci unsurlarla karşı karşıya kalan büyük devrimci gruplarının olduğunu biliyoruz. Kafası karışık devrimcileri, özel kaygıları olan Küba sakinlerini ayırıyoruz, ancak hiçbir karşı-devrimcinin, hiçbir paralı askerin halkımız arasında istikrarı bozmasına izin vermeyeceğiz.”
“Bu nedenle, ülkemizdeki tüm devrimcileri, tüm komünistleri bugün, bundan sonra, bu günler boyunca bu provokasyonların gerçekleşebileceği herhangi bir yerde sokaklara çıkmaya çağırıyoruz” dedi.

“Parti Kongresi’ndeki kapanış konuşmamda söylediğim gibi, biz devrimciler her şeyden önce Devrim’i savunuyoruz, biz komünistler ön saflardayız ve bu inançla şimdi sokaklardayız, kimsenin bizim düşüncelerimizi manipüle etmesine ya da
Kübalı olmayan, Kübalıların refahı için olmayan ve ilhakçı bir planı savunmasına izin vermeyeceğiz. Bu ülkenin devrimcileri ve komünistleri çağırdığımız görev budur” dedi

Sosyal ağlarda paylaşın