Yine”Takdiri ilahi”: Sel katliama dönüştü. 4 kişi hayatını kaybetti.

Marmara bölgesinde etkili yağışlar sonucunda İstanbul’un kuzeyinde sel yaşandı. Özellikle Arnavutköy, Başakşehir ve Çatalca’da caddeler göle döndü, metro istasyonlarını, evleri su bastı. 2 kişi hayatını kaybetti. Halen kayıplar var. Kırklareli’nde ise sel suları bungalov evleri sürükledi, Değirmen Deresi taştı. İki kişinin cansız bedenine ulaşıldı, 6 kişi kurtarıldı, 4 kişi aranıyor. Bunlar ilk gelen bilgiler. Katliamın boyutu yarın netleşecek. Yaşanan sel sonrası yaşanan mal kaybının ise miktarını tahmin etmek şu an mümkün değil.

Deprem, sel, fırtına, erozyon, yangın…
Tüm bu doğa olayları, ülkemizde her yaşandığında katliama dönüşür.
Deprem olur onbinlerimiz can verir,
Yağmur yağar sel olur, evlerimizi su basar yaşanamaz hale gelir, tarlamızı su basar toprağımızı alır götürür onlarcamız ölür,
Erozyon olur, toprağımızı yitirir, hayvanlarımız telef olur canlarımızı alır…
Aşırı sıcaktan veya gözü doymaz talancıların çıkardığı yangınlardan ormanlarımız binlerce hektar, hayvanlar, börtü böcek, çiçek çimen… yanar kül olur.
Sonrasında bu doğa olaylarının katliama dönüşmesinin baş sorumluları birbiri ardına açıklama yapar.
“Takdiri ilahi” derler, “kader planı” derler. Bu ilahi takdirden, bu kader planından bizim payımıza ölüm düşer. Zaten zor olan yaşam koşullarımızın kat kat zorlaşması düşer, yoksullaşma, açlık, evsizlik, salgın hastalık… hepsi bize. Katillerimiz koruma ordularının arkasından yaptıkları açıklamalarda, bizi sabra davet ederken yüzleri kızarmaz, hiç utanma ibaresi görülmez…
Utanmazlar.
Utanmayacaklar.
Utanmalarını ve gereğini yapmalarını beklemek boşuna. Sorunu yaratan sorunun çözümü olmaz, olamaz.
Her selde, evlerimizin su altında kalmaması için, yangında ormanlarımız, hayvanlarımızın yanmaması için, depremde, selde, yangında onlarca, binlerce onbinlerce ölmemek için bize “takdiri ilahi”, “kader planı” diyen yüzsüzlere karşı mücadele artık zorunluluktur. Kaybedecek hiç bir şeyimiz yoktur ama eğer susarsak canımızı kaybediyoruz, evimizi barkımızı kaybediyoruz…

Mahallelerde, okullarda, işyerlerinde… yaşadığımız veya yaşamamız kaçınılmaz olan sorunlara karşı hemen örgütlenmeliyiz. Tepkimizi göstermeli, hakkımızı aramalıyız.
Bu kan emicilerin, bu soyguncu yağmacıların bizi öldürmelerine, süründürmelerine izin vermemeliyiz…

Sosyal ağlarda paylaşın