Yüksel’in Sırrı: Kararlılık ve Yaratıcılık

Yaratıcılık aynı yaratıcılık.

Slogan aynı slogan.

İŞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ!!!

Alanın dört bir yanına gizlenmiş, pusuyu yatmış tüm işkenceciler, aynı anda harekete geçiyor.
Yürüyen ve sloganlar atan direnişçiye saldırıyorlar; direnişçi Alev Şahin… İşkenceciler, Alev’i yaka paça gözaltına alıp, “günlük görevlerini” yerine getirmiş, bir Yüksel direnişçisini gözaltına alıp susturmuş olmanın rahatlığıyla yavaş yavaş dağılıyorlar…
Ki tam o anda… Yüksel caddesi’nin bir başka köşesinden Mehmet Dersulu ile Acun Karadağ yürümeye başlıyorlar.

İşkenceciler şaşkın. Şimdi bir de bununla uğraşmak zorundalar. Üstelik, kendilerini ne kadar aciz, zavallı duruma düşürdü bu iki direnişçi. Biraz önce meydan bizim diye kurumlanıyorlardı.
Ama hayır diyor oradan iki direnişçi. Hayır diyorlar, bu meydan bizim.
Koşuşturuyorlar işkenceciler. Hızla ikisine de saldırıp minübüsün açılan kapısından içeri atmaya çalışıyorlar. Resmi polisler kalkanlarıyla perdeleme yapıyorlar.
Bu ikinci çıkışı kimse görmemeli.. Yok olmalı direnişçiler…

Ama olmuyor.
İşkenceciler, ikisini daha gözaltına alıp dağılmaya başlıyorlar… dı ki..
Tam o anda uzaktan Merve Demirel’i farkediyorlar. Şaşkın, allak bullak oluyor işkenceciler. İşkenceci kadın polislerden ikisi çok atak(!) davranıp “merve merve” diye koşturuyorlar.
Merve’yi de hemen kuşatıp etkisiz hale getirmeye çalışıyorlar. Merve sloganlarına devam ediyor.

İşkenceciler ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar. Direnişçiyi gözaltına aldılar mı, normalde “iş”leri bitiyordu. Ama şimdi gitsinler mi, kalsınlar mı… ne yana baksınlar, şaşkın ördek gibiler.
Bir süre meydanın hiçbir yerinden ses gelmiyor. Minibüsler, gözaltına alınan direnişçilerle birlikte alandan uzaklaşmaya hazırlanırken..
Evet evet… bir başka Yüksel direnişçisi daha geliyor uzaktan…
Kararlı adımlarla yürüyor, net bir ses tonuyla anlatıyor halka. Faşizmi anlata anlata geliyor.
“İşimizi geri istemek suç mu.. bir gecede onbinlerce kamu emekçisini attılar” diye anlatıyor.
Saldırıyorlar Nazan Bozkurt’a… yerlerde sürüklüyorlar. “İşte bunun için yerlerde sürükleniyoruz” diye anlatmaya yerde de devam ediyor Nazan Bozkurt.
Dört bir yandan geldiler direnişçiler. İşkenceciler şaşkın.
Sokak sokak geldiler. İşkenceciler zavallı.
Direnişçi direnişçi geldiler. İşkenceciler çaresiz.
Yüksel direniyor, Türkiye direniyor.
Yüksel yaratıcılığıyla, kararlılığıyla direniyor ve her koşulda, her şeye rağmen direnilebileceğini Türkiye ve Dünya halklarına gösteriyor.
Direnmenin destanını yazıyorlar.
Direnmenin öğretmeni artık onlar.
Zafer alandaki üç beş şaşkın işkencecinin değil, elbet onların olacak.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.