Yüksel Direnişi ve KHK İhraçları

Besim Altunöz

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç maaşının bir kısmını KHK ile ihraç edilen insanlara bağışlayacağını söyledi.

Türkiye’de ilk yayınlanan KHK, 23 Temmuz 2016 tarihli, 667 sayılı KHK’dır. Bugüne dek 37 KHK yayınlanmış. KHK’larla ihraç edilenlerin sayısı 2018 verilerine göre 125 bin 806 kişi. Bu rakamın toplumsal etki karşılığını anlamak için rakamı beş ile çarpmak gerekir.

Barış Akademisyenleri,

KESK üyeleri,

Sol, demokrat, Alevi, Müslüman (Ömer Faruk Gerger, Cihangir İslam gibi) olmak üzere iktidar kendine tehlike, potansiyel tehlike ve olası tehlike gördüğü insanları görevlerinden ihraç etmiştir.

Sivil ölüme mahkum edilen bu insanların yaşadıkları mağduriyet yeni bir KHK ile asla tamir edilemez. Ölenler, intihar edenler, uzun süre tutuklu kalıp pardon diyerek salıverilenler, Meriç nehrinde boğulanlar, sürgün edilenler… Liste uzadıkça uzar.

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç maaşının bir kısmını KHK ile ihraç edilen insanlara bağışlayacağını söyledi.

Nuriye Gülmen; İşine geri dönmek için Ankara Yüksel Caddesi’ndeki İnsan Hakları Anıtı önünde 9 Kasım 2016’da ‘İşimi Geri İstiyorum’ diyerek bir eylem başlattı. Eylem sürecinde onlarca kez gözaltına alınan Gülmen, son olarak birlikte eylem yaptığı öğretmen Semih Özakça ile birlikte açlık grevine başladı. Bu süreçte 59 kilodan 34 kiloya düşen Gülmen, KHK ihracına ilişkin itirazını değerlendiren OHAL Komisyonu’nun ret kararı vermesinin ardından 26 Ocak 2018’de açlık grevine son verdi.

Veli Saçılık; Kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edildi. Bunun üzerine ihraç edilen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile birlikte eylemler gerçekleştiren Saçılık bu süre içinde pek çok kez fiziki şiddete maruz kaldı ve gözaltına alındı. Bu şiddette Veli Saçılık’ın annesi Kezban Saçılık’ta maruz kaldı. Kezban Saçılık’ın yerlerde sürüklenen o resmi hala hafızamızda.

Mahmut Konuk; Sağlık emekçisi. 861 gün 124 haftadır işini geri istiyor. Bunun için direniyor.

Alev Şahin; Düzce belediyesinde mimar. İşinden atıldı. Oda uzun bir süredir işini geri almak için direniyor.

Bodrum, Bakırköy… İşimi geri istiyorum talepli uzun soluklu eylemler

İlker Işık, Nazan Bozkurt Acun Karadağ, Merve Demirel Nazife Onay, Ünal Kaymak, Hatice Yüksel bu isimleri bir kenara not edin. Bunlar önemli insanlar. İhraç edilen 125 bin insanın sesi soluğu oldu. Bu insanlar yılmadı. Bu insanların sesi çıktı hala çıkıyor.

Ankara büyük bir şehir. Tüm sendikalar, odalar, sol demokrat grupların merkezi. Merkezi olmakla beraber her sendikanın onlarca şubesi var. Bir sendika, bir dernek, bir oda en az bir yönetim kuruluna sahip. Bu sayı en az 20 kişi. Üyeleri ihraç edilmiş kurumların binlerce yönetim kurulu üyesi yaşıyor Ankara’da. Yoldaşı ihraç edilmiş demokrat sol kurumların binlercesi yaşıyor Ankara’da.

Yüksel caddesinde beş kişi, bazen on kişi, bazen de iki kişi.

Mahmut Konuk kimi zaman yalnız, kimi zaman yanında sadece bir kişi ile işimi geri istiyorum, diyor.

Peki ortalama bir akılla düşündüğümüzde bunca mağduru olan sendika, kurum neden bu eylemlere destek vermedi, vermiyor?

Yüksel’de direniş yapan irade ile problemliler diyelim, amenna peki Mahmut Konuk neden yalnız?

Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç maaşının bir kısmını KHK ile ihraç edilen insanlara bağışlayacağını söyledi.

Aklımızla dalga geçiyorlar. Öylesine keyfi ve üstün körü ihraçlar yaşandı ki hükümetin adamları bile bunu artık gizleyemiyor. İnkar edemiyor. Bir paçavra… Nereden tutsan, bir tutarsızlık.

İktidarın zalim, yıkıcı gücünü sağır sultan duydu. Teşhir oldu, oluyor.

Peki ya üyeleri ihraç edilen kurumların yöneticileri neden çıkan sese destek olmadılar? İhraçlar ile ilgili kararlı bir irade ile yürütülen ve sembol haline gelen Yüksel Direnişi neden sahiplenilmedi? Bu da başka bir akıl tutulması.

Yüksel’de direnen irade ve üyeleri ihraç edilmiş tüm kurumlar arasında yeni bir dayanışma sayfası açmak mümkün. Zalim ve paçavraya dönmüş hiçbir hukuki geçerliliği olmayan bu ihraçlar karşısında direnme iradesi olumlu sonuç alabilir. Tabi dayanışma ile. Eğer üyesi ihraç edilmiş bir kurumun yöneticisi iseniz üyenize sahip çıkmakla yükümlüsünüz. Bu tabii hukuktur.

Direnme zamanlarında yaşanan olumsuzlukların ehemmiyeti olmaz. Asıl olan ve belirleyen direnme iradesidir.

Üyeleri ve yoldaşları ihraç edilmiş sendika ve kurumların dayanışma ile büyüyecek ve sürdürülecek ‘işimi geri istiyorum” eylemleri hükümete geri adım attırabilir. Eşik o eşiktir şimdi.

Yüksel iradesinin sessiz yığınlardaki karşılığını anlamak için şu anekdotu veriyorum.

Kardeşi ihraç edilmiş beş çocuk annesi bir kadın şöyle yazdı:

“Ankara uzak, kocam izin vermez belki ama beş çocuğum hatırına izin alırım. Bu Ankara’da hergün sokağa çıkan insanlar var, onlarla birlikte kardeşim için ben de onların yanında yer alırım. Çünkü kardeşim suçsuz yere işinden atıldı. Adalet istiyorum ve adalet diye haykıran tek ses onların sesi.”

Besim Altunöz – Demokrat Haber

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.