Uluslararası Adil Yargılanma Gününün İlki Gerçekleşti.

238. Ebru Timtik 238 günlük direnişinin sonucunda ölümsüzleşmişti…

Adalet şehidi Avukat Ebru Timtik adına 14 Haziran, “Uluslararası Adil Yargılanma Günü” ilan edildi. Bu yıl ilki karşılanan Uluslararası Adil Yargılanma Günü ödülü Türkiye’den Adalet Şehidi Ebru Timtik’in de üyesi olduğu  Halkın Hukuk Bürosu’na verildi.

Bugünkü etkinlik dünya çapında 19 Barolar Birliğinin imzası ile gerçekleşti.

HHB adına ödül alan Seda Şaraldı şu açıklamada bulundu :

Adil Yargılanma Günü’nün ilki…

Bu ödülü Ebru Ablamız adına, büromuz adına almaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Dünyanın her yerinde Ebru ve Aytaç’ın isimleri duyuldu. Bunu sağlayan bütün dünyadan avukatların ve halkların dayanışması oldu. Ebru ve Aytaç bu yönüyle bizlere neler yapabileceğimizi de gösterdiler.

Ancak bize gösterdikleri asıl önemli şey adalet için nasıl mücadele edileceği oldu. Bıkmadan, usanmadan, bedellerini göğüsleyerek…

Ülkemizde yaşanan her türlü adaletsizliğin en yakın tanıkları ve birebir muhatapları olduk. Bu adaletsizlikler anlaşılmadan adaletsizliğe duyduğumuz öfke ve adalete duyduğumuz özlem de anlaşılamaz.

Ebru Timtik defterine Nazım Hikmet’ten bir alıntı not etmiş : İnsanın ülkesinde unutulmaması ne kadar önemlidir bir bilsen hem de ölüm yakınken” Bugün bütün dünyada  unutulmayarak onurlandırılıyor Ebru. Biz de onu her zaman onurla,cesaretle ve sevgiyle hatırlayacağız.

Irma van der Berg: her yıl Ebru Timtik adına bu şekilde ödül vererek bu ilhamı insan hakları savunucularına vereceğiz

Biz Adil Yargılanma Gününü neden şimdi organize ettik? Yürütücü örgütler Türkiye’de avukatların yargılamaları takip ettiler. Yalnızca avukatların değil herkesin adaletsizliğe uğradığını gördüler. 2019 yılında 18 avukat, uzun yıllara varan cezalar aldılar.  Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal açlık grevi yapmak zorunda kaldılar. Ebru Timtik yaşamını yitirdi. Ebru Timtik gibi insanlar bize umut ve ilham veriyor, biz de her yıl Ebru Timtik adına bu şekilde ödül vererek bu ilhamı insan hakları savunucularına vereceğiz.

Diago Garcia:  Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın gerçekleştirdiği eylem büyük bir cesaret eylemi, bir çok insana cesaret verdi.

Sizlere Peru’dan sesleniyorum. Bu yönlendirme grubuna tebriklerimi iletiyorum. Yargı bağımsızlığı ve hukukçuların uğradığı saldırılar konusunda çok önemli bir etkinlik. Türkiye bu hukuksuzlukların çok yoğun yaşandığı bir ülke. Bugün türkiye de adalet sistemi konusunda ciddi bir başarısızlıkla karşı karşıyayız.  Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın gerçekleştirdiği eylem büyük bir cesaret eylemi, bir çok insana cesaret verdi. Türkiye’de tutarlı bir yargılamanın ve yargılama bağımsızlığının ortadan kaldırıldığını söylemek mümkün. Terörle mücadele adı altında, insanların baskı altında alınması, insanların öldürülmesi çok yüksek orandadır. Yargının Bağımsızlığı ve Adil Yargılanmanın sağlanması demokratik toplumun gereğidir. Bu yalnızca hukukçuların güvenceleri için değil halkın korunması için önemlidir. BM Hukukçuların Bağımsızlığı Özel Raportörü olarak Türkiye’de hukukçuların uğradığı baskıların yaygın olduğunu ifade etmek isterim. Ebru Timtik adil yargılanma hakkı ödülünün başlatılmış olması bu yolda atılmış önemli bir adımdır.

Banu Güven:  O çocuk daha sonra hayatını kaybetti ve hala bugün adalet sağlanmış değil.

Sözlerimin başında birkaç gün önce başıma gelen bir şeyi söyleyerek başlamak istiyorum. Bir dava için bir araştırma yapıyordum ve röportajla karşılaştım, Ebru Timtik’le yapılmış bir röportaj. Onun adil yargılanma hakkı konusunda sözlerini dinlemek yaralayıcıydı. Polis tarafından yaralanmış bir çocuğun ailesini temsil ediyordu. O çocuk daha sonra hayatını kaybetti ve hala bugün adalet sağlanmış değil. Ebru Timtik ile birçok şeyi tartışma fırsatı bulmuştum bugün burada olmak benim için kıymetli.

Emma Sinclair- Webb: Adil Yargılanma Hakkı meselesi yaptığımız her şeyle alakalı. Çünkü adil olmayan yargılamalar başladığında çok ağır ihlaller zinciri başlıyor. Tutuklama ve gözaltı bir silah olarak kullanılıyor tüm muhaliflere.

Patrick Henry: OHAL döneminin uygulamaları geçicidir ancak Türkiye’de kalıcılaştırıldı.

Aihs 15. Madde Türkiye’de Olağanüstü halin kullanılmasına cevap verdi. Elbette olağanüstü hal her şeyin yapılabileceği anlamını taşımamaktadır. Olağanüstü hal amacına uygun olmalı ve süresi sınırlı olmalıdır. Türkiye’de OHAL 2 yıl sürdü. OHAL döneminin uygulamaları geçicidir ancak Türkiye’de kalıcılaştırıldı. OHAL ile çıkarılan tedbirler halen devam ediyor. OHAL ciddi anlamda insanların baskı altına alınması konusunda Türkiye Hükümetinin elini güçlendirdi.

Sarah Clarke: Şu anda bir iyileştirmeden söz etmek mümkün değil. Bu süreçte 10.000 medya çalışanı işinden atıldı.  Takip ettiğimiz davalarda, tutuklamaların cezalandırma olarak kullanıldığını, insanların gerekçesiz delillerle tutukluluğunun devam ettiğini görüyoruz.

Emma Sinclair- Webb: İnsan Hakları Eylem Planı metninin  hukuki bir değeri yok. Hukuk fakültesi öğrencilerinin bile yazabileceği bir metin.

Şu anda Türkiye’de bir hukuk reformundan söz etmek mümkün değil, böyle bir ortam da yok. Türkiye’deki yargılamalarda tanıklık göze çarpıyor.  Mahkeme heyetleri de bu tanıklara gerçek sorular sormuyorlar, bu türden deliller ve tanıklar kişileri suçlu göstermek için kullanılıyor ve çok sık kullanılıyor.

4 yıldır AİHM’de başvuruları bekleyen Barış Akademisyenleri var.  Barış Akademisyenlerinden bir çoğu işlerinden çıkarıldılar ve bir çoğu beraat etmiş olmalarına rağmen işlerine geri dönemediler çünkü OHAL Komisyonu gibi bir engel var önlerinde.

Dominigue Attias:  Ebru’nun gülüşü, gözleri kendini ne kadar adadığını gösteriyor bizlere

Ebru’nun gülüşü, gözleri kendini ne kadar adadığını gösteriyor bizlere.  Şiiri severdi, türküyü severdi, ülkesini severdi, yaşamayı çok severdi.  O vücut bulmuş cesaretti.

Hiç kimse hiçbir şey, onun bu mücadelesinin simgesini düşüremez. Kimse, hiçbir şey, Erdoğan da dahil bu bayraklaşmış kadını gözümüzden düşüremez.

Kızkardeşi ve yoldaşlarıyla birlikte yargılanmışlardı. 14 Eylül 2018’de tahliyelerine karar verilmişti ancak savcılık itirazı ile aynı mahkeme tutuklanmalarına karar verdi. Ocak 2020 tarihin açlık grevine başladı ve 5 Nisan’da açlık grevini ölüm orucuna çevirdi.

Kendisinin erimiş bedeni ve gülümsemesi son fotoğrafı oldu.

Ebru’nun bileğini bükemediler, yaşamını yitirdi.O sadece kendisi için değil başkaları için mücadele ediyordu. Gerçek adalet istiyordu. Ağustos ayında yaşamını yitirdi. Meslektaşları onu karanfillerle uğurladılar. Avrupa Barolarının tamamı ilk defa bir araya geldiler ve sessizlik eylemi yaptılar.

O günden beri Ebru’nun yasını tutuyoruz. Ebru bizlere bir şey söylüyor, geride kalanlara mücadele edin diyor.

Tony Fisher: Adil Yargılanma Hakkı ödülünü her yıl bir kişiye ya da örgüte vereceğiz. Adil Yargılanma Hakkı ödülünü, kendini bu hak için adamış kişilere vereceğiz.

Bu ödülün ilkini Ebru’ya vermenin çok anlamlı olacağı düşüncesine vardık. Bugün arka planına ilişkin bir açıklama yayınladık ve neyi hedeflediğimizi söylemek istiyorum. 19 barolar birliği imzacı oldu bu metne.

Taleplerimiz arasında şunlar var:

  • Yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamak için gerekli yasal ve diğer önlemler alınmalı ve yürütme de dahil olmak üzere yargının işleyişine doğrudan müdahale, baskı veya etki oluşturan tüm uygulamalar sona erdirilmelidir.
  • BMEvrenselPeriyodik Gözden Geçirme kapsamındaki İnsan Hakları Konseyi,Venedik Komisyonu da dahil olmak üzere çok sayıda insan hakları gözetim mekanizmalarının HSK’nın yürütmeden bağımsız kılmak ve kararlarının uygulanmasını sağlamaya yönelik tavsiyeleri uygulamaya konulmalıdır
  • TCK’nın ve 3713 sayılı TMK’nın geniş, muğlak ve eleştirel seslere karşı keyfi olarak uygulandığı tespit edilen ilgili maddelerinin açıklık ve öngörülebilirlik gereklilikleri ile hukuki belirlilik ve kanunsuz ceza olmaz ilkelerini karşılayacak şekilde değiştirilmelidir;
  • Avukatlara, yargıçlara, diğer hukukçulara, gazetecilere, insan hakları savunucularına, muhalif politikacılara, akademisyenlere ve diğer kişilere yönelik, uluslararası adil yargılanma standartları bağlamında yargılamalarda belirli ceza gerektiren fiillere ilişkin inandırıcı bir kanıt olmaksızın süregelen sistematik taciz, tutuklama ve yargılamalara derhal son verilmelidir.
  • Tüm cezai soruşturma ve kovuşturmalarda masumiyet karinesi ilkesini garanti edilmeli ve bu ilke korunmalıdır.
  • İfade, örgütlenme ve barışçıl toplanma özgürlükleri gibi uluslararası insan hakları sözleşmelerinde korunan bu haklardan yararlanılmasını engelleyen her türlü uygulama, keyfi kovuşturma ve uzun ve cezalandırmaya yönelik tutuklamalar sona erdirilmelidir.
  • Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nin 14. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına, Türkiye’nin her düzeydeki ceza mahkemelerindeki tüm ceza kovuşturmalarında uyulması sağlanmalıdır.
  • Avukatların mesleki faaliyetlerini ifa etmelerinin önüne set çekilmesi, şüphelilerin yasal temsilci hakkı ve avukat ve müvekkil arasında iletişim hakkına getirilen sınırlamalar da dahil olmak üzere olağanüstü hak döneminde gerçekleşip yasalaşan düzenlemeler kaldırılmalıdır.
  • Avukatları,gazetecileri, muhalif politikacıları, insan hakları savunucularını vb  sindirmeyi hedefleyen özellikle terör örgütüne üyelik suçlaması gibi suçlamalarla toplu yargılamalara konu edilmeleri uygulamasına son verilmelidir.

Bunlar bizim taleplerimiz. Yinelemeye devam edeceğiz

Sosyal ağlarda paylaşın