TARIHIN ışığında… İstanbul’un İşgali

16 Mart 1920’de İSTANBUL İŞGAL EDİLDİ.
İşgal altındaydı İstanbul.
Semt semt aralarında bölüşmüşlerdi emperyalistler.
Beyoğlu ve Rumeli yakası İngilizler’e, İstanbul yakası Fransızlar’a ve Anadolu yakası da İtalyanlar’a bırakılmıştı.

İngiliz emperyalizmi, 26.525 asker, 27 batarya, 160 Makineli tüfekle gelmişti.
Fransız emperyalizmi, 18.497 asker, 30 top, 91 Makineli tüfekle gelmişti işgale.
İtalyan emperyalistleri 3.782 asker ve emperyalistlerin uşağı Yunanistan Krallığı, 712 asker ve 160 Makineli tüfekle gelmişti.
Emperyalistler, İstanbul’u denizden de kuşatmışlardı.
İngilizler 67, Fransa, 22, İtalya 10 ve Yunanistan 1 harp gemisi ile kuşatmışlardı İstanbul’u. Gemilerdeki topların namluları istanbul şehrine ve halkına yönelmişti.
İstanbul toplam 50 bin asker ve 167 gemi ile işgal edilmişti.
Taksim, Haliç, Beyoğlu, Rumeli ve Anadolu Hisarı… düşman çizmesi altındaydı.

İKİ İŞGAL
Osmanlı başkenti İstanbul, önce 13 Kasım 1918, sonra 16 Mart 1920’de olmak üzere iki kez işgal edildi. İlk işgalde, İstanbul’un önemli ve stratejik noktaları kontrol altına alındı ancak idareye el konulmadı; ikinci işgal ile idareye el konuldu.
Emperyalist Devletlerin 61 harp gemisinden oluşan donanması 13 Kasım 1918 günü İstanbul önlerine demir attı. 11 harp gemisi ile bir Yunan zırhlısının da katılmasıyla, İstanbul önlerinde demirleyen gemi sayısı 73’e çıktı.
O gün çoğu İngiliz 3626 asker karaya çıktı. İstanbul’da çeşitli resmî ve gayri-resmî binalara yerleştiler.
İşgal komutanı Maitland Wilson, Beyoğlu’ndaki İngiliz Kız Lisesi’nde, törenle Karargâh kurdu.

TAM İŞGAL VE İŞGALCİLERİN TERÖRÜ!

Kısmi işgale rağmen, İstanbul’da ve Anadolu’da işler, emperyalistlerin istediği gibi gitmiyordu.
Emperyalistlere ait askerler ve işgal polisi, 15 Mart’ta şehri ablukaya aldı.
16 Mart 1920, sabah 05.45 sularında İngiliz askerleri araca bindirilmiş iki birlik halinde Beyazıt Direklerarasında bulunan Şehzadebaşı 10. Kafkas Tümenine bağlı karargâh birliği karakoluna geldiler. Bir araç asker dış güvenliği aldı, diğerleri koğuşu bastı. Askerlerin uyuduğu koğuşa giren İngiliz askerleri erlerden beşini ateş açarak öldürdü, onunu yaraladı.
İşgalci güçler, aynı saatlerde Meclisi basarak milletvekillerinin bir kısmını tutuklayıp, bir kısmını sürgüne gönderdiler. (Bir kısmı da kaçarak Anadolu’ya geçip, bağımsızlık mücadelesine katıldılar.) Harbiye Nazırı (Savunma Bakanı) Cemal Paşa’nın evi basıldı. Savunma Bakanlığı ablukaya alındı ve İngiliz General Shuttleworth Bakanlığı kontrolüne aldı.
Telgrafçı Hamdi Bey, kendisini tehlikeye atarak İngilizlerin telgrafhaneyi bastığı ana kadar Ankara’ya Mustafa Kemal Paşa dikkatine telgraflar göndererek işgali bildirdi.

EMPERYALİSTLERİN KÜSTAHLIĞI!

Emperyalist Devletler, İstanbul ve Anadolu halkının tepkisini çekmemek ve işgalin haklılığını kanıtlamak için aşağıdaki bildiriyi yayınladılar:

“- İşgal geçicidir.

  • Padişahlığı ve halifeliği korumak ve güçlendirmek için işgaller gerçekleştirilmiştir.
  • Azınlıklara yönelik bir katliam başlarsa İstanbul Türklerden alınacaktır.
  • Herkes padişahlık makamının İstanbul’dan vereceği kararlara uyacaktır.”

İŞBİRLİKÇİ OSMANLI!

Osmanlı yönetimi ve Padişahlık, işgal karşısında en küçük bir direniş göstermedi. Tersine işgalci emperyalistlerle işbirliği yaptı. Onları saraylarında ağırladı.
Emperyalist Devletlerin İstanbul’a asker çıkarmaları Osmanlı Mebusan Meclisi’nde sert tartışmalara sebep oldu. Bunun üzerine Padişahın emri ile Osmanlı Mebusan Meclisi feshedildi.
Padişahlık, işgale direnmediği gibi, karşı çıkanları susturuyordu.
İşgalden sonra İstanbul basını da, ikiye ayrıldı: Padişahlık ve İngiliz yanlısı yayın yapanlar ile Kuvâ-yi Milliye hareketini destekleyenler.
İşgale vatanseverler direndi.
İstanbul işgal altındayken, İstanbul’daki vatanseverler, illegal örgütler kurup, Anadolu Kurtuluş Savaşı’na silah ve asker gönderdiler.

İŞGAL ALTINDA DİRENİŞ ve KURTULUŞ

İşgalin ardından İstanbul’da çok çeşitli biçimlerde direnişler gelişti.
15 Mayıs 1919’da İzmir’in İşgali üzerine işgali kınamak ve direnişi yaymak üzere İstanbul’da birçok miting düzenlendi. Halide Edip Adıvar’ın da konuşma yaptığı Sultanahmet Mitingi büyük yankı uyandırdı. İstanbul’daki bu gelişmeler sırasında Anadolu ve Trakya’da işgalcilere karşı Müdafaa-i Hukuk örgütleri kuruldu.
İstanbul’da “Karakol” adlı vatansever örgüt eylemler yapmaya ve Anadolu’ya desteği örgütlemeye başladı.
Eylül 1922’ye gelindiğinde, İzmir’in Kurtuluşu’ndan sonra, Mustafa Kemal, İstanbul’u kurtarmak için Kuvayi milliye birliklerine İngiliz ve Fransız işgalindeki Çanakkale’ye hareket etmeleri emrini verdi.
İstanbul’da işgalin sona ermesi, asıl olarak Anadolu Kurtuluş Savaşı’nın zaferi sonrasındadır. Son emperyalist birliklerin 4 Ekim 1923’te şehri terk etmesinden sonra, Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu birliklerinin 6 Ekim 1923’te tören eşliğinde şehre girmesiyle işgal sona erdi

SON SÖZ!
EY ANADOLU HALKI!
Bu işgalleri unutma.
Bugün sokaklarında dolaştığın şehirler,
bir zamanlar emperyalistlerin işgali altındaydı.
Emperyalistler, Anadolu halkının yurduna, namusuna, onuruna, bağımsızlığına saldırdılar.
O zaman da işbirlikçiler de vardı, direnenler de.
BUGÜN İstanbul ve başka şehirlerin sokaklarında emperyalist devletlerin tankları, topları yok. Denizlerimizde emperyalist orduların harp gemileri yok.


AMA FAZLASI VAR.
27 bine yakın emperyalist şirket var bu topraklarda.
Bugün de işgal altındayız. GİZLİ İŞGAL.
NATO’yla işgal ettiler. Emperyalist tzekellerle işgal ettiler. Ve HALKIMIZ UNUTMAYIN; bugün de işgali karşı KURTULUŞ SAVAŞI sürüyor.

Sosyal ağlarda paylaşın