Şimdi sırası değil hüznün…

Şimdi o güç açlığıyla sarsıyor ülkeyi, ve ben bir kez daha yorumu dinliyorum. Talepleri talebimdir diyorum. Başka türlüsü mümkün değil.

Ayrılık da sevdaya dahil/şimdi sırası değil hüznün.
…uzak bir telefonda ağlayan yağmurlu genç kadın…
Şimdi sırası değil hüznün…

Birlikte koca bir yılı bitirip yenisine umutlarımızla girdik. “Uzaklaştığını hissediyor musun?” diye sormuş bir arkadaşın sana. “Sevda öyle araya ayrılık girince biter mi hiç? Kim demiş ayrıyız diye, gerçek ayrılıklar özlemlerin bittiği yerde başlamaz mı? O zaman şöyle diyeyim: “Kızabilirim hem de nasıl?” bu soruyu soran arkadaşın için olsun. “Sevebilirim hem de nasıl?” bu da senin için.
“Anlayabilirim, dövüşebilirim doğru bulduğum, haklı bulduğum, güzel bulduğum her şey için ve herkes için. Hiçbir şey buna engel değil.

Dur biraz eskilere gidelim o zaman liseli yıllarımda wolkmenimde hep bir Yorum kasedi olurdu. Tüm arkadaşlarıma dinletirdim. Hatta çoğaltır, kaydeder onlara verirdim. Param olunca da orijinallerini alıp doğum günlerinde hediye ederdim. Bizim sınıf yabancı dil ağırlıklı olduğundan dil öğrenmek için bazı derslerde kasetçalar kullanırdık. Öyle bir hal almıştı ki “Kucaklaşma” albümünü sınıfça keyifle ders çalışırken bile dinlerdik. Sınav öncesi “Sasa Horonu”yla motive olurduk. Bu alışkanlık her sınav öncesi yapmamız gereken bir ritüel olmuştu. Yapmazsak sınavımızın kötü geçeceğini inanırdık.

Üniversiteli yıllarımızda sıradan bir dinleyici olmaktan öteye artık Grup Yorum konseri düzenler olmuştuk. Grup Yorum’un Eskişehir’de 90’lı yıllarda tutuklandığı olaylı konser sonrası Eskişehir’de grubun konserini yapmak hiç kolay olmamıştı. Ne engellerle karşılaşmıştık? Ne engelleri aşmıştık. Önce kendi kafamızdaki engelleri! Sorunlar çoktu, para yoktu, insan yoktu, yer bulamıyorduk ve bir de bitmeyen polis baskısı. Tuttuğumuz tüm salonlar biz gittikten sonra vazgeçtik diye bizi arıyordu. Ama biz vazgeçmedik. Olmazları mümkün kıldık başardık. Mutluluğunu hep birlikte yaşadık. Ne geceydi be…
Elleri sıkılı salınarak şarkılara eşlik eden 1200 yürek… “Alnında yıldızlı bere, oy Cemo Cemo Can..” Artık Yorumcuları da şahsen tanır olmuştuk.

Bir müzik grubumuz vardı, repertuarımızın neredeyse tamamını Yorum şarkıları oluşturuyordu. Şenliklerde, eylemlerde, pikniklerde, okulun çimenlik yerinde bazen kapalı salonlarda Yorum marş ve türkülerini söyleyip halaylar çekiyorduk. Okul günleri güzeldi, çabuk bitti. Ben seni bekledim.

2011 yılı evlenmeye karar vermiştik. Temmuz’da düğünümüz vardı. Görünürde bir aksilik yoktu. Düğün Salonu tutulmuş, davetiyeler basılmıştı. Davetiyemiz de şöyle yazıyordu:
“İsterim ki senden isterim ki
İnancıma aşık zindanı mı ışık olasın
Yürüyesin gönlümün yollarına
Sarasın beni sarasın”
Düğünümüz Ankara’da olacaktı. Hazırlıklar devam ediyordu. 2 Temmuz Sivas katliamının yıldönümüne birkaç gün vardı. Hem katliamı protesto etmek hem de şehitleri anmak için Ankara Batıkent’te bir etkinlik düzenleniyordu. Etkinliğe Yorumcular da katılıyordu. Babam da evden arabayla etkinliğin yapılacağı yere gitmişti. Etkinliğe katılmış. Hatta Yorumcuları eve de davet etmiş. Ben ise düğün işleri için Eskişehir’deydim. Ertesi gün telefonum çaldı. Açtım karşındaki ses babam: arabamız kapının önünden çalınmış içinde de tüm düğün davetiyelerimiz. Arabamızı da kartlarımız da bir daha görmedik. Her tarafı kameralarla çevrili bir semtte araba sırra kadem basmıştı. Eğer bu işi düğünümüze engel olmak isteyen bir “hayranımız” yapmamışsa olağan şüpheliler Yorum konserindeki elleri telsizli ve not defterli kötü adamlardı.

Velhasıl kelam yeni bir yol bulunup davetliler düğüne çağırıldı. Nihayet biz evlendik çağrımız yine Adnan Yücel’in şiiri olan Yorum şarkı dizeleriydi:

“İsterim ki senden isterim ki
İnancıma aşık zindanı mı ışık olasın
Yürüyesin gönlümün yollarına
Sarasın beni sarasın”

Türkiye’de öyle ya da böyle milyonlarca insanın hayatına girdi Yorum, bizimkinden ise hiç çıkmadı. İktidar olduklarında Yorum konserlerini yasaklatıp, üyelerini tutuklatanlar da dahil Yorum müziklerini, şarkılarını kullandılar. Şöyle ki; Necmettin Erbakan’ın internet sitesi “Devrim Yürüyüşü” ile açılıyordu. Erdoğan bir mitinginde Yorum şarkısını şiir olarak okuyordu. Bu durum Yorum’un gücünden geliyordu elbet.
Şimdi o güç açlığıyla sarsıyor ülkeyi, ve ben bir kez daha yorumu dinliyorum. Talepleri talebimdir diyorum. Başka türlüsü mümkün değil. Ben bir Yorum severim. İsterim ki senden sevdiğim;
Bohçamda ki yazgıları
bağrındaki acıları
bırakıp da bir gün
gelmek istersen yanıma
Sakın ha
türküsüz çıkmayasın yollara
Karanlıklar içinde
şafakla gel günle gel
kan ve barut içinde
dirençle gel kinle gel
gel gülüm geeel gel…
Unutma ayrılık da sevdaya dahil. Şimdi hüzün sırası değil. Çünkü ayrılanlar hala sevgili.

30 Ocak 2020
EnginGökoğlu
Tekirdağ

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.