“Ne söylediysek yapacak, yaptığını savunacak haklılığa sahibiz.”

21 Aralık günü görülen 129ab davasında Alman devleti Özgül Emre ve İhsan Cibelik’i yargılamak istiyor ancak her duruşmada bunun tersi yaşanıyor. Sadece dünyada yaşananların sorumlusunun emperyalizme ve faşizme karşı mücadele etmenin haklılığı ve meşruluğunu savunmuyor, mahkemede yaşanan hukuksuzlukları da cesaretle dile getiriyor Özgül Emre ve İhsan Cibelik.
21 Aralık görülen duruşmada da Alman mahkemelerinin İhsan Cibelik’in tedavi hakkı talebini red eden mahkemenin hukuksuzluğunu teşhir eden devrimci tutsam Özgül Emre’nin mahkemeye okuduğu metni yayınlıyoruz.
(Metnin bazı yerlerinde duyulmaması ve anlaşılmaması yüzünden eksiklikler oldu. Ayrıca bazı yerlerde tam duyulmadığı için yarım kalmış ifadeler de olabilir. Mahkemeye kayıt cihazının alınmaması bu sorunu beraberinde getiriyor. Ancak konuşmanın bütününü etkileyecek veya anlamını değiştirecek bir eksiklik ve yanlışlık olmadığına emin olduğumuzu belirtelim):

Sevgili Dava ortağım kanser hastası İhsan Cibelik’in tedavi için tahliye talebinin red edilmesi ile ilgili bir kaç şey söylemek istiyorum.

19 aydır tutsak bulunuyoruz.
Özgürlük hakkı mı Kamu yararı mı diye sorulduğunda kamu yararı daha baskın olduğu söyleniyor. Hangi kamu yararı açıklansın. Alman halklarının yararından bahsediyorsanız, bizim tutsaklığımızın nasıl bir yarar sağladığını veya bizim dışarda oluşumuzun Alman halkına ne gibi zararı olduğunu açıklamalısınız.

Tüm dünya halklarının bizim tutsaklağımızda nasıl bir faydası oldu? Hangi tehlikeden korudunuz dünya halklarını.
Bunun genel bir ajitasyon olarak ele alınmasını istemiyorum.
Biz ki kırmızı ışıkta bile geçmemişiz, bugün bu ceza bize yargılamadan verildi.

Yargı infazz ertelenebilir. Sağlık haktır ertelenemez diyoruz. Bu gün bu karar hukuka uygunmu gibi sunuluyor.
Kamu yararı derken Alman halkının faydalarından, çıkarlarından mı bahsediyorsunuz? Hangi Alman halklarının çıkarları bunlar?
İnsan haklarından bahsetmek için önce, çocuk katili faşist Erdoğan ile işbirliğine son verin.
Eğer gerçekten Alman halkının yararını kaygı ediyor olsaydınız bugün tüm devletin olanaklarını kullanarak, çoluk çocuk demeden katleden terörist, halk düşmanı çeteleri destekleyen savaş suçlusu Erdoğan’ı kırmızı halıyla karşılayacağınıza şu an burada onu yargılıyor olurdunuz.

Alman halkının biz anti-emperyalist, anti-faşist devrimcileri adaletsizliğinize uğradığımızdan, yaşadığımız bu adaletsizliğin sahibinin sesi medya marifetiyle uygulanan sansürden dolayı haberi yoktur. Ama Alman halkından kime sorarsanız sorun, Erdoğan’a öfkesini dile getirecekken, biz anti-faşistleri yargılarken hangi Alman halkının faydasından bahsediyorsunuz?

IŞİD’i mahkemelerinizde sözde yargılarken, IŞİD’i besleyen Erdoğan’a karşı mücadele eden bizleri burada yargılıyorsunuz.
Geçmişin suçları böyle mi ödeniyor.
Almanya anti-faşistleri bu şekilde hapsederek, yargılayarak mı faşist geçmeşiniz konusunda özeleştiri yapıyorsunuz.
Yoksa Alman faşizminin sosyalistlerden aldığı yenilginin bedelini mi ödetiyorsunuz?
Hak ve özgürlükler mi Kamu yararı mı diye bir karşılaştırma yapılamaz. Bunlar ayarlanırken ikisinin birbirine uygunluğuna bakılır. Hak ve özgürlükler kamu içindir.
Hak ve özgürlükler bu gerekçeyle engellenemez. Hele ki bizim gibi davalarda. İhsan Cibelik’in tedavi olmak için serbest bırakılması haktır. Bu haklar kimse tarafından bahşedilmemiştir.
Mahkeme heyeti Alman halkının canları bahasına kazandığı hak ve özgürlükleri korumak için çok çesitli yöntemler bulabilirdi.
Bu yöntemleri bulmak yerine neden böyle bir karar alındığı sorgulanmalıdır. Mahkemenin amacı nedir? Amaç savcılığın iddia ve söylediklerinin üstüne bir şey söylememek ise o başka.
Nasıl oluyor da bir tutsağın, üstelik kanser hastası bir tutsağın serbest bırakılma hakkı gasbediliyor. Bu hakkın kaçma tehlikesi gerekçe gösterilerek gasbedilmesi yerine çeşitli yöntemler bulunabilirdi. Elektronik kelepçe, ev hapsi, denetimli serbestlik, imza gibi bir çok yöntem (kabul edilir veya edilmez) önerilebilirdi.
Biz masum ve mazlumları temsil eden devrimciler hakkında verilecek tek karar özgürlüğümüzdür.
Ama yok kendi adıma 25 yıldır Almanya’da güzellikler yaratan bizlerin ve tüm hak ve özgürlüklerimiz gasbediliyor ve hapsediliyor…

Sonuç olarak, bize bahşedilmemiş can ve kanla kazandığımız haklarımız hiç bir şekilde gasbedilemez.
Kamu yararı denilerek şu anda yararı düşünülen tek yer iddia makamının temsil ettiği sistemin kendisidir. DÜNYA HALKLARINI AÇ BIRAKAN, KATLEDEN EMPERYALİZMİN ÇIKARLARIDIR.

Kamu yararı denilen tek yarar Alman emperyalizminin ve Türkiye faşizminin çıkarlarıdır.
Neden kamu yararı ve kaçma şüphesi Neo naziler yargılanırken düşünülmez?

52 milyonun katledilmesinden sorumlu ideolojinin savunucuları, her an suç işlemeye hazır, katletmeye şartlanmış faşist nazi katilleri tutuksuz yargılarsınız.
Bu her an halkı katledebilecek neo nazi faşistlerin kamuya nasıl bir yarar sağlıyor?
Alman yargısından kaçmış, polis zoruyla mahkemeye getirilen neo nazi serbest yargılanırken, kanser hastası anti-faşist İhsan Cibelik’in tedavi hakkı dahi tanınmıyor.
Kanser hastası İhsan Cibelik hızla serbest bırakılmalıdır.
Sağlık haktır engellenemez.
Tedavi hakkı engellenemez.

Sağlık hakkını engellenmesiyle sadece İhsan Cibelik’in tedavi hakkını engellemiş olmuyorsunuz. Aynı zamanda işkenceyle ölümüne sebep olacaksınız.
Sevgili dava ortağım İhsan Cibelik’in hapishane koşullarında da tedavi olacağı söylenmiş hakkında verilen kararda.
Hapishane doktoru utanma bazar yazdığı mektupta, hapishane koşullarının bu hastalığı tedavi konusunda yetersizliğinden dolayı üzgün olduğunu söyleyerek olası sorumluluğu üzerinden atmış oluyor.
Evet tam 16 ay sonra biopsisi yapılan ve kanser olduğu belli olduktan sonra hapishane doktoru tedavisi ertelenemez diyor. Ama mahkeme tedavisi hapishanede yapılabilir diyor ve bu konuda hiç bir adım atılmış değil.
Tüm bu kararlar alınırken mahkeme heyeti hapishane doktorunu dinlemeliydi…

Bize uygulanmasa da, hukuk evrensel olarak delillere dayanır. Hüküm verilirken kesinleşmiş delile ihtiyaç duyulur. Bizim 19 aylık tutsaklığımız hangi delillere dayanıyor?
Kimin, nerede, ne zaman yapıldığı belli olmayan, üzerinde ne şekilde değişiklik yapıldığı belli olmayan ve olası değişikliğin asla ispatlanamayağı dijital delillere dayanıyor. Yani biz, olmayan delillere dayanarak, demokratik haklarımızı kullanmamızdan dolayı tecritli tutsaklık yaşıyoruz tam 19 aydır.
“düşünüyorum öyleyse varım” dior Anayasayı Koruma Örgütü diye düşünüyor ve biz bir anda suçlu oluveriyoruz.
Bir sanat eseri icra edilmiyor. Bizlere ve sevdiklerimize işkence ediliyor. 19 aydır hasta tutsak İhsan Cibelik’in tedavi hakkı gasbediliyor.
Sevgili Cibelik’in biopsisi 15 ayda yapılmış olmasına rağmen, hapishane koşullarında tedavisi yapılır denerek yapılıyor bu hem de.
Hiç bir şeyin doğru gitmediği yaşananlardan görülmesine rağmen mahkeme heyeti böyle bir kararı alabiliyor olması tarafımca anlaşılacak bir durum değil. Bu karar 2 kere 2 5 eden demek kadar akla aykırıdır. İNSANLIK DIŞIDIR.
Kanser hastası olduğu ap açık belli olmuşken, ve bunun üzerinden 3 ay geçmiş olmasına rağmen tek bir tedavi girişimi olmamışken, üstelik metastas olup olmadığı ile ilgili hiç bir tetkik yapılmamış olmasına rağmen mahkeme heyeti nasıl bu kararı alabilir?
Mahkeme heyeti bu kararı alırken, açık bir şekilde tarafsızlığını sorgulatarak idia makamının isteklerini yerine getirmiştir.
“iyi görünüyor, hasta değil” diyen savcının ifadesine göre karar verilmiştir.
Cibelik hastalık ve kanserle mücadele ederken hala suçlanıyor. Amacı tedavi olmak değil, amacı kaçmak deniyor. Bu da iddia makamının bilim dışı, hukuk dışı olduğunu tekrar gösteriyor.

Biz sosyalistiz, komunistiz
Neo Nazi değiliz.
52 milyon insanın ölümünden sorumlu bir ideolojinin savunucularına, bu ideolojiyle örgütlenen faşist katillerle karşılaştırılamayız.
Biz yine temsil ettiği, el sıkıştığı Taliban, El-Kaide gibi örgütleri besleyen, her türlü olanak sunarak bu örgütlerin önünü açan emperyalizme ve faşizme karşı mücadele eden Anti-faşist ve anti-emperyalistleriz.
Biz faşizmi yenerek dünya halklarına eşsiz zafer armağan etmiş, özgür ve insan haklarıyla yaşanabilirliği göstermiş olmanın onuruna sahibiz.
Bugün de faşizme boyun eğmeyen halkın haklı mücadelesinin sesiyiz.

Daha dün NSU davasında bizleri sevinçle katleden Beate Zschäpe’nin cezasını indirebilmek için az çırpınmadılar.

Ama söz konusu biz devrimciler olunca verilebilecek en yüksek cezaları vermek için hukukun evrensel kurallarını dahi çiğnemekten çekinmiyorsunuz.

Biz sizin faşistlerinize benzemeyiz.
Yalan dolanla işimiz olmaz.
Ne söylediysek yapacak, yaptığını savunacak haklılığa sahibiz. Marx’ın Komünist Manifestosu’nda söylediği gibi düşüncelerimizi korkusuzca savunan güce sahibiz.

Emperyalizmden olma, Erdoğan’ın bizzat desteklediği IŞİD, El-Kaide, El-Nusra gibi halk düşmanlarına, neo nazi katillere benzetemezsiniz.

Bu şekilde aşağılamaya çalışsanız da nafiledir. Tarihimiz ortadadır.
Bir cümle daha ilave etmek istiyorum.
İhsan Cibelik, bu durumuyla ilgili idia makamı avukatları da sorumlu götermiştir. Avukatlar üzerinden bize baskı yapmıştır. Bir konuda idia makamı 3 maymunu oynamamalıdır. Bize yapılan her şeyden avukatlarımızdan dahi daha fazla bilgi sahibidir. Avukatlarımızla her görüşmemizde polis not alıyor. Bize karşı suç bulmak konusunda savcı bu notları çok umursamamış olabilir. Sözde delil yaratmakta zorluk çekmiyor çünkü.
“Asmayalım da besleyelim mi” diye Türkiye halklarının çok yakından tanıdığı bir anlayışla karşı karşıyayız. Beter olsunlar demiş olabilir, beter olsunlar, az bile olmuş da demiş olabilirler… İdia makamının pratığınden bunu görüyoruz.
Ne düşündüğünü bilmiyoruz.
Uzaktan kanser okuma özelliği olduğunu söylediler kendileri. 12-14 metreden doktorun hapishane tedavi koşulları yok dediği İhsan Cibelik için iyi görünüyor diyebilmiştir savcılık.

Bizim yaşadığımız her sorundan iddia makamının da bilgisi var. Her şeyde hapishane kadar iddia makamı da sorumludur.
ADALET İSTİYORUZ
Bize değil ama fazlasıyla faşist katillere tanıdığınız adil yargılanma hakkımızı istiyoruz.
Dava ortağım sevgili İhsan Cibelik’in hızla tedavisinin sağlanmasını istiyoruz.
Yargılama, infaz ertelenebilir
Sağlık ertelenemez.
İHSAN CİBELİK’E ÖZGÜRLÜK.

Sosyal ağlarda paylaşın

One thought on ““Ne söylediysek yapacak, yaptığını savunacak haklılığa sahibiz.”

Comments are closed.