Kozagaçlı… Timtik… Yılmaz… Halkın Avukatları’nın 15 Eylül Savunmaları

Halkın avukatları, Selçuk Kozağaçlı, Barkın Timtik ve Özgür Yılmaz, 15 Eylül’deki duruşmada, faşizmin hukukunu sorgulayan, kendilerine yönelik hukuksuzluğu teşhir eden ve halkın avukatlığı anlayışının meşruluğunu savunan savunmalar yaptılar.

Bu savunmaları yayınlıyoruz.

SELÇUK KOZAĞAÇLI: “Türkiye avukatlarının % 90’ını temsilen… avukatlığı sizin anladığınız gibi anlıyoruz dediler” 

Tamamı seçilmiş Türkiye avukatlarının % 90’ını temsil eden başkanları bize iltifatta bulundular, teşekkür ederiz. Biz avukatlığı sizin anladığınız gibi anlıyoruz dediler, ben bununla yatarım beni tutuklu tutmayı düşünüyorsanız.

Benden sonraki avukatlara bizden söz edileceği zaman ne şekilde söz edileceğini biliyorum. Siz her ne hüküm kurarsanız kurun bugün duyduğum sözler insanın ömrünü uzatan sözlerdi.

Bütün avukat hazirunu için hem söyledim hem tarttım, teşekkür ederim avukatlığımızı yaptıkları için.

Venezuella’dan Filipinler’e kadar avukatlık mesleğimi sürdürdüm. 3 adet Uluslararası avukatlık kurumunda yönetim kurulundayım. Şimdi onlar da burda, ayaklarına sağlık.

Tahliye talep etmeyeceğim. Benim talebim tutuklama gerekçelerini yazmanız, bize bildirmenizdir. Cmk maddelerini klişe şekilde yazılmasın. Bu dosyada sorgular bitti dediniz, bitmedi. Böyle yargılama olmaz. Birleşen dosya yönünden beyanlarımız ve savunmamız alınmadı.

Sorgu almadan devam edemezsiniz. Mutlak bozma nedenidir. Sizi bu yükten kurtarayım. Suçlamaları reddediyorum. Teknik anlamda usul yerine gelsin. Usul hukukunu sizin anladığınız şekilde tartışamayız, bu çok tehlikeli.

Dediniz ki sorgular bitti, bitikten sonra delillerin ikamesine geçilir. Ben oradayım, savcı ne aşamada siz ne aşamadasınız bilmiyorum.

Kanunda sorgulardan sonra delillerin tartışılmasına geçilir diyor 206. madde. Ben bu aşamadayım. Siz ne aşamadasınız bilmiyorum.

Bir delilden bahsediyorsunuz. Ben diyorum ki poliste yok, savcıda yok, emanette yok. Yazı yazarsınız delil getirilir dosyaya bıçaksa bıçak silahsa silah.

Ben size yalan söylüyorsunuz diyorum. Deliller emanette, savcılıkta, kollukta yok diyorum. Beni avutmak için ne yapmalısımız. Delilleri getirmeniz, tartışmamız ve bilirkişi incelemesi yapmalısınız.

“Tanık, Annesini ve Kızkardeşini Öldürmeye Kalkmış Paronayadan”

Dijitaller yok diyorum. Var diyemezsiniz. Burda takdir hakkınız yok. Var deyip getirmeye kalkışabilirsiniz ama sizden önce 7,5 yıl bulamadılar. Ne olacak şimdi, takdir hakkıdır var mı diyeceksiniz. Sanığa delili gösterememek utanç verici.

Tanığın kendi el yazısından okuyorum: 2011’de annemi ve kızkardeşimi öldürmeye çalıştım paranayodan.

Bizim hakkımızda verdiği ifade 2012.

“Polisin Kuyruğu Yakalandı”

25 yıldır bu işin içindeyim. Bu sanatı icra ediyorum. Polisin kuyruğunun ne zaman yakalandığını çok iyi anlarım. Bu dosyada böyle oldu ve sizin bunu görmezlikten geleceğinize güveniyorlar sadece.

Tanık kendi ifadesinde olmayan insanları gördüğünün tespit edildiğini, Bakırköy’de yatak olmadığı için yatırılamadığını söylüyor. Kollarını jiletle kesme, canavar sanıp gardiyana sanma 140 kusür suç. Bu tanık ifade veriyor hakkımda.

“Tanığın ifadesinden: Gülben Ergen, Tarkan ve Babam Örgüt Üyesi”

Bakırköy Akıl Hastanesi’ne bir müzekkere yazılmaz mı? Benim dışımda örgüt üyesi dediği kişiler kimler? Babası, Gülben Ergen, Tarkan. Bunun ifadesiyle beni tutuklu tutup karar vermeye çalışıyorsunuz. Bu adam 141 dosyada tanık. Bundan iyisini bulmayan polisin maaşımdan Kesmezler mi? Benim hakkımda ifade vermesinden 11 ay ve 14 ay önce bunları söylemiş bir tanık.

Burda bir meslektaşınızın gıyabında konuştuğumuzu düşünmeyin. Biz Akın Gürlek hakkında bütün kurumlara başvurduk. Yüzüne konuştuk, 3 kez anlattık. Herkese şunu söyledik, o bir yargıç değil. Avrupa Konseyi kendisi için seyyar heyet dedi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı kararımızı tanımayan hakimler yüzünden itibarımız sarsılıyor dedi. Biz esasa girmiyorsak sebebi uydurdukları delili tanımadığımız içindir.

160 gün boyunca 5 kere tutuk incelemesi yaptınız bana ve avukatıma sormadan. AYM bu konuda bir karar vermiş tabi diyor bir ihlal var ama ben ihlal kararı versem tutuk haliniz bitecek mi diyor? Tazminat davası açmayı tavsiye ediyor.

“Bu sefer tutturamamışız”

5 yılı geçen bir tutukluluk için ciddi bir sebebiniz olmalı. Siz beni hala kaçma şüphesiyle tutukluyorsunuz böyle giderse 2 yıl daha tutacaksınız.

2017 yılında çalışma arkadaşlarım Barkın ve Şükriye ile birlikteyken ev basıldı. Amire gittim dedim ki beni neden almıyorsunuz. “Seni alınca çok yaygara kopuyor,sonra geleceğiz” dedi. 2 ay savcılığa dilekçe sundum, dosyayı takip ettim. Sonra beni de tutukladılar.

Savcı Can Tuncay ifademi aldıktan sonra yakalama nedenlerini çürütünce “bu sefer tutturamamışız kusura bakmayın” diye özür diledi. Avukatlarım buna şahitlik etti. Sonra tutuklamaya sevk etti. Bugüne kadar verilen tutuk devam gerekçelerininin çekirdeği budur işte.

ÇHD 50 yıldır, HHB 30 yıldır varlıklarını sürdürüyor. Ben yüzlerce toplumsal davada avukatlık yaptım, 20.000 avukatın eğitimiyle ilgilendim. Biz bunu kabul etmeyiz. Dosyanızı 5 savcı, 38 kolluk hazırlamış.

BARKIN TİMTİK: “Tüm olanlara karşı her şeyden üstün hiç bitmeyen umudumuz var.”

Tahliye talep etmeyeceğim, kanuna göre beni tahliye etmek zorundasınız. Baro başkanlarına ve duruşmamız için gelenlere teşekkür ederim.

Ebru Timtik benim ablamdı. Avukatlık mesleğinin onuru ve memleketimizde meydana gelen bütün adaletsizliklerin son bulması için 238 gün aç kaldı.

“Siyasi iktidarın  baskısı altındasınız”

Vicdan şahsi bir mesele, Ebru Timtik’in yaşatılması vicdan meselesiydi de. Elbette kendi ettiğiniz yeminlere, anayasaya uygun davranamazsınız böyle bir beklentim yok.

Elbette ki siyasi iktidarın baskısı altındasınız. Mesleki yeminlerinize ve ilkelerinize uymanızı beklemiyorum. Siz dosyaya atanınca yeni bir Akın Gürlek’le mi karşı karşıyayız diye merak ettim. Yine de tüm olanlara karşı her şeyden üstün hiç bitmeyen umudumuz var.

“Halkın Hukuk Bürosu olmasaydı avukatlık yapamazdım.”

Buradaki meslektaşlarıma, ablama karşı borçlu hissettiğim için konuşuyorum. Ben hukuk fakültesine isteyerek girdim ablam isteyerek girmemişti gazeteci olmak istiyordu. Avukatlığın adaletle ilgisi var sanıyordum. Halkın Hukuk Bürosu olmasaydı avukatlık yapamazdım.

Öğrenciyken ölüm oruçları vardı, çok üzülüyordum. Devrimciler ölmesin diyordum. Bu konuya dair İstanbul Barosu’nun girişimleri vardı. Biz avukat olarak toplumsal meselelerde rol alabilmeyi buradan gördük.

Ölüm oruçlarının bitirilmesi için 19 Aralık katliamı yapıldı. Katliam bende korku yarattı. Bu korkuyu aşan tek şey direnişin bu katliama rağmen devam etmesiydi.

“Hukuksuzluğa uymak zorunda değilim… Yine Kaçarım”

Avukatlığa dair ne öğrendiysem Halkın Hukuk Bürosu’nda öğrendim. İlk önce yasal bütün olanakları zorlayan bir büro. Ama bununla yetinmeyiz. Biz gerektiğinde müvekkillerimizle dayak yiyoruz, tercih ettiğimiz için mi hayır.

Sınırların dışına çıkarak gerekirse sokakta, gerekirse basın açıklaması yaparak hak arıyoruz.

Biz insanlığımızdan çıkarılmak isteniyoruz. Bu ülkede hiçbir yasa tanınmıyor. Laiklik yazıyor Yargıtay’ı Diyanet İşleri Başkanı açıyor.

Beni tahliye ettikten sonra hakkımda tekrar yakalama kararı verilirse kaçarım ben. Daha önce kaçtım yine kaçarım. Hukuksuzluğa uymak zorunda değilim benim ablama borcum var.

ÖZGÜR YILMAZ:

Amaç Halkın Hukuk Bürosu’nu tasfiye etmekti. Biz ilk günden itibaren teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

Burada olan baro başkanlarına ve avukat arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Burada olan yabancı meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Onların kartlarını alıyoruz, çok mutlu oluyoruz.

Amaç Halkın Hukuk Bürosu’nu tasfiye etmekti. Biz ilk günden itibaren teslim olmadık, bundan sonra da olmayacağız.

Bu dosyada delil diye belirtilen dijitaller var. Biz bunların getirilmesini talep ettik ediyoruz, dosyaya getirilmiyor. Ben bu dijitaller nedeniyle yapılan yargılamalarda 2000li yıllarda avukatlık da yaptım. O zaman da getirilemedi. Hiç merak ettiniz mi

O ana dosyada ne oldu. İnsanlar tahliye oldular beraat ettiler.

Bana Berk Ercan beyanları bedeniyle ceza verildi. Gerekçede duruşmada Berk Ercan’ın benim hakkımda o duruşmada öyle bir beyanı yok.

Beni gözaltına alan polisler seni anayasal düzene muhalefetten yargilatacaktik aslında ama avukatlarla beraber yargılandin iyisin dedi. Anayasal düzene muhalefet suçlarından yargılanan müvekkillerimiz çoktan çıktı. Avukat olmak daha büyük bir tehlike olarak görüldü.

Bizim Ebrumuza sözümüz var. Bu sözümüzü tutacağız adalet ve bağımsız ulke ozlemimizi gerçekleştireceğiz.

Arkadaşlarımı tahliye edin. Taleplerimizi yerine getirin.

Sosyal ağlarda paylaşın