TİP’İN NE OLDUĞUNU MAHİR 1960’LARIN SONLARINDA SÖYLEDİ!
MAHİR LANETLEDİ TİP’İ!, BU TARİHSEL LANET YAPIŞTI ÜZERLERİNE.
Türkiye devriminin önderi Mahir Çayan, Türkiye devriminin yolunu çizerken TİP reformizmini mahkûm etti. TİP, daha ilk kurulduğu dönemden itibaren reformist bir parti olarak kuruldu. Mahir, TİP’in işçi sınıfının değil, burjuvazinin partisi olduğunu o zaman anlattı. Devrimci değil, düzen partisi olduğunu, parlamentarizmin bataklığında, pasifist bir parti olduğunu anlattı. Buna karşı ideolojik mücadele yürüttü.
TİP’in önderleri işçi sınıfının önünde Mahir’in eleştirisi karşısında alanı terk edip kaçarak kurtulmaya çalıştılar. Mahir Çayan, “Revizyonizmin Keskin Kokusu” başlıklı makalelerinde TİP’i, TİP’in düzen parlamentosuna girerek devrim yapacakları iddiasını mahkûm eder.
Mahir’in kullandığı araç Marksist-Leninist ideolojidir. TİP’in, sınıf mücadelesini düzenle uzlaştırmaya çalışan, sınıf mücadelesini düzen sınırları içinde tutmaya çalışan, işçi sınıfının değil, burjuvazinin partisi olduğunu gösterir Mahir. Ve der ki; “Kısaca özetlersek, anti-sosyalist güçlerin, kılık değiştirip devrimci saflara sızarak bilimsel sosyalist teoride sabotajlar yapmasına literatürde ‘oportünizm’ denir. Oportünizm bukalemun gibidir. Amacı için girmeyeceği kılık, yapmayacağı şey yoktur.”
İşte “mala bağlayan” Sera Kadıgil, bu bukalemunun girdiği kılıklardan biriydi.


Ne diyordu Sera Kadıgil? “Kimse Beni Aramasın. Bir Gün Evimde Olayım Ben Hani. Netflix Bakıyım. Mala Bağlayayım.” Evet Sera, önce mala bağla, sonra çık işçilere “Ben sizin TBMM’deki temsilcinizim” de. “Bana oy verin, gidip evimde oturup mala bağlayayım!” de.
Evet böyle diyordu TİP milletvekili Sera Kadıgil. Böyle demek için TİP’in milletvekili yapılmıştı zaten. Bu, TİP ile oluşturulmak istenen solcu tipolojisiydi. Solcu sosyalist olacaksanız Sera gibi olun deniyordu. Eskiden işkencehanede işkenceciler “Devrimci olacaksanız, ÖDP gibi devrimci olun” derdi. Şimdi Sera gibi olun, hem solcu sosyalist olun, hem milletvekili olup rahat yaşayın, hapishane yüzü görmeyen, işkence yüzü görmeyen, polis kurşunlarına hedef olmayan, bir eli yağda, bir eli balda sosyalistlik yapın diyor.
Tabii, böyle sosyalistler olmak için devrim iddianızın olmaması gerekir. İşçi sınıfıyla, halkla ilişkinizin olmaması gerekir. Halkın sorunlarını, tıpkı diğer düzen partileri için halkı aldatarak oylarını almak için dilinize dolayabilirsiniz, ama asla çözüm üretmek için, halkı örgütlemeyi ve devrim yapmayı aklınızdan bile geçirmeyeceksiniz.
Bu solcu tipi, emperyalizmin, faşizmin oluşturmaya çalıştığı solcu tipidir. Bu solcu tipi, lümpendir, mavracıdır. Beyindeki çürümenin dile vurumudur lümpenlikleri, mavracılıkları.
TİP milletvekili Sera Kadıgil, Armağan Çağlayan’la yaptığı röportajında söylüyordu bunları. Bu röportajla halka bir örnek gösteriliyordu: Sera Kadıgil. Popüler bir örnekti. Popüler yapılmaya çalışılıyordu. Sera Kadıgil röportajında, argo konuşan, tembellik isteyen, dünya ile ilgilenmeyen, duyarsız, tepkisiz bir kişi olmayı istediğini söylüyordu. “Kimse beni aramasın. Bir gün evimde olayım ben hani. Netflix bakıyım. Mala bağlayayım.” diyordu.
Armağan Çağlayan, TBMM sıralarında çok yorulduğunu söyleyen Sera Kadıgil’e soruyordu; “Siz nasıl sakinleşiyorsunuz? … Yani gidip Netflix mi seyrediyorsunuz? Disney Plus mı seyrediyorsunuz? … Çünkü o toksik ortamdan sonra bir de arınma seansı lazım?”
Sera Kadıgil cevap veriyor: “Onu çok yapamamak, bence beni en bitiren şeylerden biri oldu, …bilmiyorum ama şeye çok ihtiyacım oluyor. Hiçbir şey yapmadan oturmak. Haaa bir gün kimse beni aramasın. Bir gün evimde olayım ben hani. Netflix bakıyım. Mala bağlayayım.”
Bu ifadenin işçi sınıfıyla ne ilgisi var? İşçi sınıfının yaşamıyla, sorunlarıyla ne ilgisi var? Hepimizi mal gibi oturup Netflix izlemeye çağırıyordu Sera. Mal gibi sorunlarımıza duyarsız, çözümsüz, mücadele etmeden oturan insanlar olmaya çağırıyordu Sera.
Bu düzenin yaşattığı zorluklarla, açlıkla ne alakası var bu sözlerin? İnsanlar tek bir işte çalışarak geçinemiyorlar. Bir ailede bir kişinin çalışması aileyi geçindirmek bir yana, kira parasına ancak yetiyor. Böyle bir ülkede işçi sınıfını temsil ettiğini söyleyen TİP’in öne çıkardığı yüzü bu cümleleri kuruyordu.


Bugün ayrılık ilan eden TİP’liler o zaman bunları nerede, nasıl tartıştılar? Emperyalizmin, faşizmin açtığı olanaklar içinde solculuk oynamak tatlı geldi. Solculukları gibi bugünkü TİP eleştirileri de samimiyetsizdir. Gerçekten TİP eleştirisi yapacak olan, TİP’in kökeninden eleştirmeye başlar. Bunun için reformist parlamentarist çizginin eleştirisinden başlayın. Ama o zaman da TİP’li olamazsınız değil mi? TİP’ten ayrılıp bir başka TİP kurmak, bir işe yaramazdan iki işe yaramaz çıkarmaya çalışmak oluyor.
Sera Kadıgil örneğinde, halkı apolitikleştirirken itiraz etmeliydiniz. TİP’in bu çizgisini mahkûm etmeliydiniz. Şöyle demiştik: ‘Mala bağlamak’ kelimesi “Mal”lıktan geliyor. Mal gibi bir solculuk isteniyor yani. Mal; inek, öküz, manda gibi büyükbaş hayvanların tümüne verilen ortak addır. Mala bağlamak ile anlatılan da bu hayvanlara yakıştırılan düşünmeyen, olaylara tepkisizliktir. “Mala bağlamak” şöyle tanımlanıyor; “İnsanın olaylara tepkisiz kalması veya verdiği tepkinin saçma salak olmasıdır. Saatlerce, öküz öküz bir noktaya bakar kişi, baktığını görmez, gördüğünü anlamaz…”
12 Eylül faşizmine solun eleştirilerinden biri de toplumu ve özellikle de gençliği apolitikleştirmektir. 12 Eylül faşizminin yaratmak istediği apolitik gençlik ve toplum tipi tam da burada ifade edilen tiptir. Bunu, ÖDP’si, EMEP’i, TİP’i ile tüm düzen solu gerçekleştiriyor.
Bunlara bu nedenle 12 Eylül solcuları da diyebiliriz. 12 Eylül faşizminin ortaya çıkardığı düzene teslim olmuş solcu tipleridir bunlar. Bu solcu tipini zamanında ÖDP’liler “tembellik hakkı istiyoruz” sözleriyle ifade etmişlerdi.
O zaman TİP’lilere 12 Eylül solcuları demiştik. Bugün NATO solcuları diyoruz. Çünkü 12 Eylül cuntasının, NATO’nun politikalarını hayata geçirmek için çalışıyorlar. İşte TİP denilen örgütün misyonu da budur. TİP’in tüm politikası, programı, çalışmaları, halkı, gençliği apolitikleştirme, devrim hedefinden uzaklaştırma çerçevesindedir. Emperyalizm yok, faşizm yok. Emperyalizme, faşizme karşı mücadele yok. Devrim yok. Sömürü zulüm düzenine kin, öfke yok. Savaş yok. Sınıf mücadelesi yok. Ne diyor TİP, gelin bize oy verin. Sonra, sonra mal gibi oturun, Netflix izleyin.
TİP’in oluşturmaya çalıştığı solcu tipini o dönem kullandıkları seçim klibi çarpıcı şekilde gösteriyordu: Şarkıda, solculuk adına bir şey yoktu. Sanki bir arabesk şarkı sözleri gibi “Tanrım adaletin bu kadar mı?” deniyordu. Şarkıda sistemi sorgulayan bir şey yok. Halkın iktidarı adına bir şey yok. Halkın sorunlarının çözümü adına sol, sosyalist bir görüş yok. Lümpenlik, neye nasıl olduğu belirsizleştirilmiş, bir karşıtlık vardı. Beşiktaş’ın “Çarşı Her Şeye Karşı” sloganının başka bir kopyası gibi apolitik. TİP’in klibinde adaletsizliğin kaynağı yoktu. Özellikle seçilmiş “tanrı”lı bir ifade var. Emperyalizm yok, faşizm yoktu. Allah’a isyan eden arabesk kültürüne TİP’ten katkı olarak bir klip yapılmıştı. Klipte mücadele yok, umut yoktu. “Dünya halini de anlar bir üzülürüm ama vallahi billahi kin tutmam” deniyordu şarkıda. Kin tutma, mücadele etme, savaşma! Üzülen ama kin tutmayan, savaşmayan ideoloji TİP’in ideolojisidir. Bu ideolojinin adı; pasifist, uzlaşmacı, teslimiyetçi ideolojidir.
TİP’İN KADRO ANLAYIŞININ ÇARPICI DİĞER ÖRNEĞİ: GÖKHAN ZAN

TİP son yerel seçimlerde Hatay Belediye Başkan Adayı’nı açıkladı: Gökhan Zan. Futbolcu. Beşiktaş’ta oynamış, Galatasaray’da oynamış. Daha ne olsun? Hemen TİP’ten belediye başkanı adayı olsun dediler, aday yaptılar.
Geçmişi sadece futbolculuktan ibaret değil. Örneğin Mart 2023’te İYİ Parti’ye katılmış. Aralık 2023’te İYİ Parti’den ayrılmış. Şubat 2024’te TİP’in Hatay Büyükşehir Belediye Başkan adayı yapıldı.
İYİ Parti’den TİP’e, ırkçı faşist ideolojiyi savunan bir partiden, kendini sosyalist diye tanımlayan bir partiye sıçrayan biri Gökhan Zan. Bu, TİP’e uygun görünmüştü. İYİ Parti’nin görüşlerine de, TİP’in görüşlerine de uyum sağlayan bir kişi bir TİP taraftarı değil, Hatay Belediye Başkan adayı idi.
İşte TİP’in kadro anlayışının, halka sunduğu solcu tipinin diğer örneği budur.
Sonrası da var. Gökhan Zan’ın para ve iş garantisi alarak AKP ile seçimlerden çekilmeme anlaşması yaptığı, ses kayıtlarıyla ortaya çıktı. Öyle ki TİP’in popüler isimlerle partiyi doldurarak oy toplamaya çalışması Twitter’ın diline bile düştü.
Barış Akay, İrfan Değirmenci, Mehmet Aslantuğ, Serhat Özcan, Cezmi Baskın, Can Atalay… ve daha başkaları. TİP için popüler olmak yeterli. TİP’in kadro politikası popülizm.
(Yukarıdaki Yazı, Halk Okulu Dergisi’nin 272. sayısından alınmıştır.)
Devam edecek –