Filistin Kavurucu Sıcaklarda Suya Muhtaç… SORUMLU: İŞGAL VE BARIŞ POLİTİKALARI!

Dünyanın bir çok ülkesinde halklar, aşırı sıcaklarla boğuşuyor.
Filistin de öyle.
Filistin’de hava sıcaklığı 30’larda seyrediyor.
Sıcaklara karşı insanoğlunun en temel silahı SU.
Fakat Filistin’de su yok.
Filistin dünya çapında, su tüketiminin en düşük olduğu bölgelerden biri.
Peki su mu yok Filistin topraklarında?
Hayır!
Aslında yeterli su var.
Fakat siyonist İsrail işgali nedeniyle, Filistin halkı, yaşadığı toprakların altındaki suları, topraklarından akan nehirlerin sularını kullanamıyor.
Gazze’de de, tam işgal altındaki Batı Şeria’da da durum farklı değil.

GAZZE’DE VE BATI ŞERİA’DA SUSUZLUK!

Gazze’de 16 yıldır uygulanan abluka ve askerî saldırılar nedeniyle, su kaynakları sbüyük ölçüde tahrip olmuş durumda. Gazze’deki su kaynaklarının yaklaşık yüzde 97’si işgalci İsrail’in kasıtlı politikaları ve yöntemleri sonucunda kirletildi. Mevcut su kaynaklarının yüzde 97’si, lyani neredeyse tamamı, “insan tüketimine uygun değil”.
İsrail işgali altındaki Batı Şeria’da ise, tatlı su kaynaklarının çoğu işgalcilerin kontrolünde. Batı Şeria’da su bulunmuyor.
İşgal altındaki Batı Şeria’nın suyun ulaşmadığı köylerinde hurma ağaçları ölüme terk edildi, seralar artık kullanılamıyor. Filistinliler, hayvancılık yapmak, tarım yapmak bir yana; yıkanmak ve çamaşırlarını yıkamak için bile yeterli su bulamıyorlar.
İşgalci İsrail’in tam kontrolü altında tutulan Batı Şeria’nın büyük bölümünde Filistinliler, alınması zor izinler olmadan kuyu kazamıyor veya varolanları derinleştiremiyorlar. İşgalcilerin denetimi dışında yapılan su kuyuları, derhal kapatılıyor, tahrip ediliyor.

Birleşmiş Milletler insani yardım kuruluşu OCHA’ya göre, İsrail yetkilileri 2021’den bu yana Batı Şeria ve Doğu Kudüs’te yaklaşık 160 izinsiz Filistin rezervuarını (Tuvaletler içerisinde kullanılmaya yarayan bir çeşit su deposu), kanalizasyon şebekesini ve su kuyusunu yıktı.

FİLİSTİN’DE SU TÜKETİMİ!

Kuzey Ürdün Vadisi’ndeki hayvancılıkla uğraşan topluluklarda Filistinlilerin su tüketimi günde yalnızca 26 litre (7 galon). Bu rakam, Dünya Sağlık Örgütü’nün minimum standardı olan 50-100 litrelik asgari su tüketim miktarının çok altında ve bu bölge normal koşullarda su yokluğu açısından “AFET BÖLGESİ” olarak değerlendiriliyor.
Ancak burada sorun, burasının afet bölgesi olmasında değil, İŞGAL BÖLGESİ olmasında.
Ürdün Vadisi’ndeki İsrailli yerleşimcileri ise kişi başına günde ortalama 400-700 litre su tüketiyorlar.
Batı Şeria’da yaşayan 500.000 Yahudi yerleşimci, sürekli su sağlayan gelişmiş bir ağ aracılığıyla İsrail su şebekesine bağlı, ancak Filistin şehirleri öyle değil.
İsrail’in su şebekesi, aynı zamanda resmî izin olmadan inşa edilen Yahudi ileri karakollarının bol üzüm bağlarını ve zeytinliklerini sulamak için de kullanılıyor.
Ve bütün bunların sonucunda Filistin halkı susuzluğa mahkum ediliyor.

TEK SEBEP İŞGAL DEĞİL!
SUYUN GASBINI, İŞBİRLİKÇİ BARIŞÇILAR MEŞRULAŞTIRDI!

İşgali meşrulaştıran, işgali kalıcılaştıran, işgalciye elini, kolunu, beynini herşeyi kaptıran İŞBİRLİKÇİLİK de bugünkü susuzluğun en büyük nedenlerinden biri.
1990’larda yapılan “BARIŞ” anlaşmalarında, barış politikasını savunan ve imzalayan işbirlikçi Filistinliler,
suyun kullanım yetkisini işgalci alçak katillere verdiler.
1990’lardaki geçici barış anlaşmaları sonucunda, Batı Şeria’nın su rezervlerinin % 80’inden fazlasının kontrolü İsrail’e verildi. İşbirlikçi Filistin yöneticileri, suyun kontrolünü İsrail’e bırakan anlaşmaların altına İMZA ATTILAR.
Güya beş yıl sürmesi öngörülen “geçici”(!) anlaşmalar bugün de geçerliliğini koruyor ve Filistin halkının susuzluğu giderek büyüyor.
Bu durum aslında sadece Filistin’e özgü değil. “BARIŞ” anlaşmalarının imzalandığı her yerde HALKLARIN ALEYHİNE bu tür maddelere imza atıldı.
öyle oldu. Kolombiya’dan, Guatemela’ya, İrlanda’dan Filistin’e tüm barış anlaşmalarının özü böyledir.

BAĞIMSIZLIK SAVAŞI, SUYUN, EKMEĞİN, ÖZGÜRLÜĞÜN HERŞEYİN SAVAŞIDIR

Faşist Başbakan Binyamin Netanyahu hükûmeti, her alandaki saldırılarını artırmasına paralel olarak suya da saldırdı. İsrail’in ulusal su şirketi, son dokuz hafta içinde Filistin’in Beytüllahim ve El Halil şehirlerine su tedarikini %25 oranında azalttı.
Filistin halkını susuz bırakan işgalci İsrail, bunu emperyalistlerin tam desteğiyle yapıyor.
Su kaynaklarını ele geçirmek, denetlemek, işgalci İsrail için stratejik bir sorun. Filistin halkı için stratejik olan ise, bağımsızlığını kazanmak. Çünkü şu an yaşanan tüm ekonomik demokratik coğrafi sorunların kaynağı İŞGAL. İşgale son vermeden bu sorularda ancak kısmi çözümler sağlanabilir, daha fazlası değil.
Filistin davası İsrail işgaline son vermeyi hedefleyen bir bağımsızlık davasıdır.
Filistin halkı, bol, gürül gürül suya da bağımsızlığıyla birlikte kavuşacak.

Sosyal ağlarda paylaşın