Cem Küçük: “İnsanlar ekmek bulamıyor” böyle bir şey yok, Bergen filmini 7 milyon kişi izledi

AKP faşizminin en utanmaz en yüzsüz yardakçısı Cem Küçük dün katıldığı bir televizyon programında “İnsanlar ekmek bulamıyor” böyle bir şey yok, Bergen filmini 7 milyon kişi izledi” dedi.

Bu Cem Küçük denen faşist, gazeteci diye televizyonlara çıkarılsa da asıl olarak yaptığı yalalnla gerçekleri çarpıtmak. AKP yalakalığı, çanak yalayıcılığını o kadar açık, o kadar utanmazca yapıyor ki söylediği yalanlar kimi zaman “bu kadar da olmaz” dedirten türden. Tescilli halk düşmanı.

Hiç bir bilimselliği olmayan sarfettiği bu cümlede halka sinemaya gitmeyi de çok görüyor. Kaldı ki ülkede belli bir nüfus halen sinemaya gidebilecek durumda. Demek ki Cem Küçük’ün yalakalığını yaptığı AKP iktidarının daha çalacak, yoksullaştıracağı bir kaç milyon daha var !

Katıldığı programda milyonlarca insanın açlıkla boğuştuğu, insanların ekmek kuyruklarında saatlerce beklediği, Pazar artıklarından beslenen yüzbinlerin olduğu ülkemiz ile ilgili “İnsanlar ekmek bulamıyor” böyle bir şey yok” dedi. Tüm program boyunca ülkede sorun olmadığını ispatlamaya çalıştı.
Ancak Cem Küçük de çok iyi biliyor ki, ülkemizde artık halk karnını doyuramayacak halde. Tüm istatistikler gösteriyor ki ülkemizde yoksulluk devasa boyuta ulaştı. AKP’nin TUİK’i bile enflasyonu %62 diye açıklamak zorunda kaldı ki gerçek rakam bunun çok daha fazla üzerinde. Ancak Cem Küçük’e ne gam. O, AKP’den arpalanmanın derdinde.

Yalakalığından başka hiç bir kerameti olmayan AKP kalemşörü “AKP giderse hepimiz yargılanırız” demişti bir TV programında. Tabii ki bu mümkündür. Ancak Cem Küçük gibilerin kumaşı AKP’den sonra gelen iktidara aynı şekilde yalakalık yapmaya uygun. 

Asıl Cem Küçük’ün korkusu yalanları ile insanın aklıyla dalga geçen çarpıtmalarıyla öfkesini topladığı yoksul halkın bir gün ona Ali Kemal’e yaptığını yapması*.

* Ali Kemal İngiliz işgalini savunan, kalemini ingilizlerin işgalini iyi göstermek için arsızca kullanan bir işbirlikçi. Nazım’ın şiirinin son dizelerinde halkın öfkesiyle karşılaştığında nelerle karşılaştığını anlatıyor:

Birden ahali basladi bagirmaga:
 ´Kahrol Artin Kemal…´
 Durdu.
 Döndü.
 Arkasina bakti
 konagin kapisindan tarafa,
 belki de geri dönüp içeri girmek için.
 Fakat yüzüne karsi kapiyi agir agir kapadilar.
 Yürüdü sallanarak on adim kadar.
 Ahali boyuna bagiriyor.
 Bir tas geldi arkadan
 basina çarpti.
 Bir tas daha
 bu sefer yüzüne.
 Kirildi gözlükleri,
 biyiklarina dogru kanin aktigini gördüm.
 Birisi, “Vurun,” diye haykirdi.
 Tas
 odun
 çürük sebze yagiyor.
 Muhafizlari birakti Ali Kemal´i.
 Ahali kara bulut gibi çullandi üzerine
 alasagi ettiler.
 Orda yerde yaptilar ne yaptilarsa.
 Sonra açildi bir parça ortalik.
 Baktim ki yatiyor yüzükoyun.
 Ayaginda bir donu kalmis
 kisa bir don.
 Çiplak eti pelte gibi tombul, beyaz.
 Bana hâlâ nefes aliyor gibi geldi.
 Bir ip bagladilar sol ayagina.
 Hiç unutmam
 sol ayaginda kundura, çorap filan yoktu
 fakat sag bacaginda çorap bagi kalmis.
 Basladilar ölüyü bacagindan sürümeye.
 Yokus asagi, basi taslara çarpip gidiyor.
 Millet pesinde.
 Bir aralik ipi koptu.
 Baglandi yenisi.
 Ibret alinacak hal.
 Halki kizdirmaya gelmez.
 Bir sabreder iki sabreder;
 her ne ise…
 Böylece dolasti Izmit sehrini Ali Kemal.
 Sonra
 dedim ya
 astilar su köprünün üstündeki dallara ölüsünü.
 Sonra ölüyü indirdiler
 fakat gömlegi mi, donu mu ne
 iç çamasirindan bir sey
 öteki dalda bir iki ay sallanip durdu.
 Sonra satildi müzayedeyle saati filan, (Nazım Hikmet)

Sosyal ağlarda paylaşın