“Bana ‘hapislerde çürüyeceksin’ demişlerdi”

TAYAD's tweet - "Ayten Öztürk'ün başeğmezliği faşizme bir tokattır! Halk  düşmanları kendi karargahlarında, işkence merkezlerinde bir devrimciye  yenilmiştir.İşte bunun hazımsızlığıyla tahliye etmiyorlar Ayten'i. Halkımız  yarın görülecek karar ...

“Yaşadığım adaletsizliği sizinle paylaşmak istiyorum. Öyle bir adaletsizlik ki, 6 gün değil ,60 gün değil

tam 6 ay, 2 mevsim

sürdü sürüyor.”

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle üç yıldır tutuklu yargılanan Ayten Öztürk, 10 Haziran 2021’de İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşma öncesi yazdıgı mektup.

Silivri 1 Nolu Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan Öztürk, 6 ay boyunca işkence gördüğüne dair “Her gün kendini inkar etmeye zorlanan, iftiracılık yapması için elektrikle şoka uğratılan, bedeninin her yanı morartılan, diri diri tabutlara konulan, soğuk suyla dondurulan, cinselliği kendisine karşı kullanılan devrimci bir kadınım. İlk de değilim ama son olmak istiyorum.

Daha önce tutuksuz yargılandığı dosyadan tutuklandı

Ayten Öztürk, mektubunda, “Yaşadıklarımı başkaları da yaşamasın diye konuşmaya devam edeceğim” dedi.

Mektubunda şunları anlattı:

“Altı ay işkenceden sonra adaletsizlik devam etti. Üç yıldır tutukluyum. Hem de hakkımda tutuksuz yargılama kararı verilen bir dosyadan şimdi iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası isteniyor .

“Her şey 8 Mart 2018’de Lübnan havaalanında gözaltına almakla başladı. Lübnan Göçmenler Bürosu’nda 6 gün gözaltında kaldım. 13 Mart 2018’de Türk yetkililere yasadışı bir şekilde teslim edildim. Ellerim arkadan kelepçelenerek, gözlerim bantlandı, kafama çuval geçirildi ve uçağa bindirildim.

Ayten Öztürk'e Yapılan İşkencelerin Sorumlularını Biliyoruz! | HalkınSesiTV

“Türkiye’deki bir işkencehaneye getirildim. Çırılçıplak soyuldum. Süngerli bir hücreye atıldım. Günlerce gözlerim, ellerim bağlı halde tutuldum. Bana işbirliği teklif edildi. Duvardaki halkalara bileklerimden astılar. Bedenimin her yanına dakikalarca elektrik verip ‘konuş’ diye bağırdılar. Her yerimde yanık izleri oluştu. Parmak uçlarıma elektrik bağladılar. Copla taciz ederken başkalarına nasıl tecavüz ettiklerini anlattılar. Orada işkence gören başkaları da vardı, tek kadın bendim. Havasız, susuz, güneşsiz, kendilerinin ‘cehennemin dibi’ olarak tanımladıkları bir yerdi.

“Bana ‘Bizim arkamızda devlet var. Bize sonsuz yetki verildi. Bu devlet senin için uçak kaldırdı, konuşmazsan buradan çıkamazsın’ diyorlardı. Morarmayan, şişmeyen, yanık izi olmayan yerim kalmadı. İzleri silmeye çalıştılar, başaramadılar.

“Altı ayın sonunda istediklerini elde edemeyince ‘Seni adalete teslim edeceğiz, hapislerde çürüyeceksin’ deyip 28 Ağustos’ta beni bir araziye terk ettiler. Hemen ardından Ankara polisi beni hemen orada gözaltına aldı. Üç günlük gözaltıdan sonra tutuklandım. Yargılandığım davada iki ifade dışında somut herhangi bir delil yok. Daha önce bu dosyadan tutuksuz yargılanmama karar verilmişti zaten. Dosyada herhangi bir değişiklik olmadığı halde üç yıldır tutukluyum.”

Öztürk mektubunu, “Ben o işkencelerde 25 kilo verdim. Bedenimde 898 yara-iz tespit edildi. Beden yaralarım kapandı ama içimdeki yaralar bu adaletsizlik ortadan kalkmadan asla kapanmayacak. Sesime ses olun” diye bitirdi.

Sosyal ağlarda paylaşın