Av. Engin Gökoğlu’ndan Aydın ve Sanatçılara Mektup…

Merhaba…

“…Memleketimin ve insanların mesleklerini yüreğinin derinliklerinde duyar.

Bir insanın tırnağına taş değmesi onun yüreğini oynatır.

Sende bu yürek yok.

Olsa oyunlara soyunmazsın. Ee ne der de girersin bu işe!

İş mi yok bu dünyada!

Tüccar ol tüccar !

Politikacı ol!

Armatör ol!

Futbolcu ol Güreşçi ol!

Şarapçı ol!

Ne olursan ol…

Ne cehenneme gidersen git.

Ama burada insanlarımızın hayat davası var, burada oynama.”

Yaşar Kemal’in hiçbir sorumluluk almayan sanatçı diye geçinen kesimlere yönelik

“baldaki tuz” adlı yazısında kısa bir anekdottur.

Onat Kutlar’da 1 Kasım 1995 yılında yaptığı Aydınlar dilekçesi savunmasında şunlar yazıyor:

“Sayın yargıç ülkelerin ve toplumların tarihte olağanüstü dönemler vardır. (…)

İşte bu dönemlerde siyasi ve demokratik birikime sahip toplumlarda bir ses yükselir.

Bu ses kendini yalnızca bir siyasi yapının üyesi değil bir birey olarak da

toplumun sorumlu sayan tek tek aydınların sesidir.”

Sartre de “önemimizi Alman işgalinde anladık” demişti.

Önden yazdıklarımız aydınlarımızın sorumluluğuna ilişkin yazılmış vurgulardır.

Aydınlarımızın bu konuda daha birçok hatırlatması vardır.

Aydınlar yaşadığı toplumun aynası gibidir.

Dolayısıyla halka karşı da sorumludurlar.

Biz de sorumluluğu hatırlatmak için geldik..

Su

Tuz

Limon

ve

Şeker…

Ölüm orucunda olan Sibel ve Gökhan günlük azığıdır bunlar.

200’lü günleri aştılar bu azıkla…

Gelip ellerinden tutmanızı istedik.

Ama tutamazsınız.

Ellerindeki yanık sizleri de yakar.

Dokunamazsınız.

Gelip yüzlerine bakmanızı istedik.

Ama bakamazsınız.

Gözlerindeki açlığın yarattığı çukurlarda kaybolursunuz.

Bunlar birer benzetme değil, hepsi gerçek.

Şimdi 43 kilonun altında Gökhan!

Yarın…

Yarını siz belirleyeceksiniz!

Yoksa Sibel öğretmen ve Gökhan için tek bir şey yapmayacak mısınız?

Aydın sorumluluğunuzu bir kenara mı ittiniz ya da unuttunuz mu?

Nedir bu suskunluğunuz?

Bunu biz bilmeyiz elbette. Ama “bilmiyordum” diyemezsiniz.

Sağır sultan bile onların adalet çığlığını duydu.

Unutmayın lütfen Sibel ve Gökhan’ı yaşatmak, onların taleplerine sahip çıkmanızla

bu adalet talebi karşılık bulacaktır.

Bu sese kulak vereceğinizi umutla bekliyoruz..

Çalışmalarınızda ve yaşamınızda başarılar diliyoruz..

Selam ve saygılarımızla

Engin GÖKOĞLU

Sosyal ağlarda paylaşın