ABD POLİSİ… GÖREVİ: İNFAZ, KATLİAM!

Mapping Police Violence araştırma grubunun raporuna göre

ABD polisi, 2022 yılında en az 1176 kişiyi katletti. 

Bu rakama göre, Amerikan polisi günde en az üç kişiyi katlediyor.

Bu, alışılmadık veya şaşkınlık verecek bir durum mu? Hayır.

Çünkü yıllardır istatistikler ABD polisinin sürekli cinayetler işlediğini, sürekli infazlar yaptığını gösteriyor.

2017 Yılına ilişkin ABD polis cinayetleri raporunun ana vurgusu şuydu:

“ABD’de 2017 yılında polis sadece 14 gün kimseyi öldürmedi!”

2017’de, ABD polisi, 1129 kişiyi katletmişti.

Diğer yıllarda da rakamlar birbirine yakın. Ancak şunu yine de belirtmek gerekir ki, 2022, bu istatistiklerin tutulmaya başlandığından bu yana, en fazla infazın yapıldığı yıl.

İşte yıllara göre ABD polisinin katlettiklerinin sayısı:

2021’de polis 1.145 kişiyi katletti;

2020’de 1.152;

2019’da 1.097;

2018’de 1.140;

2017’de 1.129.

POLİSİN KATLETME SEBEPLERİ:

2022’de ABD polisi tarafından gerçekleştirilen infazların açıklanan sebeplerine bakıldığında, aslında ortada infazları -kendi yasalarına göre bile haklı kılacak gerekçelerinin olmadığı görülüyor. O zaman geriye tek bir gerekçe kalıyor: Halka baskı, halka gözdağı vermek.

2022’deki 1176 infazın nedenlerine baktığımızda bu belirttiğimiz çok daha yerine oturacaktır.

1176 infazdan, 132’sinde ABD polisi, öldürdüğü kişiler hakkında hiçbir suç bile iddia edememiş.

104 polis cinayetinde, polis, öldürdüğü kişilerin “akıl sağlığı” sorunu olduğunu veya huzur kontrollerinde sorun çıkardığını iddia ediyor.

98 kişi, ABD polisi tarafından “trafik ihlalleri” nedeniyle katledildi. Evet, sadece trafik ihlalleri nedeniyle!

104 kişi, akıl sağlığı yerinde olmadığı için veya rutin huzur kontrolleri sırasında katledilmiş.

207 kişi, “şiddet içermeyen suç iddiaları” nedeniyle polis tarafından katledildiler.

93 kişi, “aile içi karışıklık” nedeniyle katledildi.

128 kişi “silahla görüldüğü iddiası” ile katledildi. İddialar ne kadar gerçekti, bilinmez.

Polis, 370 olayda “şiddet içeren bir suç olduğu” iddiasında. Bu da yine sadece iddia.

Polis terörünün aslında nasıl sadece ve esas olarak baskı ve gözdağına yönelik olduğunu, şu rakam daha somut gösterecektir:

Polis tarafından katledilen 1176 kişinin üçte birinde, öldürmelerin yüzde 32’sinde, katledilen kişi, katledilmeden önce kaçıyordu, ya da araba kullanıyordu. Yani her iki durumda da polis için bir “tehdit” oluşturmuyordu. Ama o durumda katledildiler.

DEMOKRASİNİN BEŞİĞİNDE CAN GÜVENLİĞİ YOK!

Emperyalistlere göre, kendileri, demokrasinin en mükemmel uygulayıcılarıdır. Hak ve özgürlükler en iyi kendi ülkelerinde uygulanır.

Kendilerini böyle gördükleri için yeni-sömürgeler hakkında durmadan “insan hakları raporları” hazırlarlar.

Yeni sömürgelerdeki hak ve özgürlük gasplarıyla ilgili söyledikleri yalan mıdır?

Hayır. Genellikle bunlar büyük ölçüde doğrudur.

Ama raporların gizlediği iki şey var: 

Birincisi, yeni-sömürgelerdeki bu hak ve özgürlük gasplarının kimin emriyle ve kimin çıkarları için yapıldığıdır.

İkincisi, bu hak ve özgürlük gasplarının kendi ülkelerinde de hiç de küçünsenmeyecek boyutlarda olduğudur.

“Demokrasinin beşiği”, “uygarlığın kalesi”, “özgürlükler ülkesi” gibi sıfatlarla anılan emperyalist ülkelerin hemen hepsi, bugün, haklar ve özgürlüklerin en pervasızca gasp edildiği ülkeler arasındadırlar.

Geçmişte de sistemin temelinde hukuksuzluk, adaletsizlik vardı, ancak sınıflar mücadelesinin tarihsel gelişimi içinde, proletaryanın mücadelesi sonucunda burjuva demokrasilerinde haklar ve özgürlükler görece olarak daha geniş uygulanıyordu.

ABD Polisinin yukarıda aktarılan infaz ve katliam BİLANÇOSU, bunun artık çok gerilerde kaldığını, emperyalist devletlerin hemen hepsinin bir “polis devleti” niteliğine büründüğünü, infazların, polis şiddetinin sistem tarafından “normal” görüldüğünü kanıtlamaya yetiyor.

Sosyal ağlarda paylaşın