Evet yanlış görmediniz. Tam tamına 52 ton 804 kilo kokain. Kimbilir kaç insanın ölümüne sebep olabilecek miktar. Ve bu sadece açığa çıkanı. Sadece 2018 yılında sadece Belçika’da ele geçen rakam bu kadar. Uzmanlara göre ele geçen miktar ele geçmeyen miktarın %20’sinden az. Bu dünyanın her yeri için geçerli. Sadece Belçika’da ele geçenin 5 katı 250 ton. Dünya genelini hesap ettiğinizde… bunun hesabı kolay değil elbette ama onbinlerce ton olduğunu görmek zor değil.
Federal Polisin Uyuşturucu ile Mücadele Merkez Birimi Uzmanı Marc Vancoillie, “Analizlerime göre bunun nedeni, kaçakçılar tarafından yakılan bir ‘yeşil ışık’. İthalatı en üst seviyeye çıkarmak için doğru bir zaman olduğunu düşündüler. Depolanan miktarlar o kadar arttı ki, kilo fiyatlarında keskin düşüş yaşandı” dedi. Dinleyen piyasa analizi yapıyor zanneder. Bu çapta uyuşturucu üretimi, bu çapta uyuşturucu taşımacılığı devletler olmaksızın yapılamaz. Uyuşturucunun emperyalizmin politikası olduğu gerçeğini tekrar gözler önüne seriyor bu rakamlar.
Vancollie, uyuşturucunun artık kargo paketi şeklinde de gönderilmeye başlandığını belirtirken, 300 ila 500 gram kokain içeren önemli sayıda posta ve parsel gönderisinin Belçika ve Hollanda’dan Avustralya ve Yeni Zelanda’ya gönderilerek neredeyse dört kat daha fazla fiyata satıldığı bilgisi verdi.
Evet, şu soru sorulmalıdır: Sineği gözünden vurduğunu iddia eden emperyalizmin teknolojisi uyuşturucu üretimine, taşımacılığına engel olamıyor mu yani? Hayır! Engel olamıyor değil. Engel olmuyor. Uyuşturucuyu yayan emperyalizmin kendisi çünkü.