AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bu yana hapishaneler kelimenin tam anlamıyla doldu taştı. Tutuklu ve hükümlü sayısında 7 kat artış olduğu görülüyor. 23 yıl önce 59 bin 429 olan sayı, bugün 420 bin 904’e ulaştı. Bu da yüzde 608 oranla yaklaşık 7,1 kat artışa denk geliyor.
AKP faşizmi emperyalizme peşkeş çekerek, yer altı yer üstü zenginliklerini talan ederek ve ettirerek, eğitimden sağlığa, beslenmeden barınmaya hiçbir hakkı kullanılamaz hale getirerek üzerine çöktüğü ülkemizi yaşanmaz hale getirdi. AKP faşizminin eliyle arttırılan yoksulluk, adaletsizlik beraberinde yozlaşma büyüdü. AKP’nin iradi olarak gelişmesinin yolunu açtığı çeteleşme, uyuşturucu, fuhuş tüm ülkeyi kuşattı, artık ülkemiz her anlamda suç cehennemine dönüştü. Bu koşulların doğal sonucu olan “suç” a karşı AKP faşizminin bulabildiği tek çözüm daha çok hapishane daha çok hapishane!
Hırsızların, katillerin, sapıkların halk düşmanlarının ön kapıdan girip arka kapıdan çıktığı hapishanelere ancak bu düzenin çarkları içinde ezilmekten başka hak tanınmayan insanlar dolduruluyor. Yasaların sadece yoksul halka karşı uygulandığı ülkemizde artık Cumhuriyet Başsavcısının da itiraf ettiği gibi; parası olan hapis yatmıyor.
Ülkemizde Yurt Hakkı için direnen Burak Başer 10 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılırken, sahte diploma, -aslında sahte de değil resmi- doçentlik, ehliyet satan çeteci torbacı 1 ay dahi tutuklu kalmıyor. Serbest bırakılıyor. Düşünün, bir yanda gecesini gündüzüne katarak, yemeyip yedirerek çocuğunu büyütmek isteyen bir ailenin çocuğu 1 ay yurt parasını ödeyemediği için yurttan atılıyor ve buna karşı çıkıp yurt hakkını savunduğu için genç yaşta 10 yıl 6 ay hapse atılıyor, diğer yanda parayı bastırana doktor, avukat, öğretmen vs diploması veren çeteci 1 ay bile tutuklu kalmadan serbest bırakılıyor. Bu çetecinin dağıttığı diplomaları alanlardan hiç bahsetmiyoruz bile.
Gazeteciler, avukatlar, aydınlar sanatçılar onurlu bir şekilde mesleklerini icra ederlerse bir gece ansızın kapıları çalınıp hapse atılıyor.
Ülkemizin hapishaneleri “adil yargılanma hakkı” gasp edilmiş on binlerle dolu.
AKP faşizminin krizi büyüdükçe adaletsizliğin dozunu da yükseltiyor. Bugün mahkemelerde sıradan vakalarda dahi “bu kadar da olmaz” dedirttiren kararlar alınmasının AKP’nin içinde bulunduğu yönetememe krizi ile bağlantısı görülmesi gerekiyor. AKP faşizmi yönetemiyor, yönetemedikçe de zulmünü büyütüyor. Bu zulüm hapishaneleri dolduruyor.
Tutukluluğu gerektiren koşulların uygulanmasına asla gerek olmayan insanlar yıllarca tutuklu kalırken, hukuki anlamda kesinlikle tutuklu kalması gereken, halka karşı suç işleyen, uyuşturucu baronları, kara para aklayıcıları, mafyacılar, çeteciler vs ise serbest bırakılıyor. Yani hapishaneler asıl olarak hapse girmesi gerekenler ile değil büyük oranda hapiste olmaması gerekenlerle dolu. ZİRA ÜLKEMİZDE ŞU AN HAPİSTE OLMASI GEREKEN EN BAŞTA EN ALTINDAN EN ÜSTÜNE AKP KADROLARI VE YÖNETİCİLERİDİR.
