Almanya’da yayınlanan Jungewelt Gazetesi, süresiz açlık grevi direnişçisi Eda Deniz Haydaroğlu ile bir röportaj yaptı
Eda Deniz Haydaroğlu’nun süresiz açlık grevini sürdürdüğü
Berlin direniş çadırında gerçzekleştirilen röportajda, Jungewelt, Eda Deniz’e neden açlık grevi yolunu tercih ettiklerini sordu ve Eda Deniz cevapladı.
Röportajın tam metnini aşağıda yayınlıyoruz:
JUNGEWELT: Tam 237 Gündür Açlık Grevindesiniz
Nasılsınız, Durumunuz Nasıl?
EDA DENİZ: Moral olarak iyiyim tabiki ama sağlık açısından
şiddetli kas ağrısı, sürekli baş dönmesi, mide bulantısı
ve yorgunluktan muzdaribim. Sadece şeker, tuz, su,
çay ve bazen kahve alıyorum ama esas olarak bugün
hala hayatta olmamın tek nedeni B1 vitamini.
JUNGEWELT: Mayıs 2022’de Tutuklanan Özgül Emre,
İhsan Cibelik ve Serkan Küpeli’nin
Serbest Bırakılması için Açlığınızla
Direniyorsunuz Neyle Suçlanıyorlar?
EDA DENİZ: İhsan Cibelik sol görüşlü Türkiye müzik grubu Grup
Yorum’un bir emekçisi, Özgül Emre bir gazeteci ve
Serkan Küpeli bir antifaşist. Her üçüde paragraf 129 b
kapsamında yargılanıyor yani yabancı bir terör
örgütüne, bu durumda DHKP-C’ye üye olmakla
suçlanıyorlar.
JUNGEWELT: Bu İddia Edilen Üyelik için Hangi Kanıtlar
Gösterilmektedir?
EDA DENİZ: Yetkili ve resmi eylemlere, gösterilere, konserlere
veya başka etkinliklere katılmak ve bunları organize
etmekle suçlanıyorlar. Özellikle, 2014 yılında
Oberhausen’de “Irkçılığa Karşı Tek Yürek ve Tek Ses”
sloganıyla düzenlenen ve 15.000 kişinin katıldığı bir
Grup Yorum konseri organize etmekle suçlanıyorlar.
JUNGEWELT: Haziran Ayında Üç Sanığın Yargılanmasına Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde Başlandı Dava Şu Ana Kadar Nasıl Gitti?
EDA DENİZ: Yaşadığım şey sınıf adaletiydi. Başsavcı Ralf Setton tutsakları her şeyden önce Marksist-Leninist olmakla suçluyor. Onların Marksist-Leninist bir diktatörlük kurmak istediklerini iddia ediyor. Bu üç kişiye ciddi suçlular ya da teröristlermiş gibi davranıldı. Mahkeme salonunda camın arkasında oturdular. Beate Zschäpe gibi Naziler bile bir cam bölmenin arkasına konulmamıştı.
JUNGEWELT: Mahkumlar Nasıl?
EDA DENİZ: Pek iyi değiller. Üçü de tecritte. Serkan Küpeli katı
bir tecritte tutuluyor yani 23 saat hücresinde tek
başına ve bir saat avlusu var.
İhsan Cibelik’e yakın zamanda kanser teşhisi kondu.
Tutuklandığında prostatının büyüdüğünü ve biyopsi
yapılması gerektiğini zaten biliyordu. Bunu hapishane
doktorlarına, savcıya ve mahkeme başkanına
açıklamıştı. Biyopsi yapılmasına 16 ay boyunca izin
verilmedi.
JUNGEWELT: Almanya Yargısının Bu Davadaki Tutumunu Nasıl Değerlendiriyorsunuz?
EDA DENİZ: Almanya’nın üç kişiyi Türkiye’nin talimatıyla tutukladığı söylenebilir. Tutuklama emrini veren Federal Başsavcı Peter Frank, tutuklamadan kısa bir süre sonra Türkiye’ye gitti ve orada Erdoğan ile
görüştü.
Türkiye Adalet Bakanlığı’na göre görüşmede ele alınan konulardan biri de terörle mücadele yasalarıydı.
Bu, özellikle Türk muhalefet üyelerinin Almanya’da siyasi nedenlerle tutuklandığı ve yargılandığı anlamına geliyor.
Adalet Bakanı Marco Buschmann Ağustos ayında kendisiyle görüştüğümüzde bunu bize teyit etti.
Görüşmemizde, jeopolitik çıkarların da 129 b maddesinin yardımıyla korunması gerektiğini itiraf etti.
JUNGEWELT: Neden Bir Eylem Biçimi Olarak Açlık Grevini Seçtiniz?
EDA DENİZ: Açlık grevlerinin genellikle mahkumların kendileri
tarafından organize edildiği düşünülüyor. Ancak bu eylem biçimi hapishaneyle sınırlı değil.
Başka bir seçenek kalmadığında açlık grevi yaparsınız. Ben ve Dayanışma Komitesi’nin diğer üç üyesi şu anda adalete susamış durumdayız.
Ne Federal Adalet Bakanı’nın ne de mahkeme başkanının bize acımayacağını, kilo vermemizin ya da belki de ölmemizin umurlarında olmadığını biliyoruz.
Ancak dışarıda pek çok insanın umurunda olduğumuzu da biliyoruz. Ve biz bunu, Paragraf 129 tarafından tehdit edilen Almanya’daki tüm solcular için yapıyoruz.
JUNGEWELT: Açlık Grevinin Sağlık Üzerindeki Etkilerinden Korkmuyor Musunuz?
EDA DENİZ: Elbette korkuyorum. Artık uzun vadeli sonuçları ve
hatta ölümü hesaba katmamız gereken bir noktadayız.
Hayatlarımız bizim için de değerli elbette, faşizme karşı, emperyalizme karşı ve adalet için savaşmaya devam etmek istiyoruz.
Ama aynı zamanda yoldaşlarımız için de adalet ve özgürlük istiyoruz.
Ve bu paragrafın, bu adaletsizliklerin kamuoyuna duyurulmasını istiyoruz. Bunun bedelini canımızla ödemeye hazırız.