” Sağlığın parasız olmasına şaşıranlar, asıl şu soruyu sormalı:
Sağlık, paralı olabilir mi? (…) insan hayatı parayla ölçülür mü?”
AKP’nin halk düşmanlığı politikalarının başında gelenlerden birisini de sağlık sistemi oluşturuyor. Erdoğan allayıp pullayarak milyonlarca liraya yaptırdığı Şehir Hastaneleri iflas etmiş durumda. Sağlık emekçilerinin hakları gasp edilmiş ve yüzlerce sağlık emekçisi yurt dışında çalışmak için TTB’ye başvuru yapmış durumda. Öte yandan Eczacılar Odasının yaptığı açıklamaya göre her ay en az 400 kalem ilaç bulunamıyor. Bu ilaçlar arasında bazı kanser, diyabet, MS tedavisinde kullanılan kimi ilaçlar, parkinson hastalığı tedavisinde kullanılan bazı ilaçlar, hormon ilaçları vb. şimdilik sayıları çok olmasa da bazı ilaçlar ya hiç bulunmuyor ya da çok az bulunabiliyor. Eczanelerde bulunamayan ilaçlar karaborsada fahiş fiyatlara satılıyor.
Sağlık sistemi sapır sapır dökülüyor.
Parası olmayan yoksullar, emekçiler ilaçlarını alamadığı, sağlıklı bir tedavi yaptıramadığı için yaşamını yitiriyor.
AKP faşizmi halka paran kadar sağlık diyor.
Parası olan özel hastanelere gitsin tedavi olsun diyor.
Parası olmayan ölsün politikasıdır bu.
Oysa ki halkın sağlığı bir devletin var olma koşullarının başında gelir. Devlet öncelikle halkın sağlığını düşünüp çözümler üretmelidir. Ancak söz konusu faşizmle yönetilen bir ülke ise işler öyle yürümez. Devlet herkese parası kadar tedavi hakkı sağlar. Sözün özü paran varsa yaşa yoksa öl politikasıdır işleyişte olan.
O nedenle diyoruz ki halkın sağlığını ancak halkın iktidarı düşünür. Halk Anayasası taslağında bu durum şu sözlerle açıklanmış:
Madde 36; “a) Herkes doğuştan başlayarak sağlıklı ve güvenlikli bir yaşam hakkına sahiptir. Devlet bu amaçla insan sağlığını her şeyin üzerinde tutarak sağlık hizmetlerini ücretsiz karşılar.”