Geçtiğimiz günlerde konut projelerini işgal eden silahlı çetenin içerisinde, rütbeli polisler, tapu müdür yardımcısı, mafya ve noter ile bir gazetecinin dahi yer aldığı ortaya açıktı. Çete üyelerinin milyonlarca liralık vurgun yaptığı belirtildi
Gün geçmiyor ki bir çeteye operasyon yapılmasın. Hemen her çete haberinin değişmeyin olayı ise yakalanan çetenin üyeleri arasında polis, asker, savcı ve hakim olmasıdır. Ki bu durum hiçte olağandışı değildir.
Çünkü ülkemizde en büyük çete AKP iktidarıdır.
Bir gecede 22 mafya babasını serbest bırakan AKP iktidarıdır. Çeteleri sokaklara salan da.
Artık her köşe başında bir torbacı var. Soğanın bile mafyası var ülkemizde. Ve bu durumun sorumlusu ise elbette AKP faşizminden başkası değildir.
Özellikle devrimcilerin örgütlü olduğu mahallelerde çeteleşmeyi serbest bıraktılar. Teşvik ettiler, göz yumdular. İstediler ki gençler devrimci olmasın da çeteci olsun. AKP faşizminin bilinçli politikasıydı bu. Ve halen sürmekte olan politikasıdır.
AKP çeteleşmeye göz yumuyor. Her işi yalan, dolan, hırsızlık olan AKP faşizminin elbette çetelere karşı mücadele etmez. Çetelerin varlığında, yaygınlaşmasında çıkarı vardır çünkü. O çetelerden faydalanırlar. Çeteleşmeyi meşrulaştırırlar. İstediğinin önünü açar, işine yaramadığı noktada da alır tutuklar. Ya da Sedat Peker gibi kaçabilenler kaçar. Bugün Sedat Peker’in itirafları bilinen, yabancısı olunmayan gerçeklerdir. Öyle ki bu gerçekler yıllardır devrimciler tafafından dile getirilmiştir. Devletin kendisi mafyadır. Bugün yaşananlar, ortaya saçılanlar, basına yansıyan haberler, mafyacı çetecilerin itirafları bunu ıspatlıyor.
Çete devletine, çetelere karşı tek çözüm örgütlenmektir. Halkın kendi kurduğu meclislerde örgütlenip mücadele etmektir. Çetelerin iktidarı değil halkın iktidarı için halk örgütlenmeli ve halkın iktidarını kurmalıdır.
