TAYAD ölüm orucundaki Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın sağlık durumları ile ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamada direnişçilerin uzun süreli açlık sonucu yaşadığı rahatsızlıklara ayrıntılı değinildi. TAYAD’ın yaptığı açıklamada, direnişçilerin şu an talepleri karşılansa, birçok hastalığı ömürleri boyunca yaşayacaklarının altı çizildi. TAYAD’ın yaptığı açıklamanın tam metnini yayınlıyoruz:
200 günü aşan Ölüm Orucu eylemi insan vücudunda artık geri dönülemez hasarlara neden olmaktadır. Bu süreden sonra talepler kabul edilse dahi direnişçilerde Wernike Korsakof başta olmak üzere lenf ödem, bacaklarda yanma şişme, sürekli unutkanlık, uzun süreli açlığa bağlı olarak oluşan hastalıklar direnişçinin ömür boyu çekeceği hastalıklardır.
Taleplerin görmezden gelinmesi durumunda ise ağrılı bir ölüm kaçınılmazdır!
Bugün 200’lü günleri geride bırakan Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın hastalıkların başlangıcı sayılabilecek rahatsızlıkları bu günlerde belirgin hale gelmiştir.
Sibel Balaç 48’li kilolara Gökhan Yıldırım ise 42 kiloya kadar düşmüştür.
Bu durum hayatı tehlikeyi arttırmaktadır.
Ayrıca Sibel Balaç’ta kalp çarpıntıları ayaklarda şişme, halsizlik, şekeri katı yiyememe gibi rahatsızlıklar uzun süredir devam ediyor. Kas ve eklem ağrıları şişlikleri var. Kılcal damar çatlamaları ise yeni geçmiş durumda.
Kalp çarpıntıları ise sürekli devam eder durumda hayatının bir parçası olmuş.
Gökhan Yıldırım son açık görüşünde ailesinden aldığımız bilgiye göre;
El ve ayaklarında damar çatlaklarından kaynaklı kızarıklar mevcut, bu kızarıklıklardan dolayı şu an ellerinin parmak aralarında yaralar çıkmış durumda burun bölgesinde kızarıklıklar, ufak tefek yaralar var. Ensesinde kızarıklıklar, damar çatlaklarından kaynaklı yine vücut direnci düşmüş durumda. Şu an yürüyüş yapamıyor, hücresinden çıktığı zaman gitmek istediği yere tekerlekli sandalye ile gidebiliyor, ve ağız içinde yaraları mevcut. Katı şeker kullanamıyor, sadece su şeker tuz ve limonla beslenebiliyor.
Parmakların el parmaklarının arasındaki yaralardan kaynaklı şu an yazı yazamıyor geçici olarak yazmaya ara verdiğini söylüyor.
Kemik ağrıları olduğunu söylüyor bu kemik ağrılarından kaynaklı geceleri uyuyamadığını söylüyor
Hücresinden çıkarken bir yere giderken tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalıyor çünkü yürürken dengesini kaybedip düşebiliyor. Bu da kaslarının iyice erimesinden kaynaklı oluyor.
İki direnişçininde sağlık durumları gün geçtikce kötüye doğru gidiyor. Taleplerinin karşılanmaması durumu geri dönülemez aşamaya taşımaktadır.
Eğer bu iki insanın talepleri karşılanmazsa onlar sonuna kadar direnmekte kararlı!
Peki ya biz!
Yaşaması gereken bu iki direnişçiye bir yaşam borcumuz var!
Onlar yalnızca kendileri için değil Adaletsizlikle boğulmak istenen bir halk için direniyorlar!
Sibel ve Gökhan’ı Yaşatalım ki çocuklarımıza direnmenin zaferini miras bırakabilelim!
Gökhan ve Sibel’in çarpan kalbi, şişen ayakları, damarları çatlamış elleri olalım!
Yaşasın Ölüm Orucu Direnişimiz!
TAYADLI AİLELER