
İsrail saldırısını durduran, İsrail’e ateşkesi kabul ettiren, Filistin direnişidir.
Bugün kimileri, bu ateşkesi ABD’nin yeni başkanı Trump’un sağladığıın söylüyorlar.
İsrail, Filistin halkının direnişini kırıp, amaçlarına ulaşsaydı, Trump, buna itiraz mı edecekti?
Ama İsrail, Gazze’de adeta taş üstünde taş bırakmamasına, Lübnan’a sayısız saldırı düzenlemesine, direnişin önderlerinin bir çoğunu katletmesine rağmen, amacına ulaşamamıştır.
Amaç Filistin direniş örgütlerini etkisizleştirmekti. Taş üstünde taş kalmayan Gazze’den hala füzeler gidiyor İsrail’e.
Filistinli örgütler, eylemlerini sürdürüyorlar.
Amaz Filistin halkını yıldırmak, sindirmekti. 50 binin üstünde Flistinli katledildi, Filistin halkı direnmeye devam etti.
İsrail amaçlarına ulaşamadığı gibi, büyük kayıplar verdi. Açıklanan rakama göre 840 İsrail askeri öldü; 14 bin İsrail askeri ve işgalci yerleşimci yaralandı. Yüzlerce İsrail askeri, Filistin’den tabutla döndü.
İsrail’e ateşkese zorlayan, işte bu gerçektir.
İsrail’i durdurmanın onuru ve gururu, Filistin halkınındır.

İsrail’li bakanlar, komutanlar bile, “savaşın stratejik amaçlarına ulaşılamadığını” itiraf ediyorlar.
Onlaar göre; “Rehinelerin silahların gücüyle döndürülmesi, Hamas’ın ve diğer Filistin direniş örgütlerinin askeri kapasitesinin yok edilmesi, Hamas iktidarına son verilmesi, Gazze’nin İsrail’e tehdit olmaktan çıkarılması” savaşın hedefi olarak belirlenmişti.
İsrail’in yaptığı katliam ve daha azla katliam oldu.
“471 günde 46.913 insan katletti. 10 binin üzerinde enkazların altında ölü olduğu sanılıyor. 110.750 Filistinli yaralandı. 1000’e yakın sağlık görevlisini, 200’ün üzerinde gazeteciyi katletti.
Binaların yüzde 60’ını, konutların yüzde 92’sini, okulların yüzde 88’ini, hastanelerin yüzde 50’sini yıktı ya da kullanılamaz hale getirdi. Ekili alanlar ile yolların yüzde 68’ini tahrip etti. 2,2 milyon nüfusu sürekli olarak bir yerden diğerine sürdü. Gazze halkını açlığa ve susuzluğa mahkûm etti.”
Ama bütün bunlara rağmen, amacına ulaşamadı.
Filistin halkı teslim olmadı.
Her türlü teslimiyeti reddetti.
Tek bir Filistin direniş örgütü teslim olmadı, direnişten çekilmedi.

İsrail Lübnan’da da amaçlarına ulaşamadı. Basından bir özetle aktaralım Lübnan’daki durumu da:
“Direnişin belinin kırıldığına dair yapılan bütün çıkarımlara rağmen aynı şey Lübnan için de geçerli. İsrail, Hizbullah’a çok ağır darbeler vurduğu halde Litani nehrine kadar çıkamadı; sınır hatlarındaki köy ve kasabalarda saplanıp kaldı. Yoğun bombardıman, suikast operasyonları ve güneyi insansızlaştırma çabalarına rağmen Lübnan’dan roket-füze-SİHA atışlarını durduramadı. Harekete geçirdikleri işbirlikçi grupların çabalarına rağmen Lübnanlıları Hizbullah’a karşı ayaklandıramadı. İsrail’in kuzeyinden kaçan yerleşimcileri döndüremedi. Ve sonunda ateşkese gitmek durumunda kaldı.”
Zafer, Filistin direnişinindir.
Bu kadar büyük bir saldırı karşısında, tüm emperyalist dünyanın ekonomik, askeri, siyasal desteğiyle ölüm yağdıran İsrail saldırganlığı karşısında, direniş iradesini ve kararlılığını bir an bile kaybetmemek, zaferin kendisidir.
Filistin halkı, tüm dünya halklarına, en ağır koşullarda bile, üzerlerine ölüm yağarken bile direnilebileceğini bir kez daha göstermiştir.
Filistin direnişi, bir halkın ve direnme kararlılığına sahip örgütlerin, karşıdaki düşman ne kadar güçlü olursa olsun, saldırı ne kadar büyük olursa olsun, DİRENİLEBİLECEĞİNİ göstermiştir.
Yenilmezlik, DİRENMEKTİR.
Dünyanın tüm emperyalistleri birleştiler, İsrail’i koçbaşı yapıp tüm güçleriyle saldırdılar, ve fakat Filistin’i dize getiremediler. Bugünün özü, özeti budur.
Teslim olmayanlar yenilmez!
471 gün boyunca, bombalar altında boyun eğmeyen Filistin halkını selamlıyoruz.
417 gün boyunca, tüm olumsuz koşullara ve saldırının ağırlığına rağmen, direnme iradesini ve kararlılığını sürdüren Filistin direniş örgütlerini selamlıyoruz.