Olağanüstü trajedi… Sizin “hukukunuzdan” iki örnek

BASINDAN: Yalçın Doğan, 18 Kasım 2020, T24

Kaybolan, geri gelmesi mümkün olmayan hayatlara, geride kalan perişan hâle düşen hayatlara sözünü ettikleri hukuk reformu ne ölçüde değecek?..
Eşi sokak kapısını açıyor, evde derin bir sessizlik…
Oysa, evde ikisi altı ve sekiz yaşlarında, biri dokuz aylık bebek, üç çocuk var ama, ev sessiz…
Eşi bir kaç adım atıyor, bir odanın kapısını hafifçe itiyor…
Aman Allahım!..
Eşi Sevgi hemşire…
Gözleri yuvalarından fırlıyor…
Çılgın gibi tavandan sarkan ipi kesmeye çalışıyor…
Çok geç…

Üç çocuk annesi eşi Sevgi Balcı tavana bağladığı iple kendisini asmış!..
Aylardır bunalımda olan Sevgi Balcı, üç çocuğuna rağmen, o bunalımı atlatamıyor ve intihar ediyor.
Neden?..


“Üç yıldır sebebini öğrenemediği, bilmediği bir nedenden dolayı KHK ile Isparta’da görevinden ihraç edildiği için!..”


İhraç edildikten sonra ısrarla soruyor ancak, hiç kimse ona yanıt vermiyor.
Devamında içinden çıkamadığı öylesine bir bunalım ki…
Ve yeni doğan bebeği kundakta iken… İntihar…

KHK’lar.. Binlerce kişinin görevine son verilen kararlar… Ne ölçüde isabetli?.. O KHK’larda “hukuk” nerede?.. Şimdi “hukuk reformu” diyorlar…


Olacağı artık yok ya…
Yine de…
Kaybolan, geri gelmesi mümkün olmayan hayatlara, geride kalan perişan hâle düşen hayatlara sözünü ettikleri hukuk reformu ne ölçüde değecek?..

Yıllar süren hukuk facialarına en trajik örneklerden biri…
Nazan Bozkurt
Ankara’nın göbeği, Kızılay, Yüksel Caddesi…
Nazan Bozkurt caddenin ortasında, elinde bir pankart, pankartta “işimi geri istiyorum” yazıyor.
23 Ocak 2017’de yayınlanan KHK ile görevine son veriliyor. O tarihten itibaren yaklaşık üç yıl Yüksel Caddesi’nde aynı pankartı taşıyor.
Sonunda polis bu “eyleme” sessiz kalmıyor, müdahale ediyor. Polis tarafından darp ediliyor, elmacık kemiği kırılıyor. Ayrıca, görme kaybı tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.
“Adli Tıp’ta muayene ediliyor, muayene parasını kendisi ödemek zorunda bırakılıyor, polislere bir şey olmuyor.”


Sonra ne oluyor?..


Hepimizin ezberlediği şey oluyor.


Nazan Bozkurt üç aydır hapiste!.. Pankart taşıdığı için suçlu bulunuyor!..


Oysa, kimseye zararı dokunmuyor, ne çimenleri eziyor, ne camları kırıyor, sadece hakkını isteyen pankart taşıyor, suçu bu!..
Nazan Bozkurt Gebze Cezaevi’nden mektup yazıyor:


“Sorgusuz sualsiz ihraç edildik. İŞKUR ve SGK tarafından fişlendik. 140 bin kişiydik. Kimimiz öldük, kimimiz direndik. Öyle kolay gitmedi ölenlerimiz, kansere yakalanıp acı çekerek, inşaattan düşen öğretmenler olarak, pazarcılık yaparken Covid – 19’a yakalanarak, Meriç’te boğularak, bir sabah namazında kalbimiz durarak, selam sabah kesilerek acılar içinde can verdik.”

Konu Meclis’te


Çok ağır iki trajedi!..


Türkiye’de yıllardır “hukukun” nasıl işlediğini gösteren iki örnek. Binlercesinden sadece iki örnek…


“Binlerce” derken… Binlerce insan… Binlerce hayat…


Burada aktardığım her iki konu 11 Kasım günü, bir hafta önce, HDP Kocaeli milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu tarafından Meclis kürsüsünden dile getiriliyor. (TBMM 11 Kasım 2020 tarihli tutanak,s.50).
Gergerlioğlu’nun sözleri ve okuduğu mektuptan sonra AKP Grup Başkan Vekili Mehmet Muş söz alıyor:


“Hatibin bize yönelik suçlamalarını reddediyorum. Burada dile getirdiği unsurlarla ilgili hukuk mekanizmaları açıktır. Bir darbe girişimi olmuştur, onun sonucunda bazı tedbirler alınmıştır. O sırada hak kaybına uğrayanlardan ya da uğradığını düşünenlerden müracaat etmek suretiyle görevine döndürülenler olmuştur”. (TBMM Tutanak, aynı yerde).


Ya intihar edenler?.. Hapislerde çürüyenler?.. Onlar ne olacak?..

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.