Kemal Kurkut Davası: “KURŞUN YERDEN SEKTİ” yalanı!

Hiç bir kanıt delil olmadığı halde halkın çocuklarına müebbet hapis veren AKP’nin yargısı kameralar önünde Kemal Kurkut’u katleden polis için ödül gibi ceza istedi. Adlî tıp kurumuna polisi aklayacak “kurşun sekti” belgesini hazırlatarak polise hiç ceza vermemeyi planlayan AKP’nin cübbeli cellatları suç işlemeye devam ediyor.

Kemal Kurkut’un katili polis memuru Y.Ş. için savcı “Bilinçli taksirle ölüme sebebiyet verme” suçundan 3 yıldan 9 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılması istedi. Adli Tıp raporuna göre ise “KURŞUN YERDEN SEKTİĞİ” yönünde.


Dün Diyarbakır ‘da 2017 Newroz kutlamalarına katılırken hedef alınarak katledilen üniversite öğrencisi Kemal Kurkut’un katil zanlısı polis Y.Ş. hakkında “Olası kastla öldürme” suçundan açılan davanın Diyarbakır 7’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde 10’uncu duruşması görüldü. Duruşmada katil polis Y.Ş.’nin avukatı sanığın çalıştığı şubenin karantinada olduğu, müvekkilinin de karantinada olduğu için duruşmaya katılamadığı ve yazılı savunma sunduğunu açıkladı. Duruşmaya Kurkut’un ağabeyi Ferhat Kurkut ile avukatları Mehmet Emin Aktar, Sidar Avşar ve Zeynep Işık katıldı.

‘KURŞUN YERDEN SEKTİ’ İDDİASI
Yine raporlar değişti. İlk UKB’nin ilk raporuna göre doğrudan ateş edildiği yazarken UKB’nin ve İstanbul Adlı Tip’in ikinci raporuna göre kesinlikle kurşun yerden sekme sonucu Kemal Kurkut’a isabet etmiş.

Savcılık sunduğu mütalaasında, Jandarma Genel Komutanlığının uzmanlık raporuna göre Kurkut’un vücudundan çıkan merminin sanık polis Y.Ş.’nin kullandığı silaha ait olduğunu belirtti. Mütalaasında, sanık polis Y.Ş.’nin Kurkut’u hedef alarak ateş etmediği ve suçlamaları kabul etmediği şeklindeki savunmasına yer veren savcı, Ulusal Kriminal Büro’nun (UKB) doğrudan ateş edildiğinin belirtildiği ilk raporu için “Kesinlikle yerden sekme sonucu” ifadesine yer vermesi dikkat çekti. Mütalaada, UKB’nin ikinci raporu ve İstanbul Adlı Tip Kurumu’nca (ATK) hazırlanan uzmanlık raporlarında kurşunun doğrudan değil yerden sekme sonucu vücuda girdiği iddia edildi.

Savcılık mütalaasında, “Olayın Diyarbakır’da Newroz kutlamalarının başlamadan önce meydana gelmiş olması, bölgenin terör konusundaki hasas durumu, maktulun polisin ihtarına ve ihtar atışlarına rağmen durmayarak kontrol noktalarını aşmış olması, güvenlik güçlerinin aklına muhtemel bir terör saldırısı riskini getirmiş ise de incelenen görüntü kayıtlarında ve alınan uzmanlık raporlarına göre maktulun üzerinde sadece kot pantolon ve elinde bıçak oluşu gözetildiğinde sanık savunmaları ve tanık anlatımlarına göre maktulun ‘gelin ulan öldüreceğim patlatacağım’ şeklindeki sözleri üzerine sanığın silahı ateşlemesi şeklinde gelişen olayda maktulun yarı çıplak olması nedeniyle üzerinde patlayıcı olmayacağını mesleki bilgi ve tecrübeyle öngörmesinin kendisinden beklendiği, yine görüntü kayıtlarında maktulun elinde bıçak ile görevli polislere ya da alanda bulunan vatandaşlara herhangi bir saldırı teşebbüsünde bulunmadan rastgele alanda hareket ettiğinin anlaşıldığı, buna rağmen alanda görevli başkaca polisler tarafından havaya ateş edilmesine ve alanda görevli polis sayısı da gözetildiğinde maktulun vurulmadan etkisiz hale getirme ihtimali varken, sanığın öldürme kastı olmaksızın ve mesleki bilgi ve tecrübe ile yerden sekebilecek merminin maktüle isabet edebileceğini öngörmesi gerekirken, maktulun ayaklarına doğru ateş ederek etkisiz hale getirmeyi amaçladığı ancak adlı tip raporunda da belirtildiği gibi yerden seken merminin maktüle isabet etmesi olayında sanığın ve görevli diğer polis memurlarının sözlü ve ateşli uyarılarına direnen maktulu etkisiz hale getirmek için kademeli olarak silahla ateş etmesi yasa gereği ise de polis vazife ve selahiyet tüzüğünün 17. Maddesinde belirtilen suçlunun öldürülmekten ziyade yaralı olarak yakalanmasına ilişkin hükme gerekli özenin gösterilmediği…” gerekçesiyle Y.S.’nin olay anındaki durumu ve atış sayısı dikkate alındığında aşırılığa kaçarak silah kullanıldığına dikkat çekerek, sanığın “Bilinçli taksirle ölüme neden olma” suçundan cezalandırılmasını talep etti.

Kurkut ailesi avukatları ve sanık avukatı, verilen mütalaaya karşı süre talebinde bulundu. Mahkeme duruşmayı 22 Eylül’e erteledi.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.