KAMU EMEKÇİLERİ CEPHESİ’NDEN AÇIKLAMA: SUÇ YOK DİRENİŞ VAR!

Kamu Emekçileri Cephesi tarafından Yüksel direnişçilerinin tutuklanmasıyla ilgli bir açıklama yapıldı.  Tarihsel Yüksel direnişini kırmak, bitirmek için geçtiğimiz günlerde yapılan saldırı ve tutuklamaların nedenin ortaya koyan açıklamanın tam metnini yayınlayoruz.


AKP faşizminin ne denli köşeye sıkışıp çaresiz kaldığını bir kez daha gördük. Bir yandan sahte müjde açıklamalarıyla halka umut dağıtırken diğer yandan halka saldırılarını arttırarak kendisine muhalefet çevreleri tamamen yok etmeye çalışıyor.

11 Ağustos’ta Nuriye Gülen’in İdil Kültür Merkezinde gözaltına alınıp tutuklanmasından sonra, 21 Ağustos’ta da Yüksel Direnişçileri Acun Karadağ, Nazan Bozkurt, Mehmet Dersulu, Mahmut Konuk, Düzce ve Yüksel Direnişçisi Alev Şahin ve direniş destekçisi Armağan Özbaş 8 günlük gözaltından sonra tutuklandı. Yalnızca gözaltı süreleri düşünüldüğünde dahi bu “operasyonun” suça müdahale etmek için değil, suç üretmek için yapıldığı ortaya çıkar. Aksi halde, hazır bir dosya söz konusu ise 8 günlük gözaltı süresinde savcı, polis ne yapmakta, yargılamayı başlatmak için neyi beklemektedir? Amaçları 8 gün boyunca işkence yapmak, direnişçileri yıldıramayacaklarını bilseler de hırslarını almak, bu esnada suçlama uydurmak, yalan ve iftiralarını delilmiş gibi dosyaya koymaktır.

Peki ne yaptı bu direnişçiler? Elbette çok şey. AKP Kanun Hükmünde Kararnameleri kamu emekçilerine karşı bir silah olarak kullandığında, bir bir çıkıp barikat oldular. İşlerini, onca yıllık emeklerini çalanlara karşı dimdik durdular. Binlerce kamu emekçisi işten atılıp açlığa, çaresizliğe, sosyal tecrite itildiğinde umutsuzluktan başka bir yol olduğunu direne direne gösterdiler. Sadece KHK’lar da değil, halka atılan her tokadı hissettiler. Çorlu aileleriyle, Soma’daki madencilerle, işinden edilmiş işçilerle dayanışma halinde oldular. Deprem oldu, koşup gittiler evi barkı yıkılmış insanların yanına. Evladını, kardeşini, annesini kaybedenin yanında oldular. Baskı gören gazetecilerin, sanatçıların sesi oldular. Ölüm orucundaki avukatların haklı taleplerine tercüman oldular. Tüm bunlardan pek çok şey çıkar, ancak tek bir suç çıkmaz. Aydın olmanın sorumluluğunu en iyi şekilde taşımış, tüm bedellerine rağmen susmamış, gerçeği haykırmaktan çekinmemiş, halkın acılarını birleştirip umuda çevirmiş bu insanlardan suçlu yaratamazsınız.

Suçu üreten, katilleri, tecavüzcüleri koruyan, çetecilere, hırsızlara, uyuşturucu satıcılarına her türlü imtiyazı sağlayanlar, şimdi bu güzel, onurlu insanlara çamur atıyor, terörize ediyor. Halkımız gerçeği en iyi şekilde görüyor, bundandır ki yeni yeni yalanlara sığınmak zorunda kalıyorlar. Nuriye Gülmen’i tutuklamak için “Kaçma Şüphesi” olduğunu söylediler örneğin. Kaçma niyeti olan yaklaşık 4 yıldır sokaklarda, meydanlarda, direniş alanlarında mı olur? Kaçanları çok gördük, eminiz ki çok da uzak olmayan bir tarihte daha da fazlasını göreceğiz. Hepsi de suçluluğu her dönem belli olan, gücünü sırtını dayadıklarından aldığı için rahat olan, miadı dolup da güvendikleri tarafından terk edilince kaçmaktan başka dayanacak şeyi olmayanlardı. Oysa bakın Nuriye Gülmen’e, direnişçilere, sırtını dayadıkları tek güç yıkılmaz, tükenmez halktır. Tek bir gün bile suçlu olmamış, suçlunun yanında taraf olmamışlardır. Yaklaşık dört yıldır onlara direnme gücü veren de tam da budur. Haklılıklarından aldıkları güçle her türlü baskıya, işkenceye rağmen vazgeçmemişlerdir.

Bugün mahkûm edilmeye çalışılan direnişçiler nezdinde işte bu iradedir. Faşizm, uykularını kaçıran, büyüdükçe, yayıldıkça sonunu yaklaştıran bu direnme kültürünü ortadan kaldırmaya çalışmakta, adaletsizliğe uğrayanlara “Aman ha direnmeyin” mesajı vermektedir. Direnişçileri tutuklayarak direnişleri bitirmenin hesabını yapmaktadır. Gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz ki, bunlar beyhude çabalardır. Tarih boyunca adaletsizlik, baskı, zulüm karşısında mutlaka direniş bulmuştur. Yüksel’de de olacak olan budur, direniş kişilerin ötesinde, kendi devinimini sağlayan bir güçtür. İleri ya da geri gider, içeride ya da dışarıda, bir şekilde hep sürer.  

Bizler tutsak direnişçilerin haklılığına, suçsuzluğuna kefiliz. Onları yalanlarla, demogojilerle değil, halka dokunan elleriyle tanıdık. Direnmek, işini istemek, adaletsizliğin karşısında olmak suç değildir, onları hapsetmek, karalamak, anayasal haklarını kullandırtmamak suçtur. Direnişçiler derhal serbest bırakılmalıdır.

Tüm KHK işinden atılmış emekçilere ve direniş dostlarına çağrımızdır: Yüksel sizin sesinizdir, Yüksel sizin alanınızdır!

Gelin hep birlikte işimize, ekmeğimize sahip çıkalım! Adaletsizliğe dur diyelim!

YÜKSEL DİRENİŞÇİLERİNE ÖZGÜRLÜK!

DİRENE DİRENE KAZANACAĞIZ!

EMEKÇİYİZ HAKLIYIZ KAZANACAĞIZ!

KAMU EMEKÇİLERİ CEPHESİ

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.