İşkence Başka Nasıl Korunabilir Ki?

7 Ocak 2010 tarihinde İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan Murat Konuş  polis işkencesiyle  hayatını kaybetti. Konuş’a işkence yapan polisler hakkında açılan dava 9 yılın ardından karara bağlandı. Mahkeme heyeti, 4 polis hakkında “İşkence sonucu ölüme neden olma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi.  Oktay Kapsız, Ramazan Adıgüzel, Murat Ertürk ve Abdülcelil Karadağ’a verilen ceza indirim yapan mahkeme heyeti cezayı müebbet hapis cezasına çevirdi. Bunun üstüne bir de mahkeme müebbet hapis cezası verdiği polisler hakkında tutuklama kararı vermedi.

Çok yakın tarihte kaçtıklarını da duyarız. Zira mahkeme tutuklamayarak « kaçın » demiştir.

Akıllara avukatlara uygulanan tutuklamalar geliyor. İşleri gereği her an mahkemelerde, karakollarda olan, tutuklanmayı gerektirecek hiç bir durum yokken tutuklanmışlardı. Kendisi Suriye’de iken tutuklama kararı sonrasında Selçuk Kozağaçlı hakkında çıkarttıkları “kaçtı” yaygarasının üzerine ülkeye geri dönmüş olmasına ragmen tutuklanmıştı.

  Kendi kanunlarına göre bile tutuksuz yargılanabilecek binlerce örnekle doludur ülkemizde. Milletvekilleri, avukat, öğrenci…

Söz konusu işkenceciler olunca zaten binde bir ceza alırlar. Bu cezalar da ya ertelenir ya da bir şekilde cezasız bırakılır. Bu son örnek pek rastlanan bir durum uygulama değil. Hatta ilk bile diyebiliriz. Ya da biz böyle bir hadise hatırlamıyoruz. Faşizm işkencecileri korumak adına sınırları zorluyorlar. Daha  doğru bir ifade ile söz konusu  işkencecileri korumak olunca faşizm sınır tanımıyor.

 

2 saatte işkence ile katledildi!

Gözaltına alınan Konuş, polisler Gürbüz Kurnaz, Yalçın Beşikçi, Osman Ölker tarafından saat 08.12’de asayiş büroya yürüyerek götürüldü. Ancak saat 10.55 de ise Konuş bir battaniye içerisinde hastaneye götürüldü. Doktorlar Konuş’un 11.45 itibarıyla hayatını kaybettiğini tespit etti.



Sosyal ağlarda paylaşın

Schreibe einen Kommentar

Deine E-Mail-Adresse wird nicht veröffentlicht.