Halkın Avukatı, Ölse De, Mezarından Adalet Mücadelesine Önderlik Etmeye Devam Eder.

Ebru Timtik, “avukat ölse de mezarında hak arar” demişti.

Şimdi bu sözü şimdi şöyle ifade edebiliriz:

“Halkın avukatı, ölse de, mezarından adalet mücadelesine önderlik etmeye devam eder.”

16 Kasım’da Avrupa çapında barolar tarafından gerçekleştirilen eylemlerin önderi, hiç kuşkusuz Ebru Timtik’tir.

Cüppeleriyle meydanlara çıkan bu hukuk ordusunun komutanı, Ebru Timtik’tir.

Türkiye barolarının daha önceki herhangi bir dönemle, herhangi bir davayla karşılaştırılamayacak nitelikteki sahiplenmelerinin mimarı Ebru Timtik’tir.

Avrupa ve Dünya Baroları, tarihlerinde çok ender olarak bu şekilde yaygın eylem kararları almışlardır.

Hele ki, ülkelerin büyükelçilikleri önüne giderek eylem yapmak, tarihlerinde daha da az rastlanan bir eylem biçimidir.

Onlar daha çok raporlar hazırlarlar, uluslararası kurumlara yönelik sembolik eylemler yaparlar.

Ancak 2020’de halkın avukatlarının ve sanatçılarının ölüm orucuna yattığı direniş döneminde bu statüleri kırıldı.

Açlık grevine “düşünce” olarak karşı çıkan avukatlar, destek için açlık grevi yaptılar. Kendileriyle mi çeliştiler? Hayır.

Adalet mücadelesinin bizzat hukukçular tarafından farklı biçimlerde de verilebileceğini gördüler; bu farklı biçimlerin gün gelip zorunlu, kaçınılmaz olduğunu gördüler ve bunun gereğini yaptılar.

Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in yargılandığı davanın Eylül ayındaki duruşmasında ortaya çıkan tablo da çok çarpıcıdır. 11 Baro başkanı bizzat gelmiştir o duruşmaya. “Terör örgütüne üyelik” suçlamasıyla yargılanan avukatları savunmuşlardır.

Ama avukatları savunmaktan öte, daha önemlisi, “bu avukatlık anlayışını” savunduklarına dair yaptıkları özel vurgulardır.

Halkın Hukuk Bürosu, bir avukatlık anlayışı oluşturmuştur.

Kısaca HALKIN AVUKATLIĞI olarak tanımlanan bu avukatlık, paraya, davalara, müvekkillere, müvekkillerin yakınlarına, ve dahası, hukuk ve adalet mücadelesine bakış açısıyla, klasik düzen avukatlığından net bir ayrım çizgisi çekmiştir. Sadece düzen avukatlığından değil, klasik “solcu” avukatlık da aşılmış ve yeni bir tarz ortaya konulmuştur.

Ebru Timtikler’in, Aytaç Ünsallar’ın adalet mücadelesini can bedeli sürdürmeleri, bu avukatlık tarzının bir parçası ve devamıydı.

Bu anlayış ve bu pratik, tüm dünya çapında avukatlar arasında ciddi tartışmalar, sarsıntılar yaratmıştır. B:u sarsıntı, hepsini olmasa da, bazı statüleri yıkmıştır.

Bugün iki milyon üyeli avukat örgütleri, Ebru Timtik’e ödül veriyorsa, onlar için eylem kararları alıyorsa, işte bunun sonucudur.

Avrupa’nın başkentlerinde binlerce avukat, Ebru’nun resimleriyle, yargılanan halkın avukatlarının resimleriyle faşizmin karşısına dikiliyorlarsa, bunun sonucudur.

Ebru Timtik, adalet mücadelesine mezarından önderlik etmeye devam ediyor.

Devrim ve sosyalizm, ALTERNATİF olmakta somutlanır.

Hayatın her alanında, her konuda, düzenin dayattığının karşısına bir alternatif çıkarabiliyorsak, işte o zaman eskinin yıkılışı ve yeninin kuruluşu adım adım geliyor demektir.

Ebrular, eskiyi yıkıp, yenisini yapan mimarlardır.

Sosyal ağlarda paylaşın