Filistin’de Dökülen Her Damla Kandan AKP Faşizmi de Sorumludur (1)

İşbirlikçi iktidarların emperyalizmden yani efendilerinden bağımsız, emperyalizme rağmen bir politikası olmaz, olamaz. Hele ki dış politikasının bahsi bile edilemez. AKP faşizminin de bağımsız dış politikası yoktur.
Ülkemiz de emperyalizmin yeni sömürgesidir. Ve AKP faşizmi yeni sömürge ülkemizin mevcut işbirlikçi iktidarıdır. AKP iktidarının dış politikasında hiç bir iradesi yoktur, dışarıda yaptığı veya yapacağı her şeyde belirleyici olan başta ABD olmak üzere emperyalizmin çıkarlarıdır.

AKP faşizminin iktidarda bu kadar süre kalabilmesini en etkili sebeplerinden birisi de ABD ve İsrail’e karşı söylemleridir. Bu konuda en hatırlarda kalanı “van minüt” şovudur. Çeşitli platformlarda ABD ve İsrail’e karşı sarfettiği sözler ile sanki onlara kafa tutuyormuş gibi görünmeyi belli oranda başararak, halkımızın ABD ve İsrail düşmanlığını istismar eden AKP faşizmi İsrail devletinin her anlamda en yakın müttefikidir. ABD emperyalizminin ileri karakolu İsrail’e karşı aldığı hiç bir tavır olmamıştır.

En yakın tarihimizde Mavi Marmara katliamı olarak hatırlarda kalan, İsrail’in ülkemizden yola çıkan yardım gemilerine yaptığı saldırı sonucu yaşanan katliamda AKP’nin tavrı; İsrail ile AKP ilişkisinin niteliğinin gerçekte nasıl olduğunu göstermekte yeterli gelse de biz bu yazımızda bu konuyu bir kaç yönüyle ele alacağız.

Mavi Marmara Katliamı:

Erdoğan’ın kendisi dahi Mavi Marmara Katliamı ile ilgili El Cezire’ye verdiği röportajda, “Mavi Marmara’ya saldırı savaş nedeni” demişti. O zaman Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, “Mavi Marmara olayı uluslararası hukuk kuralına uygun değildir. Aslında bu bir savaş nedenidir.” derken doğruları dile getiriyordu. Daha sonra Erdoğan ikiyüzlülüğü şu sözlerle devam etti: Fakat biz Türkiye’nin büyüklüğüne yakışanı yaptık ve bunu sabırla karşıladık“. Bu röportajın bu kısmı genel olarak ülkemiz faşizminin ama özellikle AKP faşizminin İsrail politikasını özetliyor. Şow yapacak, bağıracak çağıracak, yaşanan katliamları kullanarak halkı kandıracak. Bu şekilde bir taşla birkaç kuş vuracak. Hem iktidarını güçlendirecek hem de İsrail ile yani emperyalizm ile ilişkilerine zarar vermeyecek.

Mavi Marmara gemisinde tüm uluslararası yasa ve kuralları çiğneyerek 10 vatandaşının katledilmesi, ulusal onurunun ayaklar altına alınmış olması Erdoğan’ı zerre kadar rahatsız etmez. Mavi Marmara saldırısı sonrasında Başbakanlıkta yapılan toplantıda olanları dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Nusret Güner, Toygun Atilla’nın “Sakıncalı Amiral” kitabında anlattı: “Bu tarihi toplantıda, Mavi Marmara gemisine refakat ve koruma gündeme getirildi. Hükümet yetkilileri Deniz Kuvvetleri’nin buna hazır olup olmadığını sordu. Deniz Kuvvetleri’ni temsilen toplantıda bulunan Koramiral Nusret Güner, Mavi Marmara gemisine refakat ve koruma için kuvvetinin hazır olduğunu belirtti ve hemen ekledi; ‘Refakat ve koruma görevi için hazırız. Ancak bilmenizi isterim ki bu durumda İsrail ile aramızda çatışma çıkması an meselesidir. Angajman kurallarını uygulama yetkisi bu durumda Deniz Kuvvetleri’ne verilmelidir.’ Nusret Güner’in bu cevabının ardından hükümet üyeleri ‘Mavi Marmara’ya koruma ve refakat için savaş gemilerini göndermeyelim ama basına, ‘Savaş gemilerimizi gönderdik’ diye beyanat verelim diye görüş bildirdiler.”(Barış Terkoğlu 18 Ekim yazısından)

Ülkemiz faşizminin, emperyalizmin istemeyeceği bir şeyi yapacak gücü yoktur. Hiç bir konuda emperyalizmin çizdiği sınırlar dışına çıkamaz. Mavi Marmara saldırısı sonrası Başbakanlıkta yapılan toplantıda konuşulan emperyalizmin tepkisini çekmeden halkı nasıl kandırabilecekleridir. Yoksa yaşanan katliama karşı bir cevabın biçimi değildir konuşular. Zaten olaydan sonra da herhangi bir yaptırım olmamıştır.
Katliamdan sonra güya ilişkilerini kesen AKP, Obama’nın emriyle, katledilenlerin ailelerine yardım yapılması karşılığında güya askıya aldıkları ilişkilerine kaldıkları yerden devam etmiştir. İlişkilerin askıya alındığı da o gün söylenmiş yalandır. Yalan olduğunu Erdoğan kendi ağzıyla yaptığı röportajda dile getirmiştir.
Bu arada ailelere işgalciler tarafından verilen paralara da AKP iktidarı tarafından el konulmuştur. Ailelere verilmek üzere AKP hükümetine ödenen para ailelerin eline geçmemiştir.

Sürecek…

Sosyal ağlarda paylaşın