YOK SAYMANIN BARİKATLARINI AŞA AŞA İLERLEYEN BİR DİRENİŞ…

100. GÜN

Tutsak öğretmen Sibel Balaç, 19 Aralık 202’de adalet talebiyle başladığı ölüm orucunda 100. günü aştı.

Sibel Balaç’ın direnişi 105. güne ulaşırken, Gökhan Yıldırım’ın ölüm orucu da 2 Nisan itibarıyla 99. gününde. 

Yarın o da 100. gününde olacak.   

YOK SAYMANIN BARİKATLARINI AŞA AŞA İLERLEYEN BİR DİRENİŞ…

Bu direniş şu anda bu ülkenin en önemli direnişidir. 

– burjuva medya bu direnişi bilinçli biçimde gizlese ve yok saysa da; 

– düzen içe sola ait tüm basın yayın kuruluşları bu direnişi görmezden gelse de; 

– direniş çizgisinden, geleneğinden uzaklaşmış, devrim iddiasını ve umudunu kaybetlmiş sol kesimlere ait basın yayın organları da yok sayıyor olsa da, DİRENİŞ VAR ve ağır ağır akan bir ırmak gibi, yok saymanın barikatlarını yıka yıka ilerliyor. 

Adalet talebini her düzeyde tartıştırıyor. 

Bu ülkenin yargı gerçeğini tarihe ve halka anlatıyor. 

ZOR VE ZORUNLU BİR DİRENİŞ…

ZOR bir yolculuk bu; 

“Ya zafer, ya ölüm” diye sürdürülen bir yolculuk. 

Ya ölümün koynunda bitiyor bu yolculuk, ya zaferin doruğunda. 

ZORUNLU bir yolculuk; 

Zulme boyun eğerek tecrit hücrelerinde ölmektense, adaletsizliğe teslim olmaktansa… direnmenin zorunluluğu söz konusu.  

Ölüm orucu, zor ve zorunlu. 

SİBEL VE GÖKHAN 50 YILLIK BİR GELENEĞİN DEVAMI….

Bugünler, aynı zamanda 30 Mart’ın, Mahirler’in Kızıldere’de katledilmelerinin yıldönümü. Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’la Mahirleri bir araya getiren resimler yayınlandı. 

Çok doğru bir birleştirme. 

Sibel ve Gökhan, evet, 50 yıllık bir direniş geleneğinin temsilcisi olarak ölüm orucundalar. 

Geleneğin özü, kısa; hiçbir koşulda ve hiçbir gerekçeyle teslim olmamak. 

Geleneğin özü, baskılar, yasaklar karşısında, “sopa” karşısında da “havuç” karşısında da uzlaşmamak, boyun eğmemek.  

Geleneğin özü, ölümü göze almak.

Sibel ve Gökhan, işte bu direniş çizgisinin üzerinde yanyanalar, birbirlerinin devamıdırlar.  

BİR ÖĞRETMEN SİBEL, DÜZENİN BATAKLIĞINDA BİR GENÇ GÖKHAN… 

Sibel Balaç, Kanun Hükmünde Kararnameler’le yüzbini aşkın kamu emekçisinin kıyımına karşı işinden ayrılıp, KHK’lara karşı tek militan mevzi olan Yüksel Direnişine katılmış ve Yüksel direnişçisi olarak tutuklanmış bir öğretmendir. Haksız hukuksuz 8 yıl hapis cezası verildi. 

Gökhan Yıldırım, uyuşturucu bağımlılığından uyuşturucuya karşı mücadele eden bir devrimciye dönüşmenin çarpıcı bir örneğidir. Bu nedenle tutuklunda. Haksız hukuksuz bir yargılamayla 46 yıl hapis cezası verildi… Stalinin resmi altındaki resmi, yazdığı yazılar, gösteriyor ki, Gökhan Yıldırım, devrimin bu halkın çocuklarını nasıl bir bilgeye, bir öndere dönüştürebildiğinin örneğidir. Mahallesinde verdiği mücadeleyi, şimdi tecrit hücrelerinde adalet mücadelesi olarak sürdürüyor. 

TALEPLERİ, ONBİNLERCE TUTSAĞIN

VE 80 MİLYON HALKIN TALEPLERİ… 

Bugün Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın direnişini tüm halk olarak sahiplenmenin zamanıdır. 

Ya ölümün ya zaferin koynunda bitecek olan bu direnişin, zaferin koynunda bitmesi için, elimizi taşın altına koyma zamanıdır. 

İki ölüm orucu direnişçisinin taleplerini bir kez daha halkımızın dikkatine sunuyoruz: 

Sibel Balaç’ın Talepleri:

1- Dijital delillerle, gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilmesi.

2- Keyfi şekilde uygulanan disiplin cezalarına son verilmesi.

3- Hasta tutsakların serbest bırakılması.

4- Hapishanelerdeki kitap-dergi kısıtlamalarına son verilmesi.

5- Hapishanelerde sohbet hakkının eksiksiz uygulanması.

Gökhan Yıldırım’ın Talepleri:

1- Dijital delillerle, gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilmelidir.

2- Yozlaştırmaya karşı mücadele edenlere verilen cezalar iptal edilmelidir.

3- Tarafıma bu nedenle verilen 46 yıllık ceza iptal edilmelidir.

4- Halkımızın hak ve özgürlükler, adalet mücadelesi engellenmemelidir.

5- Hasta tutsaklar serbest bırakılmalıdır.

6- Ağırlaştırılmış müebbet infaz yasası tutsaklar lehine değiştirilmelidir.

7- Tutsaklar üzerindeki baskılara yasaklara son verilmelidir.

Sosyal ağlarda paylaşın