
AKP faşizmi dizginlerini koparmış kendisinden olmayan her kesime saldırıyor.
Baskı,
Yasak,
Tehdit,
Şantaj,
Sansür…
Gözaltılar, tutuklamalar, işkence…
Açlık, yoksulluk…
Bunlar ülkemizde yaşanan adaletsizlikleri anlatmakta yetersiz kalıyor…
Yıllardır AKP faşizmi bir adaletsizliği veya bir katliamı, veya bir yolsuzluğu… bir diğeri ile kapatıyor.
Örneğin, Narin çocuğun katledilmesi ile ilgili gündem, Yeni doğan çetesi ile unutturuldu. Yeni doğan çetesi olayı Esenyurt Belediyesi’ne kayyum ve Belediye Başkanı Ahmet Özer tutuklanması ile gündemden düştü. DEM’li belediyelere kayyum atanması Abdullah Öcalan ile görüşmelerin gölgesinde bırakıldı…
Bir otel yandı, otel yangını ile tüm gündem maddeleri geride kaldı. Kapitalizmin kar hırsı ile gözünü ne kadar karartabildiğini ve bunun sonucunda 78 kişi yanarak öldüğünü gördük. Bu yangında ölümlerin asıl sorumlusu AKP iktidarıydı, çünkü AKP faşizmi patronlara daha fazla kâr ettirmek uğruna yasal düzenlemeler yapmıştı. Bu düzenlemeler sonucunda patronlar en küçük güvenlik önlemi dahi almaya gerek duymayacak kadar pervasızlaştı. Öyle ki bir yangın alarmı dahi yoktu otelde. Yangın insanlar cayır cayır yanacak seviyeye ulaştığında 78 kişi için yangından kaçmak için çok geç olmuştu… Bu gündemi bir günde 3 muhalif gazeteciyi gözaltına alarak perdeledi AKP iktidarı.
Acıyı acıyla, zulmü zulümle unutturuyor AKP faşizmi.
AKP faşizminin bu yönteminin asıl olarak etkili olduğu kesim ise, CHP, CHP peşine takılan reformist düzen solu ve Kürt milliyetçileridir.
Başta CHP olmak üzere tüm düzen içi muhalifetinin gündemini AKP belirliyor.
AKP onları adeta istediği gibi yönlendiriyor.
Çünkü hiçbirinin düzenle şu veya bu noktada gerçekten çatışma diye bir cüreti de politikası da yok.
Çünkü hiçbirinin yaptıkları herhangi bir muhalefetten “sonuç alma” gibi bir hedefi yok. Tüm “muhaliflikleri”, dostlar alışverişte görsün türünden. Bir olay olduğunda hemen hızla heyet(!) gönderiyorlar, komisyon(!) kuruyorlar, sonra aynı hızla o olayı unutuyor, belirsizliğe gömüyorlar.
Öylesine büyük alçaklıklar, “akıllara durgunluk veren” adaletsizlikler, onca hukuksuzluklar yaşanırken, “sol” görünümlü reformist, düzen içi kesimler de, gözlerini CHP’ye dikmiş, “Acaba CHP ne yapacak?” diye bekliyorlar.
Halk TV’den Tele 1’e, Birgün’den Cumhuriyet’e, reformizmin, düzen solunun medyası da, bir yandan AKP’nin çeşitli uygulamalarını teşhir ederken, öte yandan AKP’nin yaptıkları ve halka yaşattıkları karşısında yine gelip gelip CHP’nin kapısında beklentiye geçiyorlar.
Bir yandan CHP’den medet umuyor, bir yandan da halka kızıyor, halkı suçluyorlar.
AKP yozlaşmış bir iktidardır. Halk düşmanıdır. Adaletsizlikleri, alçaklıkları artık halkın her kesimini hedef almaktadır. Yönetebilmek için düzen muhalefeti de saldırılardan payını almaktadır. AKP’nin bu niteliği herkes tarafından bilinmekte. Bunun karşısında CHP ne yapıyor?
CHP Varlık Sebebine Uygun Politikalarla Hareket Ediyor.
CHP düzenin has partisidir gerçeğini kabul eden herkes nasıl bir düzende yaşadığımızı asla unutmamalıdır. Özellikle faşizmin yönetememe krizinin derinleştiği bugünlerde:
Halk artık yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Çocuğunun beslenme çantasına ekmek koyamıyor. Sağlık, sağlık patronlarına teslim edilmiş, yoksulların tedavi hakkı yok denecek seviyeye inmiş. İşsizlik resmi rakamlarla dahi 15 milyona ulaşmış durumda. Maaşları yatıramadıklarını kendileri dile getiriyor. Milyonlarca emekli kira bile ödeyemecekleri maaşa mahkum ediliyor. Bir yanda bir avuç asalak, kan emici milyarlar içinde tüm görgüsüzlüklerini yoksul halkın gözüne sokabilsin diye çığ gibi büyüyen yoksulluk, açlık ve sefalet.
Ülkenin bu tablosune karşı en ufak tepki polis jandarma saldırısına uğruyor. İki kişinin bir araya gelmesi bile yasak. Yazmak yasak, sosyal medyada paylaşım yapmak soruşturma, gözaltı, tutuklama gerekçesi. Yani AKP faşizmi baskı ve zulümde sınır tanımıyor, herkese saldırıyor. 300 bin kapasiteli hapishanelerde 385 bin tutsak var. 10 yeni hapishane daha yapılıyor. Hiçbir hukuk kuralına, kendilerinin yazdığı hiçbir yasaya uyma gereği duymaksızın yaptıkları adaletsizlikler artık CHP’yi de hedef alıyor.
Ülkenin içinde bulunduğu bu koşullarda artık yapılacak tek şey varsa o da AKP’nin korkusunu AKP’ye yaşatmaktır. O da sokaklara çıkıp AKP faşizmine ülkeyi dar etmektir. AKP faşizmi tüm politikasını bu tehlikeye karşı önlem almak üzerine inşa ediyor. (Bu yüzden sürekli olarak devrimcilere saldırması asıl konudur ama bu yazıda buna değinmeyeceğiz.) Sokağa çıkmadan, öfkeyi sokaklara taşımadan, emekçi halkın yaşantısında asgari anlamda da olsa bir “düzelme” olmayacaktır.
Ancak bunu CHP yapmaz!
Kuruluş kodları buna karşıdır.
CHP’nin varlık koşulu halkın sokağa çıkmasına, hesap sormasına engel olmaktır.
Halkın memnuniyetsizliği artık düzen temsilcilerinin moda tanımıyla “sosyal patlama” ihtimalini gündeme getirdiyse CHP devreye girer, pasif bir veya birkaç eylem yaparak büyüyen tepkinin havasını alır, öfkeyi törpüler, büyüyen memnuniyetsizliği düzen için bir tehlike olmaktan çıkartır. ADALET yürüyüşü, köylü mitingleri, kırmızı kart eylemi bunlara örnek olarak gösterilebilir.
CHP’den medet umanlar, CHP, düzen soludur.
CHP yönetimi, CHP politikaları, SOL değil SAĞ’dır.
AKP’nin, faşist diktatörlüğün, gericiliğin ALTERNATİFİ, CHP değildir.
CHP’den medet umanlar, CHP’ye değil, kendinize güvenin. Halka güvenin.
Meclis grup toplantılarında yapılan konuşmalarla, göstermelik komitelerle, raporlarla FAŞİZME KARŞI ÇIKILAMAZ.
Faşizmle, tam ve tutarlı bir karşıtlık içinde olanlar, sadece devrimcilerdir.
Faşizme muhalefet de, bu nedenle tam ve gerçekten sadece devrimciler öncülüğünde yapılabilir.
Son olarak;
Halkın ihtiyacı, faşizme muhalefet değil, faşizme alternatif olmaktır.
Bir GERİCİ iktidarın yerine başka bir GERİCİ iktidarı savunmak değil, faşizme karşı HALKIN İKTİDARINI savunmaktır.



