Düzen Futboluna KARŞI Halkın Futbolu 

Bölüm: 1

TARAFTARLAR MÜŞTERİ, FUTBOLCULAR REKLAM PANOSU, STADYUMLAR AVM! 

Köln’de 28 Mayıs’da bir futbol turnuvası düzenleniyor. Bu turnuvayı her herde yüzlercesi, binlercesi düzenlenen turnuvalardan farklı kılan bir şey var. 

Orada da goller atılacak… Faul, penaltı, ofsayt kuralları, diğer binlerce turnuvada nasılsa, Köln’de de öyle. 

Ama bir fark var yine de. 

O fark, bu turnuvada, düzenin futboluna karşı, halkın futbolunun bir alternatif olarak geliştirilmek istenmesi. 

Düzen futbolu nasıl bir futbol? 

Halkın futbolu nasıl olacak?

Bu yazı dizimizde bu iki sorunun cevabını vermeye çalışacağız. 

*

FUTBOL HAYATIMIZIN İÇİNDE

FUTBOL çok güncel bir onu. 

Çok gündemde. 

Çok önemli. 

Neden?

ÇÜNKÜ FUTBOL, gençlerimizin, hatta orta yaştakilerin büyük bölümünün hayatında yer alıyor. 

Milyonlarca insan, yeşil sahalarda, halı sahalarda, eskazakalmış sokak aralarında, betondan spor alanlarında.. topkoşturuyor. 

Eskiden sadece “erkek”lerin gündeminde olan futbol, hem oyuncu olarak, hem seyirci olarak kadınların da belli ölçülerde gündeminde.

KAPİTALİZMİN FUTBOLU KEŞFİ

Futbol, İngiltere’de 17. yüzyılın ortalarında halk arasında yayılmaya başladı. 

1848’de İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde öğrenciler arasında ilk futbol maçı yapıldı. 1862’de ilk İngiliz futbol kulübü (Notts Country) kuruldu. 1863 yılında İngiltere’de 11 futbol kulübü bir araya gelerek Futbol Birliğini oluşturdular. Bu nedenle 1863 yılı modern futbolun kurumsallaşmasının miladı kabul edilir. 1904’de FİFA kuruldu.

Önceleri kolektif oynanan bir oyun olarak futbol, halkın eğlencesi olarak yaygınlaştı. Futbolu fabrika işçileri, esnaflar, gençler oynuyordu. “Profesyonellik” henüz ortada yoktu. Burjuvazi futbolun kar getiren yanını henüz keşfetmemişti. Futbol maçlarının para karşılığında biletli oynanmaya başlanması, futbolun ticarileşmesinde ciddi bir adım oldu. 

Kapitalizm futbolun hem halkı apolitikleştirdiğini, hem de para ve pazar ihtiyacını karşıladığını gördü. Ve tüm politikalarını buna göre oluşturdu. 

NE SAĞCIYIM NE SOLCU

FUTBOL, bugün kapitalizm tarafından hem bir sömürü, hem kitleleri apolitikleştirme ve uyuşturma aracı olarak kullanılmaktadır.

Ülkemizde futbolculuk, taraftarlık, apolitikleşmenin en temel araçlarından biri olagelmiştir. “Ne sağcıyım, ne solcu, futbolcuyum futbolcu” deyimi, apolitikleşmeyle futbol arasındaki bağı özetleyen bir deyiştir.   

1933’ten itibaren 35 yıl Portekiz’in başında bulunan faşist diktatör Salazar, bu kadar uzun süre Portekiz’i nasıl yönettiği sorulduğunda “Üç F sayesinde… FadoFiesta, Futbol”demiştir. Bir diğer faşist diktatör Franco, stadyumları “beşik”olarak tanımlar, ne kadar çok insanı stadyumlara toplarsa, ülkeyi de o kadar engelsiz yönetebileceğini söyler. Salazar’ında benzer bir tanımı daha vardır. Stadyumları “uyku tulumu”olarak adlandırmıştır. 

Ülkemizde de 12 Eylül 1980 askeri faşist cuntası halkı apolitikleştirme aracı olarak futbolu çok etkili biçimde kullandı. Futbolun en tepesindeki federasyondan, amatör futbol kulüplerine kadar tüm futbol dünyasında mafyacılar, simsarlar, şirketleşen kulüpler, tarikatçılar egemen haline getirildi. 

STADLAR BÜYÜDÜKÇE, FUTBOL HALKIN ELİNDEN ÇIKTI

Kapitalistler, fabrikalarda takımlar kurup, fabrikaların takımları arasında rekabeti, kavgaları körükleyerek, futbolu, işçi sınıfını bölmek için bile kullandılar. 

Halkın, işçilerin, öğrencilerin kendi kendine futbol turnuvaları düzenlemesine karşı önlemlerini aldılar. Futbol için kendi organizasyonlarını örgütlediler. Stadyumlar kurdular, takımlar organize edip uluslararası turnuvalar örgütlediler. Stadlarbüyüdükçe ve halkın elinden futbol turnuvaları alındıkça, futbolun kitleleri politikadan uzaklaştırma yönü artmaya başladı. Artık her geçen gün futbol halkın elinden çıkıp egemenlerin denetimine giriyordu. 

İşte bu süreçlerden geçilip, TARAFTARLARIN MÜŞTERİ, FUTBOLCULARIN REKLAM PANOSU, STADYUMLARUN AVM olduğu bir döneme kadar gelindi!

FUTBOLUN AMACI “PARA” MI OLMALI?

Milyonlarca genç, “süper” futbolcu olmak istiyor.

Ama iyi bir oyuncu olmak değil orada tek amaç.  

Gençlerin hayalini, iyi oyuncu olmak, süper futbol numaraları yapmak değil, süper paralar kazanmak için süper şöhretli oyuncular olmak süslüyor. 

İdol haline gelen futbolcular artık “ne kadar güzel oynuyor”diye değil, 

“ne kadar çok transfer parası alıyor” diye övülüyor. 

Futbolda amaç para kazanmak haline getirilmiştir. 

Para kazanmak istiyorsan da, takım olarak, klüp olarak, oyuncu olarak, sponsorların ve büyük tekellerin hizmetine hazır olacaksın. Düzenin futbolunun sistemi böyle!

Biz böyle bir futbol istemiyoruz. HALKIN FUTBOLUNU İSTİYORUZ. PARA İÇİN DEĞIL, SPOR İÇİN YAPILAN BİR FUTBOL İSTİYORUZ. 

500 MİLYAR DOLARLIK “SEKTÖR!”

Bugün futbolun yıllık cirosu 500 milyar dolardır. 

500 milyar dolar… Üstelik bu resmi rakamlara geçen bütçe… Futbol üzerinden dönen kara paranın miktarı ise hesaplanamıyor. 

Mafya, dünyanın her yerinde futbolun içinde. 

Kumar dünyasının ana malzemelerinden biri yine futbol. 

Her şeyin alınıp satıldığı bir futbol söz-konusu artık. Bu “ticari alış-veriş”e spor da denilemez… 

Bu “sektör”de doğrudan veya dolaylı 700 milyon kişinin istihdam edildiği belirtiliyor. Futbolcular da, diğer çalışanlar da sömürülüyor. 

Sadece Dünya Kupası organizasyonlarının her defasında dünya ekonomisine, yani dünya tekellerine ve devletlerine 45 milyar dolarlık ek gelir sağladığı belirtiliyor. 

Bu düzene “futbolun endüstrileşmesi” diyorlar. Spor “aklın ve bedenin eğitimi, disipline edilmesi”dir. İnsanın aklına ve bede-nine en küçük bir değer vermeyen bu sistem, ne tür bir “spor” üretilebilir?

İşte bunun için, düzen futboluna karşı bir alternatif gerekiyor. 

İşte bunun için düzen futboluna karşı halkın futbolu gerekiyor. 

– Devam edeceğiz –

Sosyal ağlarda paylaşın