Didem Ünsal, Şura Başer… TEK BAŞLARINA HÜCREDE!..

Hukuksuzluk ve adaletsizlik, arama kararlarından, gözaltından başlayıp, mahkeme salonlarında ve hapishane hücrelerinde devam ediyor. Hapishane yönetimleri, tek kişilik hücreleri, tutsakları yıldırma, teslim alma aracı olarak kullanıyor. Amaç bu olunca, her türlü hukuksuzluk uygulanıyor.

Halkın avukatlarından Didem Baydar Ünsal ve gençliğin haklı, onurlu mücadelesinde yer aldığı için tutuklanan Şura Başer, bu hukuksuzluğa maruz kalan iki tutsak. Her ikisinden gelen mektuplar, ikisinin de tamamen usulsüz, hukuksuz bir biçimde aylardır TEK KİŞİLİK HÜCRELERDE tutulduğunu gösteriyor.

Didem Ünsal’a TEKLİ HÜCREDE AĞIR TECRİT

Didem Baydar Ünsal Şakran Hapishanesi’nden yazdığı mektupta şöyle diyor: “Usulsüzce tekli hücrede ağır tecritteyim, eşim Aytaç Ünsal’ın gönderdiği karikatürler bile “sakıncalı” diye verilmiyor, kitap, dergi kısıtı had safhada, sorunlarımız için müdürle görüşmemiz engelleniyor.”

Tecrit, bir tutsağı eşinin mektuplarından, karikatürlerinden mahrum bırakacak, okunacak tek bir satır vermeyecek boyutlara ve katılıkta uygulanıyor.

Şura Başer; 21 YAŞINDA, İKİ BUÇUK AYDIR HÜCREDE TEK BAŞINA!

Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencisi Şura Başer, 2,5 ay önce tutuklandı. Tutuklandığından bu yana tek kişilik hücrede tutuluyor. En temel ihtiyaçlarını karşılaması engelleniyor. Hakkında “tek kişilik hücrede tutulması” için bir karar mı var? Bir “disiplin cezası” mı var? Hiçbiri yok. Ama KEYFİLİK VE HUKUKSUZLUK var.

Şura Başer, yazdığı mektupta yaşadıklarını şöyle dile getirdi:

“Size Eskişehir L Tipi Kapalı Hapishane’den yazıyorum. 21 yaşında, üniversite öğrencisiyim. Anadolu Üniversitesi’nde felsefe bölümü okuyorum. 10/11/2021 tarihinde benimle aynı yaşta olan ve aynı bölümde okuyan arkadaşım Can Kaba ile birlikte İstanbul’da gözaltına alındık, aynı gece Eskişehir’e getirildik. 48 saatlik gözaltının ardından tutuklandık.

12/11/2021 tarihinde hakimin bizi dinlemeden söylediği, ‘Ben tutuklanmalarına karar verdim’ cümlesi ile tutuklandık. Komplo bir dosya ile hukuksuzca, hızlıca tutuklandık.

Hasta tutsaklar için, Hatay’da Edibe Öztürk’e adalet istemek için gerçekleştirilen demokratik basın açıklamaları yine suç sayılanlar arasında. Hapishaneden Avukat Aytaç ÜNSAL, Ali Osman KÖSE gibi yaşadıkları haksızlıklar ile gündeme gelmiş kişilerin tarafıma gönderdiği ve hapishane tarafından görülüp onaylanan mektuplar suç delili olarak eklenmiş.

Ülkede süren adalet direnişlerini, 2020 yılında Grup Yorum üyelerinin, Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının ve Mustafa Koçak başta olmak üzere tutsakların adalet talepleri için gerçekleştirmiş olduğu ölüm orucu eyleminden bahsettiğim konuşmalar suç sayılmış.

Tutuklandığımdan bu yana 66 gündür, tek başıma karantina hücresinde tutuluyorum. Sevk edilmem gerekiyor fakat hala sevk edilmedim. Arkadaşım Can ise 5 Ocak’ta sevk edildi ancak. En temel, en insani ihtiyaçlarım karşılanmıyor. Tv – masa gibi eşyalarım yok. Radyo ve gazeteyi dahi ancak 50 günden sonra alabildim. Havalandırmam, havalandırma sürem bir saat ile kısıtlandırılıyor. Bu koşullarda 66 günü geride bırakmak üzereyim.”

Sosyal ağlarda paylaşın