”DAYE BEHNA SEVA TE”

Yüksel Direnişçisi Nazan BOZKURT‘un 16 Mart Halepçe katliamına ilişkin yazdığı yazıyı yayınlıyoruz

”DAYE BEHNA SEVA TE”

(Anne elma kokusu geliyor) diyerek çıkmıştı o sabah evlerinden çocuklar…

Elma kokusunu sever misiniz?
Ya da şöyle sorayım. Hiç elma yerken aslında boğazınızda bir yanma hissettiniz mi? Hayır mı? O halde size bir olay anlatayım..

Bundan 31 yıl önce, 16 Mart 1988 sabahı, elma kokusuyla uyandı Halepçeliler. Sevinçle mutfağa yöneldiler önce. Kokunun mutfaktan gelmediğini görünce camlarını açtılar. Baktılar ki koku dışarıdan daha çok hissediliyor, hemen dışarı akın ettiler merak ve heyecanla. Çıktıklarında gördüler ki herkes aynı merak ve heyecanla dışarı çıkmış. Hızlı hızlı yürümeye başladılar; kokunun kaynağını aramaya başladılar. Gittikçe şiddetlendi elma kokusu. Ama bir yandan da derilerinde bir yanma hissettiler sanki. Aldırmadılar ve yürümeye devam ettiler. Bu sefer daha hızlı koşmaya başladı bir çoğu. Ancak zamanla o yanma gittikçe şiddetlendi. Koşuyorlardı ama yanıyorlardı da. Bu sefer de dönüp eve doğru koşmaya başladılar. Yanma iyice artıyordu. Zamanla derilerinin morarmaya ve büzülmeye başladığını gördüler korkuyla. Bir an önce suya ulaşmalılardı. Kendilerini can havliyle suya attıklarında ise bedenleri kavruldu bu sefer, asit dolu bir havuza girmişler gibi. Artık ölmüşlerdi, ölümün nereden geldiğini anlayamadan. Yanarak ölmüşlerdi.. Üstelik ateşsiz ve dumansızdı bu yanma.. Çığlıklarla, bağırışlarla, çağırışlarla.. Bir avuç kül oluvermişlerdi aniden, ne olduğunu anlayamadan..

“Saçlarım tutuştu önce
Gözlerim yandı, kavruldu
Bir avuç kül oluverdim
Külüm havaya savruldu.”

Kimyasal zehir öyle bir şeydir ki vücudunuza temas ettiği anda yakar sizi, nefes almak için çırpınırsınız; alamazsınız. Deriniz büzülüp çürür. Yavaş yavaş, acı çeke çeke ölürsünüz.
Bu zehir de elma kokuluydu. Güzel kokulu zehir.. Hedeflerinde çocuklar vardı, geleceği hedeflemişlerdi..
En çok da çocuklar öldü Halepçe’de. Tıpkı diğer katliamlardaki gibi. Yıllar sonra ülkelerine “demokrasi” getirecek olan o uzak memleketteki adamlar, kendi memleketlerindeki o “diktatör”e hediye etmişlerdi bu elma kokulu zehri.
Onlardı zaten, Hiroşima’da küçük gözlü çocukları yakan. Onlardı Vietnam’da binlercesini katleden. Onlardı Ruanda’da 100 gün içinde 800 bin kişinin katledilmesini sessizce destekleyen.
Şimdi Halepçeli çocuklar el ele tutuşmuş Hiroşimalı, Ruandalı, Vietnamlı, Filistinli kardeşleriyle; insanlığa sesleniyorlar:

“Çalıyorum kapınızı
Teyze, amca bir imza ver
Çocuklar öldürülmesin
Şeker de yiyebilsinler..”

Halepçe

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.