ASLA UNUTULMAYACAK BİR ADALETSİZLİK: ROBOSKİ…

Yıl 2011 idi.  Günlerden 28 Aralık… Yani tam dokuz yıl önce. 

38 köylü, Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski köyünden Irak sınırından geçiyorlardı. 

Her zamanki işlerini yapıyorlardı. 

Ekmek için, aş için yapmaları gerekeni ve yapabilecekleri tek işi.. 

Hava kararmıştı. 

Saatler gecenin 21.39’unu gösteriyordu.

Toprak, havadan atılan bombaların yarattığı patlamalarla sarsıldı.

Hava birkaç saniyeliğine aydınlandı. 

Ardarda dört bomba düştü Roboski’deki bu kervanın üzerine. 

Dört bomba, 34 cana kıydı. 

Katledilenlerden 19’u, 18 yaşından küçüktü. 

Katledilenlerin yarısından fazlası Encü ailesindendi.

Katleden TSK

Katliamı Aklayan Medya

Katliam, ertesi gün, ertesi gün Genelkurmay Başkanlığının resmi sitesinde büyük operasyon olarak yayınlandı. 

Katliam daha önce duyulmuş olmasına rağmen, AKP’nin basını, haberi Genelkurmay açıklamasına kadar yayınlamadı. 

Katliam açığa çıktıktan sonra, AKP basınının bile bir kısmı katliamı savunamadı. 

Ama savunanlar vardı.

Yeniçağ, „Terörist güzergahına bomba: 35 ölü“ diye yazdı. 

Sözcü, “Silah taşıyorlardı“ başlığını kullanarak katliamı akladı. 

Ihbarcı Aydınlık, „Operasyon ABD istihbaratıyla“ diyerek, katliamı savundu. 

Katledilen köylülerin cesetleri boylu boyunca sıralanmıştı. Herşey ortadaydı. 

Burjuva basında Hürriyet, “35 ölü, Çok üzgünüz” derken, Milliyet “35 sivile bomba”, Akşam gazetesi “İnsafsız hava aracı”, Cumhuriyet “Jetler sivilleri vurdu” başlıklarını kullandılar. 

Katledilenlerin bedenleri yanıktı, parçalanmıştı. 

Ve tarihe kalan en çarpıcı görüntülerden biri oydu ki; yanık, parçalanmış bedenler, katır sırtında taşınarak köye getirildi. 

Katır sırtındaki yanık parçalanmış bedenler, bu ülkeye çöreklenin faşizmin vahşetinin.. bu halka reva görülen adaletsizliğin asla silinmeyecek görüntüleridir. 

Roboski Davasında Hüküm: „Görev Gereği!“

Katliam aleniydi; örtbas edilememişti. 

Mecburen soruşturma açıldı. 

Fakat tüm oyalama ve unutturma taktikleri kullanıldı. 

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, Haziran 2013’te görevsizlik kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderdi. 

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı da, 7 Ocak 2013’te TAKİPSİZLİK kararı verdi. 

Ortada takip edilecek bir şey yoktu. 

34 Öülünün nesini takip edeceklerdi!!! 

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı’nın gerekçeli kararında şöyle denildi: 

“Gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görevin gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri, dolayısıyla eylemleri hakkında kamu davası açılmasını gerektiren sebep bulunmadığı anlaşıldı”…

1108 avukat Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurdu. SONUÇ ÇIKMADI. 

Adaletsizlik, ULUSLARARASI düzeyde de devam etti. 

2016 yılının Ağustos ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) bireysel başvuru yapıldı. AİHM, bu büyük katliam için yapılan başvuruyu „2 gün gecikti“ diyerek reddetti.

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.