Demokratik Avukatlar Derneği: “Özgül, Serkan ve İhsan Derhal Serbest Bırakılsın! DHKP-C Yargılamaları Durdurulsun!”

Almanya’daki avukatlar örgütlenmelerinden biri olan Demokratik Avukatlar Derneği, halen sürmekte olan 129 AB davasıyla ilgili bir açıklama yayınladı.
Tam adı “Vereinigung Demokratischer Juristinnen und Juristen e.V.” (VDJ) olan kurum adına yapılan açıklamada, Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi’ne seslenilerek, bu davaya ilişkin gözlemleri ve talepleri dile getirildi.
Davadaki usulsüzlüklere dikkat çeken Demokratik Avukatlar Derneği, Özgül Emre, Serkan Küpeli ve İhsan Cibelik’in yargılandığı davada “adil bir yargılama olmadığını” belirtti.
Avukatlar Derneği, PKK ve DHKPC üyeliği gerekçesiyle açılan davaların da temelsiz olduğunu belirterek “Muhalif Türk Örgütlerinin AB ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Terör Listesinden Çıkarılması” gerektiği isteminde bulundu.
Aşağıda bu önemli açıklamanın tam metnini yayınlıyoruz (Altbaşlıklar GHA tarafından konulmuştur.)

“Düsseldorf Yüksek Bölge Mahkemesi’nde DHKP-C davasının gözlemlenmesi.
Eş başkanımız avukat Joachim Kerth-Zelter (Solingen) dava hakkında bilgi veriyor.
Özgül Emre, Serkan Küpeli ve İhsan Cibelik’in yargılandığı dava 14 Haziran 2023 tarihinden bu yana Düsseldorf Yüksek Eyalet Mahkemesi’nde (OLG) devam ediyor.
Bu kişiler komünist DHKP-C’nin sözde Almanya Komitesi’ni kurmakla suçlanmaktadırlar.
Almanya Ceza Kanunu’nun (StGB) yabancı bir terör örgütünü desteklemeyi cezalandırılabilir bir suç haline getiren 129 b maddesi uyarınca yargılanıyorlar.

“TERÖR ÖRGÜTÜ” TERİMİNİN YASADA TANIMLANMAMIŞ OLMASI BİR EKSİKLİKTİR

Diğer davalarda olduğu gibi bu davada da “terör örgütü” teriminin yasada tanımlanmamış olması bir eksiklik. Bir yandan terör örgütü, diğer yandan kurtuluş hareketi olarak sınıflandırma daha ziyade
siyasi olarak belirlenmektedir.
DHKP-C’nin destekçileri ve üyeleri olduğu iddia edilen kişilere karşı açılan davalarda, sınıflandırma esasen Türkiye makamlarının değerlendirmelerine ve bu değerlendirmeler temelinde örgütün AB terör listesine dahil edilmesine dayanmaktadır. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya kabul edilmesiyle bağlantılı olarak yakın zamanda ortaya
çıktığı üzere, Türkiye hükümetinin hassasiyetleri büyük ölçüde dikkate alınmaktadır.

DAVANIN HUKUKA UYGUN YÜRÜTÜLÜP YÜRÜTÜLMEYECEĞİ KONUSUNDA ŞÜPHELER BULUNMAKTADIR

Sanıklar terör eylemleri ya da kendilerine ait cezai suçlarla suçlanmamaktadır. Daha ziyade, müzik etkinlikleri ve bilgilendirme konferansları düzenlemek gibi faaliyetlerden sorumlu tutuluyorlar çünkü bunların bir terör örgütü olarak sınıflandırılan DHKPC’ye destek teşkil ettiği söyleniyor.
Sanıkların tamamı yaklaşık 18 aydır tutuklu bulunuyor. Sanık Küpeli, kızının doğumundan kısa bir süre sonra hapsedilmiştir. Sanık Cibelik’in prostat kanseri olduğu ancak 16 aylık bir gecikmeden sonra bir doktor tarafından tespit edilmiştir, bu nedenle tutukluluğu özel bir yük oluşturmaktadır.
Bu tür birçok davada olduğu gibi, yargılamanın hukukun üstünlüğüne uygun olarak yürütülüp yürütülemeyeceği konusunda şüpheler
bulunmaktadır.
Her şeyden önce, 11 Eylül 2001’den sonra Almanya Ceza Kanunu’nun (StGB) 129 b maddesinde getirilen yabancı terör örgütlerine destek eylemlerinin cezai sorumluluğu, terör örgütü kavramının muğlaklığı
nedeniyle önemli ölçüde hukuki şüpheye tabidir.
Çünkü Almanya Anayasası’nın (GG) 103. maddesinde belirtilen kesinlik ilkesine göre, bir kişi yalnızca cezalandırılabilirliği daha önce yasada belirtilen bir eylemden dolayı cezalandırılabilir.
Ceza Kanunun 129 b maddesi kapsamındaki diğer birçok davada olduğu gibi, iddianame, diğer hususların yanı sıra, yabancı makamların -bu davada Türkiye’ninbulgularına dayanmaktadır ki bu durum, devletlerin
kendileri hukukun üstünlüğüne tabi değilse özellikle sorunludur.
Birçok davada, mevcut davada olduğu gibi iddianame sözde bir muhbirin ifadesine dayanmaktadır. Burada bu durum özellikle kuşkuludur;
çünkü kendisi sahte belge düzenlemekle suçlanmaktadır ve ne zamandan beri Almanya makamları tarafından istihdam edildiği ve hatta DHKPC ortamını araştırmak için Almanya’ya gelip gelmediği bile belirsizdir.

ALMANYA MAHKEMELERİ, TÜRKİYE’NİN KORUMA NESNESİ OLUP OLAMAYAÇAĞINI KENDİLERİNE SORMALIDIR

Son olarak, DHKP-C’nin bir terör örgütü olduğu yönündeki değerlendirme esasen yıllar önce özellikle Hollanda’da el konulan dijital verilere dayanmaktadır.
Bu verilerin dijital bütünlüğü, zaman içinde başka bağlamlarda defalarca derlendiği için garanti edilemez.
Özellikle Temmuz 2016’daki darbe girişiminin bastırılmasından bu yana Türkiye’de hukuk devletinin kapsamlı bir şekilde ortadan kaldırıldığı da göz önünde bulundurulursa, Almanya kolluk kuvvetleri ve mahkemeleri, Türkiye’nin StGB 129 b maddesi kapsamında uygun bir koruma nesnesi olup olamayacağını kendilerine sormalıdır. Bu gelişme
ışığında, Adalet Bakanlığı’nın kovuşturma yetkisi de
gözden geçirilmeli ve revize edilmelidir.

DHKP-C DAVASINDAKİ EKSİKLİKLER, TÜRKİYE’DEKİ YARGILAMALARI ANIMSATMAKTADIR

VDJ’nin Avrupa’daki çatı kuruluşu olan Avrupa Demokrasi ve İnsan Hakları için Hukukçular Derneği (EJDM), özellikle Avrupalı birçok avukat örgütüyle birlikte, 10 yılı aşkın bir süredir Türkiye’de siyasi arka planı olan mahkeme süreçlerini, özellikle de avukatlara karşı açılan toplu davaları izlemektedir. Suçlama genellikle “DHKP-C ya da PKK terör örgütü üyeliği ya da liderliğidir.” Uluslararası gözlemciler defalarca bu davaların adil yargılama ilkelerine uymadığı sonucuna
varmıştır. Ne yazık ki DHKP-C davasında tespit edilen eksiklikler Türkiye’deki yargılamaları anımsatmaktadır.

TALEPLER:

Demokratik Avukatlar Derneği (VDJ) Bu Nedenle Şunları Talep Etmektedir:
= Sanıklar Özgül Emre, Serkan Küpeli ve İhsan Cibelik’in Derhal Serbest Bırakılması.
= DHKP-C Yargılamalarının ve İlgili Diğer Tüm Yargılamaların Derhal Durdurulması.
= Stgb X 129 B’nin Kaldırılması ve Adalet Bakanlığı Tarafından Verilen Kovuşturma İzninin Geri Çekilmesi.
= Muhalif Türk Örgütlerinin AB ve Federal Almanya Cumhuriyeti’nin Terör Listesinden Çıkarılması.

18.11.2023
Vereinigung Demokratischer Juristinnen und Juristen e.V.

Sosyal ağlarda paylaşın

One thought on “Demokratik Avukatlar Derneği: “Özgül, Serkan ve İhsan Derhal Serbest Bırakılsın! DHKP-C Yargılamaları Durdurulsun!”

Comments are closed.