Üstüne serili kızıl bayrakta benim gözyaşım, Ayçe İdil’in teri, Mahir’in kanı var.

Sanat Meclisi’nden Muzaffer Gezer’den Mustafa Koçak’ın şehit düştüğü gün kaleme aldığı yazısıdır:

Oturmuşum öylece, buruk, acılı, öfkeli…

Ortalıkta sessizliğini bilmeyen bir sessizlik. Kuş sesleri, dalga hışırtıları, köpek havlamaları…

Ölen yoldaşların son sözleri, cenaze görüntüleri, 29 kiloya düşen son resimleri..

Daha Helin’imin toprağı kurumamışken, gözyaşları suladı Mustafa’mın mezarını. Üstüne serili kızıl bayrakta benim gözyaşım, Ayçe İdil’in teri, Mahir’in kanı var. Mezarlığı çevirmiş polis otoları, bizden değil nasıl olsa diyen insansılar, ölümü kutsamayın diyen sahtekar solcular….

Yaşamak istiyorum, adalet istiyorum, nefes alamıyorum diyen fısıltıyı kimse duyamazdı bunca gürültü arasında.. Öyle de oldu. Bizim haykırışlarımız fısıltıya döndü sağır kulaklarda… Faşizmin zindanlarına yoldaşlık etti ülkeyi saran ölü toprağı.

Bizi en çok duyarsızlık öldürdü.

Acımız da büyük öfkemiz de…

Nazım diyor ya “Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını” Yaşatmamız gereken yoldaşlarımız, çocuklara ve düşenlere sözümüz özgür bir vatanımız, gözyaşı, alınteri ve kanla yoğrulmuş, oligarşinin burçlarına asılmayı bekleyen kızıl bayrağımız var!

Muzaffer Gezer 25.04.2020

Sosyal ağlarda paylaşın