Tarihin Işığında: Stalin’e Hala Saldırıyorlar… Çünkü Onun Çelik İradesinden Hala Korkuyorlar

Dünya halkları, Stalin’i, 70 yıl önce bugün kaybetti.

5 Mart 1953’de, halkına ve dünya halklarına karşı son görevini yapmış bir önder olarak son nefesini verdi.

Stalin’e yönelik ideolojik ve politik saldırıların yalanlarla, iftiralarla sürdürüldüğü günümüzde sosyalizmi ve Stalin’i savunmak birdir.

Bu nedenle, nasıl bir önder olduğunu, neler yaptığını,

yeniden anlatmalıyız;

unutanların hatırlaması, bilmeyenlerin öğrenmesi için.

Emperyalist burjuvazinin sosyalizm korkusu, devrim korkusu sürdüğü için Stalin saldırısı da sürüyor.

Çünkü, Stalin, sosyalizmdir.

Stalin, devrimdir.

Stalin, burjuvaziyi yıkmak için uzlaşmaz, kararlı bir savaştır.

Yaşam öyküsüne bakınca bunu görürüz zaten.

DİN ÖĞRENİMİNDEN RSDİP’E

Vissaryon Cugaşvili (Stalin), 21 Aralık 1879 günü Gürcü kenti Gori’de dünyaya geldi. Günde 10-12 saat boğaz tokluğuna çalışan kundura işçisi bir baba ve tutucu bir Hıristiyan annenin dordüncü çocuğuydu. Annesinin gerçekleşebileceğini düşündüğü tek dileği oğlunun bir rahip olmasıydı. Bu yüzden annesi onu bir kilisenin gündüz okuluna yazdırdı. 

Daha din okulundayken Darwin’in ‘Türlerin Kökeni’ ve ‘İnsanın Türeyişi’ adlı eserlerini okudu. Ondört yaşında okulu bitirip Tiflis İlahiyat Okuluna girdi.

Cugaşvili, burada Sosyal-Demokrat çevrelerle tanıştı ve onlara katıldı. Hızla örgütlü mücadeleye katıldı. Rusya Sosyal-Demokrat İşçi Partisi’ne katıldı ve Tiflis örgütünün kurucu üyelerinden biri oldu.

Sömürü düzeninde kaçınılmaz son: 27 Mayıs 1899’da okul içi ve dışındaki devrimci faaliyetleri nedeniyle okuldan atıldı.

Çugaşvili artık profesyonel bir devrimciydi.

1900 yılında, Tiflis’te düzenlenen 1 Mayıs mitinginde işçi yığınları önünde ilk konuşmasını yaptı. 22  Nisan 1901’de illegal olarak örgütlenen iki bin kişilik bir gösteriye önderlik etti. Çarlık polisi eyleme saldırdı.

1901 Eylül’ünde Stalin’in önderliğinde ilk Gürcü Sosyal-Demokrat gazetesi Brdzola (‘Mücadele’) yayın hayatına başladı. Kasım ayında Kafkaslar yöresindeki Sosyal Demokratların ilk yönetici komitesine seçildi.

ÖRGÜTCÜ… TEORİSYEN… ÖZGÜR BİR TUTSAK…

LENİN’İN “HARİKA GÜRCÜ”SÜ

Örgütlenmedeki başarılarından dolayı, parti tarafından  işçi merkezi olan Batum’da görevlendirildi.

Batum’da kısa bir süre içinde grev komiteleri kuruldu ve grevler başladı. Çarlık polisi 7 Mart 1902’den itibaren kitlesel tutuklamalara girişti. Stalin de 5 Nisan 1902’de tutuklandı. Stalin 4 Ocak 1904’te hapishaneden firar etti.

1905 devrimine aktif olarak katıldı. Kafkasya Federasyonunun Bolşevik Konferansını yönetti. Kafkaslarda kurulan Sovyetlere önderlik etti.

1905 Aralık’ında Bolşeviklerin Tüm-Rusya konferansına katıldı. Lenin’le ilk kez orada tanıştı.

1908’de tekrar tutuklandı. Bir yıl sonra sürgünden tekrar kaçtı.

Parti içindeki ayrılıkta, Menşeviklere karşı Lenin’in yanında saf tuttu.

Rus devrimci hareketinin yükseldiği yıllarda tekrar tutuklandı ve 1917 Şubat devrimine kadar sürgünde kaldı. Bu sırada 1912 yılında toplanan Bolşevik Konferansında Merkez Komitesi’ne seçildi.

Sürgünde ulusal sorun üzerine yazdığı makaleler ulusal sorunun Marksist çözümlenmesine büyük katkılar sunuyordu. Ulusal sorun ilk kez bu kadar net ve bilimsel olarak ortaya konuluyordu. Lenin, ulusal sorun üzerine yazdığı yazılarda, Stalin’in makalesini kaynak olarak gösteriyor; onu ‘harika Gürcü’ olarak niteliyordu.

EKİM DEVRİMİ’NDE STALİN!

Stalin, 1917 Şubat devrimiyle Petrograd’a dönüp Bolşeviklerin yayın organı Pravda’nın yönetimini üslendi. Devrim sürecinde Bolşevik Parti Merkez Komitesi Üyesi olarak en ileri düzeyde sorumluluklar aldı.  

Bolşeviklerde kafa karışıklığı yaratan ve kısa süreli bir bunalıma yol açan demokratik devrimin sonuna kadar götürülmesi meselesinde o da kısa süreli bir bocalama dönemi geçirdi. Ancak Lenin’in gelişi ve Nisan tezleriyle görevin sosyalist devrim olduğunu belirtmesinden sonra derhal Lenin’in yanında yer aldı ve partinin bu strateji doğrultusunda savaşını örgütledi.

Şubat devriminden sonra partide Lenin, Sverdlov ve Stalin’den oluşan fiili bir yürütme organı oluştu. Stalin partinin örgütsel meselelerinde yoğunlaşıyor, konferanslar örgütlüyordu. Kornilov ayaklanması ve Lenin’in illegaliteye geçişiyle birlikte Stalin’in parti örgütü içinde görevi iki kat daha arttı.

Kamanev ve Zinoviev’in ayaklanmaya karşı çıkmasına,  Troçki’nin yasalcı önerilerine karşı devrim hedefinde Lenin’le birliktedir.

Ekim 1917’den sonra Stalin Milliyetler Halk Komiserliği’ne (Bakanlığı) getirildi.

Ekim devrimi tarafından yenilgiye uğratılan burjuvazi ve toprak sahipleri hemen teslim olmadı. Oluşturdukları beyaz ordular ile Sovyet iktidarına karşı savaş açtılar. İç savaş yaklaşık 3 yıl sürdü.

Stalin ve birçok Bolşevik önder, cepheden cepheye dolaşarak bu iç savaşta zafer kazanılmasını sağladılar.

İç savaş sonrasında, dört yıllık Birinci Dünya Savaşı’nı da katarsak toplam yedi senedir savaşan, fabrikaları, yolları, köprü ve binaları yıkılmış, kırları, tarlaları yok edilmiş veya savaştan dolayı ekilememiş bir Rusya elde kalmıştı. Ekonomi tam bir vahamet içindeydi. Aileler parçalanmış, milyonlarca insan savaşta can vermişti. Savaş büyük kıtlık ve bulaşıcı hastalıkları beraberinde getirmişti.

Lenin iç savaşta askeri zafer kazanıldıktan sonra, hedef olarak bazı ara aşamalardan geçilerek sosyalizmin inşası hedefini gösterdi.

LENİN’DEN SONRA BAYRAĞI DEVRALAN STALİN

1924 Ocağında Lenin öldü.

Stalin, Lenin henüz hayatını kaybetmeden önce SBKP Genel Sekreterliği’ne seçilmişti.

O güne kadar ortaya çıkan birçok tartışmada Lenin’in varlığı partiyi bölünme noktasından uzak tutmuştu.

Lenin öldükten sonra Parti içi muhalif gruplar, daha sert, daha keskin bir şekilde ortaya çıkmaya başladılar. Lenin’in mücadele ettiği, teşhir ettiği eski anlayışlarını yeniden ortaya çıkardılar.

Stalin’in işi zordu.

Bolşevik Parti çoğunluğu Marksizm-Leninizm ve sosyalizmi inşa perspektifine bağlı kaldı. Stalin, karşı-devrimci görüşlere karşı mücadelede partinin önderliğini üstlendi.

Ve Stalin’in önderliğinde SSCB dünyanın ekonomik olarak en güçlü ülkelerinden birisi haline geldi. Sanayisi ve tarımı çökmüş bir ülkeden ileri düzeyde gelişmiş bir sanayi ülkesi haline geldi. Yığınların kültürel gelişimi ve coşkusu geçmişte eşi benzeri görülmemiş bir noktaya geldi. Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik vb. haklar eksiksiz olarak sağlandı.

SSCB’nin, SSCB’deki sosyalizmin tüm dünya halklarına kazandırdıkları, sosyalizmin büyük başarıları bu yazıya sığmayacak kadar uzundur. Ancak belirtmemiz gereken şudur ki, Stalin, insanlığın bu büyük tarihsel atılım ve dönüşümünün, sosyalizmin inşasının ve sosyalizmin büyük kazanımlarının tartışılmaz önderi olmuştur.

HİTLER FAŞİZMİNE KARŞI ZAFERİN ADI: STALİN

1930’lar boyunca Faşizm Avrupa’da güç kazandı. Almanya, İtalya, İspanya, Japonya’da faşist burjuvazi iktidara geldi.

Faşizm Hitler’in Nazi ordalıraylaordularıyla dünya halklarına karşı saldırıya geçti.

Faşist saldırı SSCB’ye yönelinceye kadar, ABD ve İngiltere başta olmak üzere emperyalistler bu saldırganlığı izlemekle yetindiler.

İngiltere ve Fransa’nın batıda savaş cephesi açmamasından dolayı Faşist Almanya tüm güçlerini toparlayıp SSCB üzerine büyük bir saldırı başlattı. Geniş bir doğu cephesi açtı ve ülkenin içlerine kadar ilerledi.

Faşizmin bu büyük saldırısına ancak Sovyet halkının topyekün direnişi karşı koyabilirdi. Stalin Alman saldırısından sonra yaptığı ilk radyo konuşmasında SSCB yurttaşlarını hem saldırının büyüklüğü konusunda bilgilendirdi, hem de Sovyet halkının kahramanca karşı koyuşunun ilerletilmesi çağrısını yaptı.

Nazi ordalıra karşısında kimsenin uzun süreli duramayacağı düşüncesi hakim kılınmışken, Sovyet halkları, sosyalizme olan bağlılıkla Başkomutan Stalin’in önderliğinde kahramanca savaşarak faşizmi Stalingrad’da püskürttü.

Stalin önderliğindeki büyük direnişin ardından Kızıl Ordu faşist Hitler ordusuna karşı saldırıya geçti ve Nazileri Berlin’e kadar kovaladı.

8 Mart 1945’te Alman birlikleri komutanı teslim olduklarını belirten anlaşmayı imzaladı.

Faşizm belası yalnızca SSCB’den değil Bulgaristan, Yugoslavya, Polonya, Çekoslovakya, Arnavutluk’tan da kovuldu, faşizm ezildi.

Faşizme karşı bu zafer, tartışmasız şekilde Stalin’in önderliğinde kazanıldı.

BU TARİH, BURJUVAZİNİN Stalin korkusunu açıklıyor.

Stalin, BURJUVAZİYİ YIKMAK, DEVRİM YAPMAKTIR.

Stalin, SOSYALİZMİN İNŞASIDIR.

Stalin, HİTLER FAŞİZMİNİN YENİLMESİDİR.

İşte bu üç neden, emperyalist burjuvazinin bitmeyen ve tersine sürekli büyüyen Stalin düşmanlığının temel nedenleridir.

STALİN TARTIŞMASI; EMPERYALİZMLE HALKLARIN

BURJUVAZİYLE PROLETARYANIN

FAŞİZMLE SOSYALİZMİN

KARŞI-DEVRİMLE DEVRİMİN

SAVAŞIDIR!

BU SAVAŞTA STALİN’DEN YANAYIZ!

Stalin’den Yana Olmak; GERÇEK’den, HALK’tan, PROLETARYA’dan, SOSYALİZM’den, DEVRİM’den YANA OLMAKTIR!

Sosyal ağlarda paylaşın