2011 yılında Cumhurbaşkanı iken yine kendisi gibi Müslüman kardeşler üyesi olan Abdülfetteh El Sisi`yi Genelkurmay başkanlığına atayan Mürsi, geçtiğimiz günlerde şaibeli bir şekilde mahkeme salonunda öldü. Mürsi’yi askeri bir darbeyle devirip yerine geçen ve daha sonra %40 seçmenin katıldığı bir seçimle Cumhurbaşkanı olan Sisi, « halkına refah getirmek için» yeniden inşa edip genişlettiği Süveyş kanalının açılışını yaparken dostu Tayyip Erdoğan’ı açılışa çağırmamıştı. Sebebi de gayet açık Tayyip Erdoğanìn Sisi`den ayrı başka projeleri var! Açılışa katılan yabancı liderler arasında Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande bulunuyordu.
Süveyş Kanalı yenileme ve genişletme çalışmaları başladığında Türkiye ve dünyadaki bazı Deniz ve Su Ürünleri Fakültelerinin uzmanları yapılan çalışmanın sonuçlarının doğada ağır tahribatlara sebep olacağını duyurdular. Süveyş Kanalı Kızıl Deniz`le Akdenizì birbirine bağlayan bir kanal. Kuzey Atlantik ile Hint Okyanusu arasında uluslararası deniz ulaşımını sağlıyor, çift taraflı gemi trafiğine imkân sağlayarak geçiş süresini 18 saatten 11 saate indirdi. Buradan taşımacılıkta ve askeriyede kullanılan tankerler geçiyor.
Uzmanlar yapılan genişletme ile Kızıldeniz`deki balıkların Akdenize göçüne neden oladugu görüşündeler. Bu balıkların birçoğunun zehirli olduğu ayrıca aralarında diğer balıkları zehirleyen balıkların da oldukları vurgulanıyor.
Kanalın 1859 yılındaki yapım çalışmaları sırasında resmi rakamlara göre 125.000 ( yüzyirmibeşbin ) işçi can vermişti. Daha sonra 1956 yılında Emperyalist devletlerle Kanal için çıkan Süveyş Kanalı paylaşım savaşlarında binlerce insan katledildi. Süveyş Kanalı`nın genişletilip çift taraflı gidiş gelişin sağlanması çalışmaları sırasında 1500 ev yıkıldı, binlerce Mısırlı evsiz bırakıldı.
YETMEDİ BİRDE BİYOTERÖRİZM
Akdeniz Üniversitesi Şu Ürünleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu, Süveyş Kanalı`nın genişletilmesi sebebiyle Akdenize göçüne sebep olunan balık türü sayısının 63 olduğunu söyledi. Gökoğlu gelen bu balık türlerinin arasında zehirli balıkların da olduğunu kaydetti. Mehmet Gökoğlu « Zehirli olanlar arasında balon balığı dışında Aslan balığı, Deniz kestanesi türü var. Antalya Körfezi`nde benim tesbit ettiğim göc ederek gelen 63 balık türü oldu. İskenderun Körfezi`nde bu sayı 100`e yaklaşırken İsrailde bu sayı 100`u geçti. Bu balık türleri bizim sularımıza ait değil. Kızıldeniz`den gelip sularımızı işgal etti» dedi.
Süveyş Kanalından gelen bu balıkların besin değerinin olmadığını söyleyen Gökoğlu, bu balıkların bizim sularımızda bulunan balıkların besin kaynaklarına da ortak olduğunu söyledi.
Akdeniz kıyılarında vatandaşlar arasında da zaman zaman zehirlenme vakaları yaşanıyor. Antalya ve Alanya`da bu gibi zehirlenme vakalarına rastlandı. Balon balığı olarak bilinen balık türünü vatandaşların yemesi sonucu zehirlenmeler oldu. Balon balığı ile ilgili bilgi veren Prof. Dr. Mehmet Gökoğlu:
“Sürekli uyarıyoruz balon balıklarının tehlikeli olduğu yönünde. Akdeniz kıyılarında 7 tür balon balığı var. Bunların tamamı yabancı türler. Alanya’da bir vatandaş bu balon balığını yediği için zehirlendi. Özellikle balon balığının karaciğeri, derisi, göz sıvısı, yumurtalıkları son derece zehirli. Yenilmemesini sürekli söylüyoruz. Zehirlenme vakası olduğunda acilen hastaneye sevk edilmesi gerekiyor. İlk önce felç ediyor, daha sonre öldürüyor.” dedi.
Muğla Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nden Prof. Dr. Ahmet Tarkan “Kutu Denizanası”`nin Türkiye sularında olduğunu söyledi. Bu türün çok tehlikeli olduğunu, ölüme sebebiyet verdiğini açıkladı.
TUDAV Başkanı, İÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bayram Öztürk, “Kanalın genişletilmesini ve çift yönlü trafiğe açılmasını kapsayan projenin meydana getireceği biyolojik istilaya ve biyolojik teröre karşı gerekli önlemlerin alınması için uluslararası kamuoyu oluşturulması şart” dedi
Deniz trafiğinin çift yönlü olarak hizmet vermesi amacıyla paralel bir hat açılarak genişletilen Süveyş Kanalı, Kızıldeniz’den Akdeniz’e gelen yabancı türlerin sayılarını ve doğal deniz ekosistemine zararlı etkilerini daha da artıracak.
TUDAV Başkanı Prof. Dr. Bayram Öztürk Yeni Süveyş Kanalı projesinin Akdeniz ve Karadeniz’e kıyısı bulunan ülkeler için taşıdığı riskleri açıkladı: “ Akdeniz ve Karadeniz’in tamamı bu genişlemeden olumsuz etkilenecek. Mısır hükümetinin kanalda bulunan doğal oluşumlu gollerin tuzluluğunu artırarak, bu biyolojik istilaya karşı bariyerler oluşturması, benzer etkili çözümleri acilen devreye sokması gerekmektedir. Kanalda bulunan doğal oluşumlu bu goller, Kızıldeniz türlerinin Akdeniz’e göçünü kısa da olsa engellemişti; fakat şimdi bu doğal bariyer ortadan kalkıyor. Uluslararası kamuoyunun Mısır hükümetini sağduyuya davet etmesini bekliyoruz. Çünkü Akdeniz ve Karadeniz, uygarlıkların doğduğu bir coğrafyada yaşam kaynağıdır. Bu denizleri yaklaşan büyük çaplı ekolojik tehdide karşı korumak hepimizin görevi.”
1869’da açılan ve deniz taşımacılığını artırmak için zaman içinde pek çok kez genişletilen Süveyş Kanalı`ndan şimdiye kadar 350’den fazla yabancı tür, Akdeniz’e geçerek havza boyunca dağıldı.
Balık, Karides, Denizanası başta olmak üzere bu istilacı türler Akdeniz’deki ekosisteminin yapısını ve işlevini değiştirmesinin yanında, biyo-çeşitliliğin bozulmasına ve balıkçılık, turizm, sağlık gibi sosyal sorunlara da neden oldu.
Doga`nin zorla degistirilmesi olan Süveys Kanali, Akdeniz ve Karadeniz için istenmeyen zararlı, zehirli deniz canlıları ve başta denizanaları olmak üzere ekonomik zararlara neden olduğundan, bu bir tür biyolojik istila ve biyo-terör olarak nitelendirilmektedir.
Örneğin; Rhopilema nomadica gibi Kızıldeniz kökenli denizanası türü, artık Doğu Akdeniz’in bütün kıyılarında görülüyor. Bu denizanası ağ gözeneklerini tıkayarak, avlanan balık sayısında azalmaya ve verimsiz balıkçılığa neden olduğu gibi, denizanası sokması ve zehirlenmelerinin insan sağlığı üzerindeki uzun süreli etkisi nedeniyle de turizmi olumsuz etkiliyor. Rhopilema nomadica bünyesindeki tetradotoksin nedeniyle güçlü bir nörotoksik zehir içeriyor. Bu balığı yeme ihtimali olan vatandaşlar ciddi ve ölüme neden olabilecek sağlık sorunlarıyla karşılaşabiliyor.
BiyoTerörizm Nedir?
Mikroorganizmalar ya da toksinlerinin, tüm canlılarda ölümlere sebebiyet vermek, panik oluşturmak, hastalık meydana getirmek gibi amaçlarla kişi veya gruplarca kullanılmasına biyoterörizm denilmektedir.
Biyoterörizm, patojen mikroorganizmalar ve onların yan ürünleri ile hastalık meydana getirmek için kullanılan bir terimdir. Biyolojik silahlarsa en eski çağlardan beri kitle imha silahı olarak kullanılmışlardır.
Kitle imha silahlariarasında nükleer, radyolojik ve kimyasal silahlarla birlikte yer alan biyolojik silahlar, içerdiği hastalık yapma ve hızla yayılma yetişine sahip mikroorganizmalarla büyük tehlikeler oluşturma potansiyelinesahiptir. Ayrıca kolay üretilebilmeleri, hızlı yayılabilmeleri, geniş alanlara dağılabilmeleri, taşıma kolaylığı, küçük maliyetlerle çok miktarda elde edilebilmeleri, iz bırakmamaları, dayanıklılıkları biyolojik silahların sahip olduğu diğer avantajlar olarak sıralanabilir.
Patojen mikroorganizmaların insan, bitki ve hayvanlarda hasar, hastalık veya ölüm meydana getirmesi amacıyla kullanımı olarak tanımlanan biyoterörizmin BM nezdinde imzalanan biyolojik silahlar konusunda yasaklama getiren sözleşme ile yasaklanmıştır.
AKDENİZ’İ İSTİLA EDEN 63 TÜRÜN İSİMLERİ
İklim değişikliği nedeniyle Kızıldeniz’den Akdeniz’e geçen 63 balık türü şöyle:
“Japon hamsisi, Yuvarlak sardalya, Yağ sardalyası, Sivriburun sardalya, Lokum balığı, İskarmoz balığı, Denizatı, Naylon balığı, asker balığı, Domuz balığı, Balon balığı, Balon balığı Atlantik- Pasifik, Balon balığı, Süveyş balon balığı, Balon balığı ve türleri, Kutu balığı, Kardinal balığı, Kardinal balığı ve türleri, Lapın balığı, Baracuda, Dil balığı, Kelebek balığı, Kılkuyruk mercan, Mandagöz balığı, Külah balığı,(Çomak balığı, didekli, Sarı tral, Ekşi balığı, Kum barbunu, Nil barbunu, Paşa pantolonu, Mağara balığı, Beyaz sokar, Esmer sokar, Ceylan palamudu, Gobid, Papağan balığı, Çizgili gırt gırt, Gümüş balığı, aterina, Timsah balığı, Timsah balığı, Bilenid, Süt balığı, Portakla benekli lagos, Aslan balığı, Şeysel balığı, Stolephorus insülarış (Hamsi), Remora australıs, Trachurus declivis (İstavrıt), Stolephorus indicus (hamsi), Barbun üpeneus tragula (barbun).