Neden Açlık Grevi? Neden Ölüm Orucu?

Bölüm 2

ölüm orucu ile ilgili görsel sonucu

  • Açlık Grevlerinin Tarihsel Anlamı Nasıl şekillenmiştir?
  • Açlık Grevi ve Ölüm Orucu Arasında Fark Nedir?

Adalet İçin Ölüm Orucu, Adalet İçin Açlık Grevleri!

Dört Bir Yanı Saran Adaletsizliğe Karşı Ölümüne Adalet İsteği!

ÖLÜM ORUÇLARI VE AÇLIK GREVİ DİRENİŞLERİ HALK ÜZERİNDEKİ ADALETSİZLİĞE ve BASKILARA KARŞI ÖLÜMÜNE DİRENİŞTİR.

BASKI VE ADALETSİZLİK İKİ ŞEYİ DAYATIR: TESLİMİYET VE ONURSUZLUK!

Neden Ölüm Orucu, Neden Süresiz Açlık Grevleri, Neden Direniş? Yazımızın bu bölümünde açlık grevleri ve ölüm orucu eylemlerinin tarihçesini anlatmaya çalışacağız. Çünkü açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinin tarihçesini bilmek, aynı zamanda günümüzdeki direnişleri anlamak için de önemlidir.

Açlık grevlerinin tarihteki ilk ortaya çıkış biçimi konusunda çeşitli düşünceler bulunmaktadır. Bunlardan birisi Roma İmparatorluğu döneminde Hristiyanlara yapılan baskılara tepki olarak ortaya çıktığını, Roma İmparatoru Tiberlus’un yakın arkadaşı olan Nerva’nın Roma’da cinayet ve işkencenin yaygın olmasına tepki olarak açlık grevi yaptığını ve bunun tarihteki ilk açlık grevi olduğunu savunanlar var.

Ancak açlık grevlerini daha ileri tarihlere dayandıranlar da var. Örneğin Hindistan tarihinde ilk açlık grevlerine rastlandığını savunan tarihçiler mevcut. Bu görüşe göre eski Hindistan’da mağdur olan kişi, kendisine karşı haksızlık yapan kişinin kapısında aç oturarak haklarını talep eder, mağduriyetinin giderilmesini isterdi. Haksızlık yapan kişi, bu biçimiyle teşhir edilirdi.

Kimi görüşlere göre M.Ö. 400 ila 750 yıllarına dayandığı düşünülen Hint efsanelerinden Ramayana’da ilk açlık grevlerinin örneklerine rastlandığını savunan düşünceler de mevcut. Yine İrlanda tarihinde açlık grevleri sürekli görülür. İrlanda tarihinde Hristiyanlık öncesi döneme dayanan bu eylem tarzıyla; mağdur olan kişi, mağdur edeni (bu genellikle ekonomik ve politik güç sahibi kişi olur) teşhir ederek utandırmayı amaçlar. Troscadh ya da Cealachan denilen bu eylem biçimi ile, adaletsizliğe uğramış kişi, kendisine haksızlık yapanın kapısında aç oturarak, onu haksızlığı telafi etmeye zorlar. Bu tarz, açlık grevinin Hindistan’da ortaya çıkış biçimi ile benzerlikler taşır.

bobby sands hunger strike ile ilgili görsel sonucu
“Boby Sand’in ölmesine izin vermeyin” Boby Sands’in açlık grevinde 66.gün

İrlanda tarihi, açlık grevleri tarihidir demek yanlış olmaz. En çok bilineni ise İrlanda’nın bağımsızlığı için mücadele eden Bobby Sands ve 9 Cumhuriyetçinin hapishanelerdeki açlık grevi direnişinde şehit düşmeleridir. Fakat bunun öncesinde de İrlanda’da İngiltere’nin işgalciliğine karşı çeşitli açlık grevi direnişleri yaşanmış, yine şehitler verilmiştir. Örneğin 1917 yılında bir direnişçi açlık grevinde ‘zorla besleme’ yoluyla katledilmiştir. 1920 yılında ise İrlanda’nın Cork şehri belediye başkanı 74 günlük açlık grevi direnişi sonucunda şehit düşmüştür.

marion wallace hunger strike ile ilgili görsel sonucu

İngiltere yalnızca İrlandalı direnişçilerin açlık grevi direnişleriyle karşı karşıya kalmadı elbetteki. 1900’lü yılların başında Marion Wallace ve arkadaşları, kadınlara oy hakkı mücadelesi içinde tutuklandıklarında, hapishanelerde bu adaletsizliği protesto etmek için açlık grevi direnişine başladılar. İngiltere o zamandan direnişçilere zorla besleme işkencesi yöntemini uyguladı.

Tarihteki ilk kitlesel açlık grevi direnişi ise 1880 yılında Çarlık rejimi altındaki Rusya’da, çarlığın zorla çalıştırma kamplarında tutulan siyasi tutsaklar tarafından gerçekleştirildi.

Çağımızda ise birçok ülkede özellikle hapishanelerde, kitlesel açlık grevi eylemleri ve ölüm orucu eylemleri gerçekleştirildi. Bunlardan bazıları şöyle;

ABD’nin California Eyaletindeki hapishanelerde 2013 yılında gerçekleşen açlık grevi eylemleri. Bu eylemlere yaklaşık 30 bin kişinin katıldığı tahmin ediliyor, bu direniş sonucunda bir tutuklu yaşamını yitirdi.

İsrail hapishaneleri sık sık Filistinli tutuklu ve hükümlülerin açlık grevi direnişleriyle gündeme geliyor. Bu açlık grevi eylemleri hem hapishane koşullarını protesto etmeyi amaçlıyor hem de İsrail’in Filistin üzerindeki işgal politikasını protesto ediyor.

Guantanamo’da ABD tarafından tutuklulara sürekli işkence, hakaret ve onursuzluk dayatıldığından, tutuklular sık sık açlık grevi direnişlerine başvuruyorlar. Guantanamo’da 2002, 2005 ve 2013 yıllarında geniş kitlesel açlık grevleri gerçekleştirildi.

– Sri Lanka’da Tamil Kaplanları çeşitli dönemlerde açlık grevi eylemine başvurdular.

– Almanya’da RAF üyesi tutuklular hapishanelerdeki ağır tecrit koşullarına ve yoldaşlarının katledilmesine karşı 1972 -1975 yılları arasında 3 kez açlık grevi direnişi gerçekleştirdiler. Bu direnişlerden en uzunu 145 gün sürerken Holger Meins direnişte şehit düştü.

– Yunanistan’da sık sık açlık grevi direnişlerinin yaşandığı bir ülkedir. Özellikle 2009 yılından başlayarak günümüze kadar neredeyse her yıl kitlesel açlık grevi direnişleri yaşanmıştır. 2011, 2012 yıllarında 8 bin kişinin katıldığı açlık grevi eylemleri yapılmıştır. 2013 yılında ise Yunanistan hapishanelerindeki Cepheli tutsaklar 55 güne varan açlık grevi direnişleri gerçekleştirmişlerdir.

Dünya tarihinin en uzun süreli Ölüm Orucu eylemi 2000 yılı ile 2007 yılı arasında ülkemizde yaşanmış ve aralıksız süren bu direnişte 122 şehit verilmiştir.

– Yine Hindistan’da dünya tarihinin en uzun süreli açlık grevi direnişlerinden birisi yaşandı. Hintli askerler 4 Kasım 2000’de Silahlı Kuvvetler Özel Yetki Yasası’na dayanarak Malom Katliamı olarak adlandırılan bir katliamla halktan 10 kişiyi katlettiler. İrom Sharmila isimli kadın katliamın ardından katliamı protesto etmek için açlık grevine başladı. 7 Kasım’da ise “intihara teşebbüs” suçlaması ile tutuklandı. Mahkeme kararı ile zorla beslenmeye başlandı. Sharmila eylemini zorla besleme işkencesine rağmen 9 Ağustos 2016 yılına kadar sürdürdü. (Bu açlık grevi, bizim bildiğimiz şekilde hiçbir şey yemeden yapılan bir açlık grevi biçiminde değildir.)

Açlık Grevleri Tarihsel Olarak Hak ve Adalet Aramanın Siyasal Biçimlenişidir, Sınıfal Bir Tavır Alıştır!

Ülkemizde yaşanan açlık grevi ve ölüm orucu direnişlerini bir sonraki bölümde anlatacağız. Ancak şunu belirtmekte yarar var ki, dünya tarihinin en uzun ve en fazla şehitler verilen direnişleri ülkemizde yaşanmış, dünya halklarının baş düşmanı olan Amerikan emperyalizmi dahi raporlarında “7 yıl direniş mi olur, bunlar direndiler” diyerek 2000 yılında başlayarak 7 yıl süren Büyük Ölüm Orucu Direnişi karşısındaki çaresizliğini itiraf etmiştir.

Açlık grevleri ve ölüm orucu eylemlerinin ülkemizdeki tarihçesi, şekillenişi ve ülkemiz solunda, oligarşide ve halkımızda yarattığı etkileri daha sonraki bölümlerde anlatacağız. Bununla birlikte dünya tarihine kısaca bir gözattığımızda karşımıza çıkan şey, açlık grevlerinin ADALETSİZLİĞE KARŞI ADALET ARAYIŞININ BİR BİÇİMİ olmasıdır. Haksızlığa uğrayan halklar, haklarını alabilmenin bir yöntemi olarak açlık grevi direnişlerini geliştirmişlerdir. Bu direniş biçiminin Roma’dan mı, Hindistan’dan mı, İrlanda’dan mı çıktığı günümüz açısından çok önemli değildir. Sonuçta açlık grevlerinin ortaya çıkış biçimleri haksızlığa ve adaletsizliğe karşı hak arayış biçimi olmasıdır.

Tarihte haksızlığa uğrayanlar hep sömürülen ve baskı altına alanan emekçi halklar olmuş, haksızlık yapanlar ise her zaman sömürücü egemen sınıflar olmuştur.

Bu nedenle haksızlığa ve adaletsizliğe karşı her türlü eylem siyasal, sınıfsal eylemlerdir. Bu eyleme başvuranlar her zaman sınıf bilincine sahip olmuş değildir elbette; ancak sonuçta bir sınıftan olanın diğer sınıftan olana karşı tavrı, politikası olmuştur açlık grevi eylemleri.

Bu eylemin odağında kişinin kendi bedeni vardır. Yani açlık grevi yapan, karşısındakini siyasal hedef olarak belirlerken, onunla mücadelesini kendi bedeni aracılığıyla yürütür. Karşı tarafa fiziksel, maddi bir zarar vermek değildir amaç. Amaç; karşı tarafı teşhir etmek, onunla bir irade savaşına girmek, bu irade savaşında da, bedenini ortaya koyarak kararlılığını, haklılığını net olarak göstermektir.

Ölüm Orucu eylemi ise bunun daha bir üst boyutu, daha baştan bedenini ölüme yatırarak, irade savaşında gösterilebilecek en üst seviyede kararlılık göstermektir. Ya talepler karşılanacak, ya da ölünecektir!

Açlık Grevi ve Ölüm Orucu Arasında Fark Nedir?

Açlık grevi eylemi belirli bir konuda yapılan hak alma eylemi olduğu gibi, bir konudaki protesto eylemi, dayanışma eylemi işlevi de görür.

Açlık grevi eylemi kesin olarak bedel ödemeyi göze alan bir eylem biçimi değildir.

Ölüm orucu eylemi ise kesinlikle bir protesto biçimi değildir.

ÖLÜM ORUCU EYLEMİ, SİYASAL TALEPLERİ OLAN, SİYASAL BİR HEDEFİ OLAN, BEDEL ÖDEMEYİ SONUNA KADAR GÖZE ALAN SİYASAL BİR EYLEMDİR! Bu nedenle tek başına kimi hakların alınıp alınmamasına da indirgenemez.

Örneğin 2000 yılında başlayan ve 7 yıl süren Büyük Ölüm Orucu Dienişi, tek başına F tipi hapishanelerin mimari yapısına yönelik tecrite karşı yapılan bir eylem değil, emperyalizmin Ortadoğu politikalarının karşısında ve aynı zamanda ülkemizde devrimciliği yok etme saldırısına karşı devrimci değerlerin ve MarksistLeninist ideolojinin ölümüne savunulmasıydı. Emperyalistler şayet bu hedeflerine ulaşmış olsalardı, dünyada M-L ideoloji ve iktidar mücadelesi yok edilmiş olacaktı.

Emperyalizmin bu politikasını ancak ve ancak ölüm orucu eylemi gibi bedeller ödemeye dayanan bir eylem geri püskürtebilirdi. Ve 122 şehitle emperyalizmin “ya düşünce değişikliği ya ölüm” saldırısı, devrimleri umut olmaktan çıkarma amacı boşa çıkarıldı.

Ölüm orucu direnişi kesin, ölümüne kararlılığın ifadesi olduğundan, herkesin, her kesimin kolayca alabileceği bir karar değildir.

ÖLÜM ORUCU EYLEMİ SİYASAL KARARLILIĞIN EN ÜST BİÇİMİ olması itibariyle, bu kararı alabilmek için kararlı bir siyasal irade, tarihsel ve siyasal haklılığa inanç ve çok güçlü bir halk ve vatan sevgisi gereklidir.

Sınıf ve tarih bilincine sahip olamayanlar, ölüm orucu gibi bir direniş gerçekleştiremezler! Zaman zaman ölüm orucu eylemi yaptığını söyleyenler çıksa da (Başta HDP olmak üzere solda bu tür açıklamalar yapanlar çıkıyor) aslında bu kesimlerin yaptıklarının ölüm orucu direnişiyle yakından uzaktan ilgisi yoktur. Çünkü bu direnişler bir süre sonra hiçbir sonuca bağlanmadan ve bedel ödenmeden, kazanılmadan bitirilmektedir.

Genellikle “Kamuoyunda istenen sonucun yaratıldığı” gibi açıklamalarla bu “ölüm orucu” eylemleri sonlandırılmaktadır. Bu tarz açlık grevleri ve “ölüm oruçları”nın sık sık tekrarlanması; direnişin haklılığına, kararlılığına, halkın ve düşmanın ciddiye almasının önünde engel oluşturmaktan, gerçek direnişlere inandırıcılığı yitirerek zarar vermekten başka bir işlev görmemektedir. (Sürecek)

Sosyal ağlarda paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.