Ortada İki Soru Var:
1- İnsan öldürmenin bedeli 40 gün mü;
Bu hangi yasada yazıyor?
2- Bu ölçü, herkes için geçerli mi?
Yoksa sadece “bazıları” için mi geçerli?
Diyarbakır’da Recep Hantaş’ı kurşunlayarak katleden polis, 40 günlük tutukluluğun ardından tahliye edildi.
Diyarbakır Yenişehir’deki Sümerpark civarında, 14 Nisan Pazar günü sabah saatlerinde bir genç polis tarafından kurşunla vurularak katledildi.
Genç’in belli bir suçu yoktu; ama “şüpheli” olması katledilmesi için yeterliydi.
Ve polise göre, bu ülkenin belli şehirlerinde ve belli yoksul mahallelerinde herkes zaten potansiyel “şüpheli” idi.
14 Nisan’daki cinayet, örtbas edilemedi. Mesela katlettiğinin yanına bir silah koymak gibi, sık sık yaptıkları gibi, “sağlam” bir kurgu yapamadı polis.
Bunun sonucunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma başlatıldı ve iki polis gözaltına alındı. İki polisten adı “K.B.” olarak duyurulanı, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Hakimliği tarafından “kuvvetli suç şüphesiyle” tutuklandı.
Ancak sonra ne oldu?
Zanlı polisin avukatı Mustafa Demir, aynı gün 14 Nisan’da polisin tutukluluğuna itiraz etti. Diyarbakır 5. Sulh Ceza Hakimliği, 24 Mayıs’ta bu itirazı karara bağlayarak, “K.B.’nin tutuksuz yargılanmasına” karar verdi.
Katil polis K.B., bu karar üzerine 40 günlük tutukluluğun ardından sessiz sedasız tahliye edilmiş oldu.
Tahliye kararının gerekçesi de bu ülkede hukukun nasıl herkes için farklı farklı uygulandığını gösteriyor:
“Dosya kapsamı dikkate alındığında şüpheli hakkında CMK 100/1 maddesinde belirtilen kuvvetli suç şüphesi varlığını gösteren somut deliller var ise de; şüphelinin 14.04.2019 tarihinde tutuklandığı, mevcut delil durumu, delillerin toplanmış oluşu, tutukluluk halinin tedbir mahiyetinde oluşu ve tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurulduğunda, tutukluluk halinin devamının ölçülü ve orantılı olmayacağı anlaşılmakla, … tutukluluk halinin kaldırılarak tahliyesine … karar verildi.“
Binlerce devrimci ilerici, haklarında “kuvvetli“ değil, herhangi bir şüphe veya delil olmadığı halde aylarca, yıllarca tutuklu olarak hapishanede yatırılıyor.
Devrimciler, ilericiler ve halktan insanlar sözkonusu olduğunda “tutukluluk halinin tedbir mahiyetinde oluşu“ unutuluyor.
Bu durumda baştaki iki soruya şunu ekleyelim son olarak.
Polisin öldürme özgürlüğü mü var?