“Tek suçu halkla bütünleşmek olan bir sesin bu kadar baskılanması gerçekten çok manidar.”
İstanbul’un yoksul gece kondularından Gazi Mahallesi’nde bugün AKP’nin bir saldırısı yaşandı. Cenazeye, cemevine, halka, şehidin ailesine saldırdılar.
Gazi Cemevi Başkanı Hıdır Karadaş, Cemevi’ne saldıranın “ülkemizde demokratik yaşamın, özgürlüğün, laikliğin olmadığını gösterdiğini” belirterek, yaşananları şöyle anlattı:
GHA:
Merhaba biz gerçek haber ajansından arıyoruz. Cemevi yönetiminden arkadaşınızla konuştuk. Biraz anlattı bize durumu, ama sizinle görüşmemizin de farklı anlatımların olabileceğini iletti bize. O yüzden sizinle görüşmek istedik. Bize olanlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz acaba?
Hıdır Karadaş:
Ben şunu söyleyebilirim, kendini hukuk devleti sayan, demokrat, laik bir ülke sayan bir anlayış içerisinde bu tür pratik olması çok ciddi manada bir sıkıntı. Burası bizim inanç merkezimiz. Burası bizim ibadethanemiz. Bizler kim gelirse gelsin, hangi can gelirse gelsin kapımızı açarız. Hukuk çerçevesi içinde cenaze erkanını yürütüp yolcu ederiz.
Şimdi tek suçu türkü söylemek olan, tek suçu halkla bütünleşmek olan bir sesin, bir türkünün bu kadar baskılanması gerçekten çok manidar bir şey. Şimdi burada gerçekten dünyaya mâlolmuş kamuoyuna mâlolmuş İbrahim Can’ın erkanını yürütüp buradan Kayseri’ye uğurlanması için yolcu edecektik. Ama müsaade edilmedi.
Biz sosyal mesafeyi koruyacaktık. Buradan caddeye kadar Cem evimizin mesafesi 50 metre. Ancak buna müsaade etmediler. Cemevimizin kapılarını camlarını kırdılar.
Ve bizim Alevi inancımızda bir cenazenin böyle alınıp yolcu edilmesi gerçekten bizim onurumuzu kırmıştır. Ama inanıyorum ki duyarlı vatandaşlar, inanıyorum ki bu ülkedeki aklıselim insanları, inanıyorum ki bu ülkenin birliğini demokratik yaşamını içselleştirenler, bu olanları asla ve asla unutmayacak. Bir Armutlu cemevine, iki, Gazi cemevine bizim ibadethanelerimize böyle girilmesini hiçbir zaman tasvip etmiyoruz ve kınıyoruz. Yani üzüntümüz büyük.
GHA:
Saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hıdır Karadaş:
Çok anlatacak bir şey yok aslında. Bu da bize şunu gösteriyor ki bizim ülkemizde demokratik yaşamın, özgürlüğün, laikliğin olmadığı anlamına geliyor. Pratik bize bunu gösteriyor. Ama biz Alevi bütün kuruluşlar bu ülkenin birliği için bu ülkedeki özgürlüğün laikliğin oluşması için adaletin, hukukun oluşması için pratik mücadelemizi vereceğiz. Buna kimsenin engel olamayacağını buradan bütün canlar olarak haykırıyoruz. Yani biz bu ülkedeki birliğin, bu ülkedeki dirliğin, bu ülkedeki barışın, bu ülkede yaşayan bütün halkların kardeşliğine inanan, 72 milletten insanı aynı nazardan gören inançın çocuklarıyız. Demokratik bir talep olan bizim kendi cenazelerimiz de erkanlarımızı yürütüp yolcu edilmelerini dahi tahammül gösterilmiyor. Dolayısıyla da kınıyorum.
GHA:
Polis saldırıyı nasıl gerekçelendiriyor peki?
Hıdır Karadaş:
Bizim morgumuz, yemekhanemiz, diğer bahçe kapılarımız hepsi koçbaşları ile kırılarak içeriye girilmiştir. Cenazemizi bu şekilde alıp götürdüler, birçok da gözaltı ve tutuklama var bildiğim kadarıyla. Onların da takipçisi olacağız. Bu işi hukuka da sirayet ettireceğiz biz bu ülkede demokratik yaşamı koruma konusunda bütün çabamız ve gayretimizi göstereceğiz.
GHA:
Peki gerekçeleri ne polisin?
Hıdır Karadaş:
Yani gerekçe bilmiyoruz. 2 gündür uyumuyoruz biz de zaten. İki gündür bir abluka var. Dün geldi zaten İbrahim’in cenazesi. Dün de zaten bugün de daha yoğunlaştırarak bir abuka var. Siz bahçenin dışına çıkamazsınız noktasında bir dayatmalarıç vardı. Dolayısıyla daha demin anlattığım 50 metre mesafe, esas İbrahim’le bütün canlıların buluşması için, dışarıda kalan canlıların da cenaze erkanına katılması için bir talep vardı. Aslında yürüyüşten ziyade dışarıdan içeriye giremiyorlar. Canlarımızı cenaze erkanına katılamamalarından kaynaklı talebimizi ilettik biz de. Dedik ki “Bırakın o canlar da gelsin, İbrahim burada yolculuğa gönderilecek. Bütün herkes gelsin cenaze erkanına katılsın. Tabii sosyal mesafeyi korumak kaydıyla.”
Altını çizerek söylüyoruz sosyal mesafe dikkat ederek. Biz Alevi kurumları çıkıp 4 kişi konuştuk. “Biz sosyal mesafeyi koruyacağız. Hijyen koşullarına uyuyacağız ama cenazemizi yapacağız. Bırakın dışarıdan gelen arkadaşlar cenaze erkanına katılsınlar. Daha fazla kaoslu bir ortam yaşanmadan cenazemizin erkanını yapıp yolcu edelim” dedik ama olmadı.
GHA:
Gazi’ye özel bir politikası var devletin, bunu neye bağlıyorsunuz?
Hıdır Karadaş:
Yani devletin özel politikası bu. Daha demin de bahsettim. Bu ülkede anayasamızın ikinci maddesinde de belli. Bu ülke sosyal hukuk laik hukuk devleti diye tanımlanmakta. İşte bunun pratik anlamının sergilenmesi lazım. Evet teoride bunlar var ama fiilde yok. Bizim Alevi ibadet merkezimizin hala bir meşruluğu yok. Hala anayasada cemevleri ibadethane sayılmıyor. Dolayısıyla hala bugünkü anlayış cemevlerimizin anayasal meşruluğu yok. Ama biz laiklik diyoruz. Laikliğin kelime anlamı bellidir. Laik nedir? Dinle devletin ayrı olmasıdır ve ondan daha önemlisi literatürde nedir laiklik? Bütün inanışlara eşit mesafede olmalıdır.
Siz yaklaşık 20 milyon Alevi vatandaşın dini görüşünü meşru olarak kabul etmiyorsanız sıkıntı büyüktür. Ama bir bütün Alevi inanç içerisinde olan canlılar demokratik mücadelemizi vereceğiz. Buralar bizim inanç merkezlerimiz. Buralar bizim ibadethanelerimiz.
GHA:
Sormak istediğimiz soruların diğerlerini de cevaplamış oldunuz. Bunların hepsini yayınlayacağız. Katıldığınız için teşekkür ederiz.