Covid-19 salgını, emekçilere, yoksul haklkara yeni bir darbeye dönüştü. Küçük esnaf iflas ederken, yeni tekeller palazlanıyor. Yoksul ülkeler, ilaca, aşıya muhtaç bırakılırken, aşıda, zenginlere öncelik tanınıyor.
Birleşmiş Milletler, 2020’de “Covid-19 salgınının yekillendirdiği dünyada” aç bırakılan ve yetersiz beslenmek zorunda bırakılan insan sayısının 800 milyonun üzerine çıktığını açıkladı.
Bu rakam, dünya nüfusunun yüzde onu demek.
Yani, yüzde onu aç, yüzde ellisi yoksul bir adaletsizlik dünyasında yaşıyoruz.
Açlığın Çoğu Asya ve Afrika’da:
BM Raporu’nda açlık gerçeği şöyle ifade ediliyor:
“2010’ların ortalarında açlık artmaya başladı …. Endişe verici bir şekilde, açlık 2020’de hem mutlak hem de orantılı olarak arttı ve nüfus artışını geride bıraktı: 2019’daki yüzde 8,4’e kıyasla, tüm insanların tahmini olarak yüzde 9,9’u yetersiz beslendi.
Yetersiz beslenen insanların yarısından fazlası Asya’da (418 milyon), üçte birinden fazlası Afrika’da (282 milyon) ve daha küçük bir kısmı Latin Amerika ve Karayipler’de (60 milyon) yaşıyor.
Bununla birlikte, açlıktaki en büyük artış, tahmini yetersiz beslenme seviyesinin nüfusun yüzde 21’i olduğu Afrika’da meydana geldi, bu da diğer herhangi bir bölgeye göre iki kattan fazla.”
Salgında’ki “Yardım” Adaletsizliği
Korona salgını döneminde, fabrikalar kesintisiz çalıştırılırken, küçük işyerleri kapatıldı. Esnaflar, kayıtsız işçiler, bu süreçte en çok hakları gasp edilenler oldular. Hükümetler, güya yardım paketleri açıkladılar.
Ama o “yardım”ların büyük bölümü de tekellere gitti.
Rakamlar adaletsizliğin nasıl büyük boyutlara ulaştığını, devletlerin nasıl tekeller için çalıştığını ortaya koyuyor.
OECD Genel Sekreteri Angel Gurria, Covid-19 salgını ile bağlantılı olarak hükümetlerin dünya çapında yaklaşık 16.000 milyar dolar tutarında ekonomik yardımı onayladığını belirtiyor. Ancak yine Gurria’nın açıklamasına göre, “harcanan miktarın sadece yüzde biri kriz sırasında geri bıraktırılmış ülkelere yardım için kullanıldı. Zengin ülkelerin ekonomik yardımlarının çoğu, kendi ülkelerindeki sanayi ve ticari işletmelere gitti.”
İktidarda kim varsa, ekonomi onun damgasını taşıyor tabii.
İktidarda tekeller var ve herşey onların çıkarlarına göre şekilleniyor.
UNİCEF: “Dünya Açlığı Kaldırma Hedefinden Çok Uzak!”
BM’nin yaptığı bu açıklamaya paralel bir açıklama da (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) raporunda görülüyor. UNİCEF, dünyada 3 milyar insanın gerektiği gibi beslenemediğini belirtiyor:
“Üç milyar yetişkin ve çocuk, çoğunlukla maliyetler çok yüksek olduğu için sağlıklı beslenmeden mahrum. Doğurganlık çağındaki kadınların neredeyse üçte biri anemiden muzdariptir. Bazı alanlardaki ilerlemelere rağmen, dünya, 2030 yılına kadar açlığı ortadan kaldırma hedefine ulaşmaktan çok uzak.”
UNİCEF’in açıklamasının eksik bölümünü biz tamamlayalım: İktidarların niteliği değişmediği sürece de dünya açlığı ortadan kaldıramayacaktır.
Dünya, sosyalizme ne kadar yakınsa, açlığı kaldırma hedefine de o kadar yakınlaşmış olur. Sosyalizm ne kadar uzaktaysa, bu hedef de o kadar uzakta kalır. İşin özü, gerçeği budur.