Bir Komünist Olarak
MUSTAFA SUPHİ

Yoldaş” diyor Nazım Hikmet
“bunların sen isimlerini aklında tutma fakat… 28 Kanunisani’yi unutma”.
28 Kanunisani, yani 28 Ocak.
28’i 29’a bağlayan gece, TKP’nin
kurucusu, önderi Mustafa Suphi ve
yoldaşları, Karadeniz’de katledildiler.
İşte bunu unutmayın diyor Nazım.

Yıl 1921’di.
Katliamın üzerinden tam bir asır geçti. Ama 28 Ocak unutulmadı.
Unutmadık.
Dün gibi..
Şarkılarını yapıyoruz hala 15’lerin.

Mustafa Suphi, yaşamı boyunca, örgütlenmede ve savaşmakta ısrarlı oldu. Hayat hikayesi bu yanıyla ülkemizin devrimcileri için değerli bir mirastır.
Bu miras, bizdedir.
Bugün direnen ve savaşanlarda, bugün devrim iddiasını taşıyanlardadır.

Suphi’nin hayat hikayesine satırbaşlarıyla bakalım:

Mustafa Suphi, 1883, Giresun doğumludur.
Paris’teki öğrencilik yıllarında sosyalist fikirlerle tanıştı; 1910 yılında Paris’te yüksek öğrenimini tamamlayarak ülkesine döndüğünde, dönemin ileri düşünceli tüm aydınları gibi İttihat ve Terakki içerisinde yeraldı. Bu arada öğretmenlik, gazetecilik yaptı.
İttihat ve Terakki’nin gericileşmesi
ve hedeflerinden sapmasıyla
birlikte onlardan uzaklaştı.
1913 yılında Osmanlı yönetiminin baskı ve terörüne karşı mücadele ettiği için Sinop’a sürüldü.
Sinop’tan arkadaşlarıyla bir
balıkçı teknesine binerek Rusya’ya
kaçtı. Rusya’ya geçtiği sırada Birinci Paylaşım Savaşı çıktı. Orada Osmanlı vatandaşı olduğu için, Rus Çarlık orduları tarafından esir alındı. 1914-17 yıllarını Rusya’da bir savaş esiri olarak geçirdi.

BOLŞEVİK SUPHİ
Mustafa Suphi esir olduğu bu dönemde
Bolşeviklerle ilişki kurdu. Onların düşüncelerini ve hedeflerini benimsedi. Buna paralel olarak da
Türk savaş esirleri arasında örgütlenme çalışmalarına girişti. 1917 Ekim Devrimi sürecinde Bolşeviklerin safında yeraldı.
Devrim sonrası Moskova’ya gelen Mustafa Suphi, Türkiyelileri örgütlemek için Yeni Dünya dergisini çıkarmaya başladı.
Aynı amaçla 25 Temmuz 1918’de
Türk Sol Sosyalistleri Kongresi’ni
topladı.
Mustafa Suphi, Ekim Devrimi’nin ertesinde Rusya’daki müslüman halkları örgütlemek, Sovyet yönetiminin geliştirilmesi ve
Kızılordu’nun kurulması
çalışmalarına yoğunlaştı.
Moskova’da Müslüman
Komünistler Kongresi’nin örgütlenmesinde yer aldı, kongrede
Tüm Rusya Müslüman İşçileri Merkez Komitesi’ne seçildi.
Mart 1919’da III. Enternasyonal’in I.
Kongresi”ne Türkiye delegesi olarak
katıldı.

TKP KURUCUSU MUSTAFA SUPHİ
Devrim sonrasında Sovyetler
Birliği’nin dört bir yanında devrimi
geliştirmek için birçok görevler
üstlenen Mustafa Suphi,
Azerbaycan’da Sovyet yönetiminin
kurulması üzerine Anadolu’daki
ulusal kurtuluş mücadelesine
katılmak ve devrime müdahale
etmek amacıyla Bakü’ye taşındı.
Mustafa Suphi, 10 Eylül 1920’de
Bakü’deyken Sovyetler Birliği’nden,
Anadolu’nun çeşitli yörelerinden ve
İstanbul’dan gelen 74 delegeyle
birlikte Birinci Umumi ve Türk
Komünistleri Kongresi’ni yani
TKP’nin Kuruluş Kongresi’ni
topladı.
Ülkede hızla gelişen ulusal
kurtuluş mücadelesiyle birlikte
Mustafa Suphi kongreden çok kısa
bir süre sonra Mustafa Kemal’le
irtibat kurdu. Yapılan
haberleşmenin ardından Mustafa
Suphi ve yoldaşları Türkiye’ye
geçmeye karar verdiler.

SUPHİ VE YOLDAŞLARI ANADOLU YOLUNDA
Kuruluş kongresinden yaklaşık 4 ay sonra, Anadolu ile haberleşmelerden sonra dönüş kararı kesinleştirildi.
Karadenizde katledilen 15 kişidir fakat Anadolu’ya dönen ekip, toplam 30 kişidir. Diğerleri de farklı yollar ve kanallardan Anadolu’ya geçmiş veya geçmeye çalışmışlardır.
Bakü’den yurda dönen Mustafa
Suphi ve yoldaşları Kars’ta
törenlerle karşılandılar. Fakat
Kars’tan sonra provokasyonlar
birbirini izledi. Erzurum’da halk
kışkırtılarak Mustafa Suphi ve
yoldaşlarının şehre girmeleri
engellendi. Batum üzerinden
Bakü’ye dönmeleri için Trabzon’a
gönderildiler. Yol boyunca
provokasyonlar sürdü. Trabzon
yakınlarında ajan-provokatör Yahya
Kaptan ve adamlarının saldırısına
uğradılar. Şehre girmelerine izin
verilmeyince iskeleden
bindirildikleri bir takayla denize
açıldılar.
Arkalarından gelen Yahya Kaptan
ve adamları silahları alınmış olan
Mustafa Suphi ve 14 yoldaşını
kurşun ve süngülerle vahşice delik
deşik edip denize attılar.

ANADOLU’YA DÖNME VE SAVAŞMA KARARLILIKLARI MİRASIMIZDIR
Sovyetler Birliği’nden Anadolu ihtilali için yurduna dönen Mustafa Suphi ve yoldaşları,
1921’de 28 Ocak’ı 29’a bağlayan
gece kendilerini ülkeye çağıran
Kemalistler tarafından katledildier.
Mustafa Suphi ve yoldaşları
bağımsız, demokratik, sosyalist bir
Türkiye için savaşan Anadolu
ihtilalcilerinin ilk sosyalist
öncüleri, ilk şehitleridirler. Dönemin pek çok aydınının yaptığı gibi ne Avrupa’nın entelektüel ortamını, ne de SSCB’de sahip oldukları mevkileri tercih etmeyip Anadolu’ya savaşa dönerek aydınlar için, devrimciler için onurlu, cüretli, fedakar bir yol açmışlardır.

SUPHİLERİN MİRASI ANADOLU İHTİLALİNİ SÜRDÜRENLERDEDİR


Mustafa Suphi’ler, Anadolu ihtilaline önderlik etmek amacıyla döndüler Anadolu’ya.
DEVRİM ve İKTİDAR iddiasına sahiptiler.
Kurucusu oldukları TKP sonraki
yıllarda bu iddiayı ve geleneği sürdürmemiştir. Ancak tabii ki Anadolu ihtilali uğruna savaş ve şehitlik bitmedi. Gelenek devam etti. Geleneği Mahirler ve onların yolundan yürüyenler sürdürdü bugüne kadar.
Suphilerin mirası bizimdir.
Neden?
Çünkü, Suphilerin mirasının özü,
savaşı ve devrimi tercih etmeleridir.
Savaştan ve devrimden uzaklaşmış olanların bu miras üzerinde söz hakları olabilir mi?
Suphiler gibi, kolay olanı, statükoları değil; ihtilalci olanı, savaşı, fedayı tercih eden Anadolu ihtilalinin sürdürücüleri, Suphiler’in geleneğini de sürdürüyorlar.

KARADENİZ’DE KATLEDİLEN 15’LERİN TAM LİSTESİ:

KARADENİZDE Samsun’un Hançerli Mahallesi’nden Mustafa Suphi

Üsküdar’ın Ahmet Çelebi Mahallesinden Ethem Nejat

Erzincanlı Aşçıoğlu Bahaeddin

UŞak’ın Hacı Hüseyin Mahallesi’nden Kazım Hulusi

Sürmene’nin Asu köyünden Kıralioğlu Maksut


Cihangirli Hilmioğlu İsmail Hakkı

Van’ın Erciş Kazası’ndan Ahmetoğlu Hayrettin

Bandırma&’nın Manyas nahiyesinden Mehmet Ali Bin Hakkı

İstanbullu Emin Şafak

Kadıköylü Tevfik bin Ahmet

Manisalı Kazım bin Ali

Erzincan’ın Akdağ Köyü’nden Hatipoğlu Mehmet

İzmir’in Tilkilik Mahallesi’nden Hacı Mustafaoğlu Mehmet,

Kandıralı Cemil Nazmi Bin İbrahim

  • Ayrıca Suphilerin heyetinde yeralmayan, ancak Anadolu’ya geçmek isterken başka yerlerde katledilenler de var. Onlarla birlikte sayı 18-19’a çıkıyor.
Sosyal ağlarda paylaşın